İlk gününde Prof. Dr. Duygun Yarsuvat yeni TCK'deki ilkeler ve genel kuralları anlattı. Av.Şeref Dede ise cezalar yönünden TCK'yi değerlendirdi.
Kamu idaresine ve adliyeye, devlete karşı suçlar Yrd. Doç. Dr. Ümit Kocasakal tarafından sunuldu.
Benim görevim ise TCK'de yeni suçlar başlığı altında İnsanlığa karşı suçları anlatmaktı. İkinci gün kişilere karşı suçları Prof. Dr. Köksal Bayraktar anlattı. Yrd. Doç. Dr. Kocasakal'ın konusu ise Aile düzenine karşı suçlar ve cinsel suçlardı.
Av. Önder Öztürel ekonomik suçlar başlığı altında malvarlığına karşı suçlar hakkında bilgiler verdi. Son konuşmacı Av. Fehmi Demir ise topluma karşı suçlar hakkındaki bilgileri aktardı.
İkinci günün sonunda panel biçiminde gerçekleştirilen açık oturumda hepimiz birlikte tartıştık. Fikirlerden fikirler üretildi. Bilgilerimize bilgiler kattık.
Avukatların ilgisi, soruları ve yaptıkları yorumları yol açıcıydı. Savunmanın böyle bir TCK ile baş edebilecek gücü olduğuna bir kez daha tanık olduk.
Avukatlar TCK'nin yaratacağı sorunları çözecek yapısıyla, bilgisi ve fikirleriyle suç ve ceza siyasetinde olup bitenleri ülkenin ekonomik ve sosyal gerçekleriyle birlikte bilinçle değerlendirmektedir.
Nitel ağırlığı herkesi mutlu kılan böyle bir toplantıya sonuna kadar eksilmeyen ilgileriyle katılan Eskişehir Başsavcısı, Ağır Ceza Mahkemesi başkan ve üyeleri, ceza ve hukuk yargıçları, savcılar, Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim elemanları sorular sordular.
Sordukları sorular, tartışmalara aktif katılımları, katıldığım bazı sempozyumlarda görmediğim değerde bilgi ve fikirleri ile yaptıkları yorumlar çok dikkat çekiciydi.
Akla gelmeyen sorunları, yaşadıkları dava dosyaları içinden çıkararak gündeme getirmeleri herkes için öğretici oldu. Kötü yasayı, iyi yargıçlar ve savcılar kovar. Tanık olduk. Yargıya güvenin.
Türk Ceza Hukuku Derneği Başkanı Prof. Dr. Duygun Yarsuvat ve Eskişehir Baro Başkanı Av. Oğuz Sezer Aslan'nın; bizleri böyle bir sempozyumda bir araya getirmelerindeki titizlik ve duyarlılıklarına teşekkür ederiz.
Eskişehirliler, misafirperverlikleriyle, dostluk ve içtenlik doluydu. Toplantının düzenlenmesindeki görünmeyen emekçilerine, baro çalışanlarına da teşekkür etmek gerekli.
Benim konum olan "soykırım" suçu TCK'de yeni düzenlenen suçlar arasında yer alıyor. TCK İkinci Kitap Birinci Kısımda verilen başlık "Uluslararası Suçlar".
Birinci bölüm "Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar". Bu bölümde Soykırım suçu 76 ıncı maddede düzenlenmiş. "İnsanlığa karşı suçlar" ise 77 inci maddenin konusu. 78 inci madde "örgüt" suçu.
Madde 76'da düzenlenen "soykırım" suçunun oluşması için "bir plânın icrası suretiyle, millî, etnik, ırkî veya dinî bir grubun tamamen veya kısmen yok edilmesi maksadıyla, bu grupların üyelerine karşı" işlenmemiş olması gerekiyor.
Eğer aşağıdaki fiillerden birisi bu amaçla işlenirse soykırım suçunu oluşturur.
Bu fiiller hangileridir?
a) Kasten öldürme,
b) Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlüklerine ağır zarar verme,
c) Grubun, tamamen veya kısmen yok edilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlanması.
d) Grup içinde doğumlara engel olmaya yönelik tedbirlerin alınması
e) Gruba ait çocukların bir başka gruba zorla nakledilmesi fiilleri açıklanan amaçla işlenirse ortaya soykırım suçu çıkmaktadır.
Sayılan bu fiillerin milli, etnik, ırki, ve dinsel bir grubu veya herhangi bir grubu yok etmek maksadı ile işlenmesi suçun manevi unsurudur.
Suçun maddi unsuru ise, grup üyelerinin öldürülmesi, bedensel ve akli melekelerinin ciddi surette haleldar edilmesi, grubun tümü ile veya kısmen yok edilmesini sonuçlayacak nitelikte varlık koşullarına zorlanması, çocukların zorla başka yerlere gönderilmesidir.
İnsanlığa karşı suç sayılan soykırım suçu insan öldürme fiilinden bu nedenlerle farklı niteliktedir. En önemli unsur ise, gerekli maksadın yanında, tüm hareketlerin "bir planın icrası suretiyle" oluşması gerekir. İnsan grubunun imha niyeti, bir planın icrasını gerekli kılmaktadır.
Soykırım suçu failine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir. Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur. En önemli unsur ise soykırım suçunda zamanaşımı işlemez. Bu suçun kabulünün kaynağı uluslar arası sözleşmelerdir.
Bu suçun yabancı bir ülkede işlenmesi durumunda failin Türk vatandaşı veya yabancı olduğuna bakılmaksızın, Türkiye'de 1 Nisan 2005 tarihinden sonra Türk kanunlarına göre yargılama yapılabilecektir.
Yani, uluslar arası bir yargı yetkisi de kabul edilmiştir. Uluslar arası Ceza Divanı, yani uluslararası ceza mahkemesinin yargı yetkisi kabul edilir ve sözleşmeye taraf olursak, taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere Türk vatandaşı böyle bir suç nedeniyle yabancı bir ülkeye verilmeyecektir.
Nazilerin işbaşında olduğu İkinci Dünya Savaşı sırasında soykırım suçunun adresi "toplama kamplarıydı". 27 Ocak 1945 tarihinde, insanların soykırımdan kurtarıldıkları son toplama kampının kapatılmasının üzerinden 60 yıl geçti.
İnsanlığın yaşadığı dehşet ve vahşeti akılda tutarak; Ruanda ve Eski Yugoslavya'da yaşananları unutmadan; bundan böyle bir planın icrası suretiyle insanların imhasını yasaklayan soykırım suçunu önlemek, yargının görevidir. (Fİ/BA)