Akillas Milas'ın "Heybeliada'nın Yitip Giden Evleri" çizimlerinin yer aldığı Ada takviminden yola çıkarak hazrılanan "Evler, Aşklar, Göçler: Heybeliada Öyküleri" kitabını, kitabın yazarları ve Heybeliada Kütüphane Derneği bu akşam canlı yayında konuşacak.
Heybeliada Kütüphane Derneği’nden Ayşe Sarısayın, Serenad Demirhan, Ahmet Korkut Tokman ile Kiltablet ekibi yazarları Yasemin Pforr, Canan Kuzuloğlu, Yurdagül Şahin, Yeşim Narter, Özkan Binol ve Sultan Deliklitaş'ın katılatacağı forumun bu akşam (13 Haziran, Pazar) saat 20.30’da başlayacak.
Faorumun moderatörlüğünü Halim Bulutoğlu üstlenecek. Adalar Pandemi Danışma Kurulu koordinasyonunda düzenlenen ve Adalı Dergisi YouTube Kanalı üzerinden yapılan halka açık forum izleyenlerin katılımına da açık.
TIKLAYIN - Evler, Aşklar, Göçler - Heybeliada Öyküleri'nin yola çıkış hikâyesi...
Yayını buradan izleyebilirsiniz.
Evler, Aşklar, Göçler: Heybeliada Öyküleri Heybeliada Kütüphane Derneği'nin 2018 takviminde yer verdiği Akillas Millas'ın Heybeliada evleri ve sokakları çizimleri, Kiltablet yazarlarına ilham oldu. İki yıl önce başlayan çalışmayla "Evler, Aşklar, Göçler: Heybeliada Öyküleri" ortaya çıktı. Kitap Adalı Yayınları ve Heybeliada Kütüphane Derneği'nin işbirliğiyle yayınlandı. Kitabın önsözünü Ayşe Sarısayın yazdı. Kitapta; Arif Kâmil Olgun, Billur Akgün, Canan Kuzuloğlu, Dilek Yılmaz, Elvan Arpacık, Meltem Uzunkaya, Nezir Suyugül, Nurdan Atay, Özkan Binol, Sultan Deliklitaş, Yasemin Pforr, Yeşim Narter, Yurdagül Şahin ve Zeki Paralı’nın öyküleri yer alıyor. Yazarlar, Akillas Milas’ın “Heybeliada’nın Yitip Giden Evleri” çizimlerinin yer aldığı Ada takviminden yola çıkarak artık sadece fotoğraflarda, çizimlerde ve Adalıların hafızalarında yaşayan evlere içeriden baktılar, değişik dönemlerde geçen öykülerinde bu evlerin yaşamlarını yeniden kurguladılar. Bahriyelisinden balıkçısına, bahçıvanından duvarcısına farklı karakterleriyle Ada evlerinin, zorunlu göçlerin, yarım kalan aşkların öyküleri... Sesler kesildi, bir ıssızlık çöktü Ada’ya. Bahçeye yanımıza geldiklerinde derin bir keder ve hüzün vardı hepsinin gözlerinde. Büyükannem daha fazla dayanamadı, ağlamaya başladı. Büyükbabam ıhlamur ağacını gösterdi. “Bu annen!” Diğer tarafına döndü, ceviz ağacını gösterdi. “Bu da ben!” Bastonunu iki eliyle birden tuttu, ayakta zor duruyordu. “Bu ağaçları sökebilir misin toprağından?” Sesi titriyordu. “Söktün diyelim, götürdüğün yerde kök salabilir mi yeniden?” Yurdagül Şahin’in “Bir Eylül Akşamıydı” adlı öyküsünden “Çocukluk aşkı işte. Kali de ne yapar eder büyükbabamın su getireceği saatlerde etrafta olurmuş. Veysel büyükbabam tenekeleri küplere boşaltırken, yoldan mevsimine göre topladığı çiçekleri, öğretmenlere çaktırmadan bir köşeciğe bırakırmış. Kali de okuldaki diğer kızlarla birlikte akşamüstleri Ada’da gezintiye çıkarmış. Kaşla göz arasında, kuyu başında, hâlâ durur, değirmi bir taş var, gezintiden topladığı çiçeklerden birkaçını onun üzerine, büyükbabama bırakırmış. Büyükbabam eve her akşam Kali’nin bıraktığı çiçeklerle dönermiş.” Elvan Arpacık’ın “Büyülü Su” adlı öyküsünden |
(HA)