Koronavirüs salgını, hepimizin hayatında önemli değişikliklere yol açtı.
Evlerin içi, okulların kapanması ve evden çalışma düzenine geçilmesiyle daha önce hiç olmadığı kadar kalabalıklaştı. İşten çıkarmalar ve ücretsiz izin gibi uygulamalar, yoksullaşmayı beraberinde getirdi.
Sokağa çıkma yasakları ise sosyal hayatı etkiledi. Ancak salgının etkileri toplumun her kesimine eşit yansımadı. Etkiler; sosyo-ekonomik durum, etnisite, yaş ve cinsiyet gibi unsurlara göre değişti.
Özellikle kadınların, hem iş yerlerinde hem de ev içinde mesaileri arttı.
Kadınlarla salgın sürecindeki deneyimlerini konuştuk. Barış imzası olduğu için Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile akademisyenlik görevinden uzaklaştırılan Melda Yaman'a da kadınların bu süreçten nasıl etkilendiğini sorduk.
“Bir filmi birkaç günde bitirebiliyorum”
*Tuğçe Kaş
Antalya'da yaşayan Tuğçe Kaş, evli ve bir çocuk annesi. Kaş'ın ev düzeni, salgın çocukları da eve kapattığı için tamamen değişmiş. Süreci “Benim için çok zordu” diyerek anlatıyor:
“Pandemiden önce çocuğumu sabah erkenden okula yolluyordum, öğlen yemeğe gelene kadar kendime vakit ayırabiliyordum. Şimdi sürekli evde, eğitim evden devam ediyor. Kalabalık olunca evde düzen değişiyor. İster istemez daha fazla iş yapıyorsun, daha çok sorumluluk biniyor üstüne.”
Kaş, "Ev içinde artan iş yükünü eşiniz paylaşıyor mu?" sorumuzu ise şöyle yanıtlıyor:
“Bütün sorumluluk bende. Çok yorucu; mutfakta geçen zaman arttı, akşama kadar çocukla ders yapıyorum. Film izlemeyi, kitap okumayı severim ama eskisi gibi vakit kalmıyor. Bir filmi bile ancak birkaç günde bitirebiliyorum.”
“Sosyal hayatımız kısıtlandı”
*Sümeyye Kocaispir
Düzce’de yaşayan öğretmen Sümeyye Kocaispir (28) ise yeni anne olmuş; beş aylık bir çocuğu var.
Kocaispir, bu dönemde anne olmanın bir şans olduğunu söylese de bazı zorluklar da karşılaştığını söylüyor:
"Anneliği yeni tatmışken çocuğumu bir yabancıya bırakıp işe gitmek benim için zor olacaktı. O yönden şanslıyım; çocuğumu biraz büyütebildim, yanında daha çok kalabildim. Ama tek başına olmanın zorlukları da çoktu. Eşim bir gün evde, bir gün işe gidiyor. Evdeyken o bakıyor, rahat oluyorum. Ama eşim evde yokken bebeğimin uyku zamanı ders saatine denk gelebiliyor, onu ayağımda sallarken bir yandan ders anlatıyorum.”
Kocaispir, uzaktan eğitimin getirdiği yeni sorumluluklar nedeniyle daha fazla çalışması gerektiğini söylüyor.
Ders bitse de velilerin mesajlarına cevap vermek ve derse girmeyen öğrencilerin ailelerini arayıp bilgilendirmek için de ayrıca çalıştığını belirten Kocaispir, "Sınıfımdaki 36 veliyi aramak da üç dört saatimi alıyor. Okul varken işten sonra veya öğle arasında arkadaşlarla bir şeyler yapıyorduk. Salgınla sosyal hayatımız çok kısıtlandı. Bu dönemde kendime ayırdığım zaman da azaldı" diyor.
“Eşim evde olsa da sorumluluklar bana ait”
Ankara’da yönetici olarak çalışan iki çocuk annesi B.Ö. (41) de pandeminin getirdiği düzensizlikten rahatsız. Bu rahatsızlığını şöyle anlatıyor:
“Çocuklar hep evde. Sabah maratonla başlıyor; onların kahvaltılarını hazırlıyor, derslerini programlıyorsunuz. İkisinin aynı anda dersi olabiliyor, bilgisayarı ayarlıyorsunuz. Öğlen yemeklerini hazırlıyorsunuz. Çocukların okul düzeni olmadığı için evdeki düzenleri de bozuluyor. Ödev kontrollerini sağlayamıyorsunuz. İşten geldiğinizde acıkmış oluyorlar, bacağınıza sarılıyorlar ‘Karnımız aç’ diye. Gerçekten çok zor ve düzensiz bir süreç. Çalışan bir anne olarak evdeki o süreci yürütmek çok daha zor.”
B.Ö., bu süreçte eşiyle ev işlerinin paylaşımı gibi bir durumun da söz konusu olmadığını söylüyor ve ekliyor:
“Salgın nedeniyle eve bir yardımcı alamadığımız için bize her konuda daha fazla sorumluluk düştü. Açıkçası eşimin destek olma konusunda hayatında pek bir şey değişmedi. Çok fazla şehir dışına gidiyor zaten. Buradaki bütün yük, bir anne olarak bana kaldı. Eşim evdeyken de aynı sorumlulukların birçoğu bana aitti, o yokken de aynı.”
"Artık mesai diye bir şey yok"
KHK ile görevinden uzaklaştırılan Barış Akademisyeni Melda Yaman, salgının ev içindeki emek sürecini daha görünür kıldığına dikkat çekiyor.
“İlk defa haneler bu kadar kalabalık ve evde çok zaman geçiriliyor” diyen Yaman, sözlerini "Belki şimdiye kadar çiftler evde bu kadar birlikte olmamışlardı, erkekler kadınları iş yaparken görmemişlerdi. Tüm olumsuzluklarına rağmen pandemi, bu görünmeyen emek sürecini bir parça daha görünür kıldı" ifadeleriyle sürdürüyor.
Yaman, kadın emeğinin bu süreçten nasıl etkilendiğiniyse şöyle anlatıyor:
“Kadınlar, hem pandeminin etkisiyle hem de gelirleri düştüğü için şimdiye kadar aldıkları bakım desteğinden vazgeçti. Ev işçilerinde ciddi bir işsizlik ve yoksullaşma var.
Diğer yandan hanede destek alan kadınlar, tüm bunları kendileri yapmak zorunda kaldı. Üstelik bu kadınların bir kısmı evden çalışmaya başladı. Yani artık mesai diye bir şey yok.
Sabah kalktıkları andan yattıkları zamana kadar sürekli mesainin içindeler. Bir yandan pandemiyle artan ev işlerini, bir yandan da mesleklerini yapıyorlar.”
"Bu süreçte kadınlarla erkekler arasında ev işleri neden paylaşılamadı?" diye sorduğumuz Yaman, "Erkekler meşgul veya mesaide oldukları için ev işi yapmıyor değiller. Bu tamamen ev işinin kadına yüklenmesinden, erkeklerin bu işi yapmak istememesinden ve bunu işten saymamasından kaynaklanıyor. Bu, kadın için de çok alışılagelmiş bir emek süreci ve zamanla kadın da bunları işten saymamaya başlıyor” yanıtını veriyor.
Araştırmalar: Kadınların ev işi yükü en az yüzde 50 arttıAraştırmalar salgın, cinsiyetlere göre farklı deneyimler yaşandığını gösteriyor. Sabancı Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi tarafından yapılan “Pandemide Evden Çalışma” araştırmasına göre, cinsiyetler arasında işe ayrılan zaman farklılaşmıyor. Ancak kadınlar, erkeklere oranla ev işlerine daha fazla, kendilerine ise daha az zaman ayırabiliyor. Kadınlar, kendi kariyerlerini daha az önceleyebiliyor ve daha fazla fiziksel-psikolojik stres belirtisi gösteriyor. “Yeni Normale Doğru Türkiye” adlı araştırmada ise kadınların yüzde 95’inden fazlası, salgın döneminde eskisiyle aynı ya da eskisinden daha fazla ev içi emek harcadıklarını belirtiyor. Araştırmada kadınların ev işi yükünün en az yüzde 50 arttığı görülüyor. Erkeklerin ise çamaşır, bulaşık ve çocuk bakımı gibi işlere ayırdıkları zamanda önemli bir değişim gözlenmiyor. Bazı araştırmalar da kadınların akademik üretiminin erkeklere göre daha olumsuz etkilendiğini gösteriyor. [1],[2]. |