Fotoğraf: Evrim Kepenek/bianet
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 Mart 2021’de İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararı almasıyla açılan iptal davaları sürüyor.
Danıştay'da açıklama yapılacak
Yarın (7 Haziran) gerçekleşecek ve 14-23 Haziran tarihlerine uzanan iptal davaları hakkında açıklama yapan EŞİK İstanbul Sözleşmesine şu sözlerle destek verdi:
“İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi isteyenler, aynı zamanda kadınlara yıllardır, erkeklerle eşit değilsiniz; çocuk yaşta evlenin; şiddete boyun eğmeyip boşanırsanız nafaka haramdır; çalışırsanız fahişe olursunuz; sokakta kahkaha ile gülmeniz iffetsizliktir, istediğinizi giyinemezsiniz; kendi istediğiniz sayıda doğuramazsınız; her kürtaj bir cinayettir; babanıza ya da kocanıza emanetsiniz gibi ayrımcı ve cinsiyetçi söylemler üretenler ve bu fikirleri hayata geçirmeye, yasalaştırmaya çalışanlardır.
"Haklarını, hayatlarını ve yaşanabilir bir dünyayı savunan kadınların mücadelesine “sürtük” gibi küfürleri yakıştıranlar ve kadınların her gün 3 er 5 er katledilmelerini seyredenlerdir. Bu nedenle, bu hukuksuz karara dur demenin anlamı bir hukuki garabetten geri dönmekten daha fazladır. Dur demeyenlerin kadınlara laik demokratik bir ülkede, şiddetten uzak, özgür, eşit bir hayat ve hatta can borcu doğacaktır.”
Ne olmuştu?
Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 20 Mart 2021 Cumartesi İstanbul Sözleşmesi’nden tek taraflı olarak feshedildiğini duyurdu. Fesih kararı 23 Mart 2021 Pazartesi günü Avrupa Konseyi’ne de bildirdi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada “Fesih kararının” nedeni olarak “Sözleşme’nin eşcinselliği meşrulaştırıyor olması” iddia edildi.
Kadınlar, 20 Mart’tan beri Türkiye’nin birçok ilinde İstanbul Sözleşmesi’ni savunmaya devam ediyor.
İstanbul Sözleşmesi hakkında
Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” 11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açıldı ve ilk imzalayan ülke Türkiye oldu. Sözleşme 1 Ağustos 2014'te yürürlüğe girdi.
Sözleşme, ''kadına yönelik şiddet'', ''aile içi şiddet'', ''kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet'', ''kadın'' kavramlarını tanımlıyor.
Uluslararası alanda kadına yönelik ve aile içi şiddetle ilgili ilk bağlayıcı belge olma özelliğini taşıyan sözleşme şunları içeriyor:
İstanbul Sözleşmesi psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz, zorla evlendirme, kadın sünneti, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz ve taciz dahil cinsel şiddet olmak üzere kadına yönelik şiddetin tüm türlerini kapsıyor.
Sözleşme çerçevesinde eviçi şiddet, aynı evde yaşıyor olsun ya da olmasın mevcut ya da eski eş ya da partnerler arasında yaşanan her türlü şiddet edimini içerecek şekilde kadının korunmasını esas alıyor.
Kadınları konumlandırırken "aile" olmayı, evlilik birliği içinde bulunmayı ya da aynı evi paylaşıyor ya da paylaşmış bulunmayı gerektirmiyor.
Sözleşmenin getirdiği yükümlülükler öncelikle devlet görevlilerine yönelik. Devlet kendi adına hareket eden görevlilerinin İstanbul Sözleşmesi'nin gereklerini yerine getirmesini sağlamak zorunda.
Devletlerin sorumluluğu bununla sınırlı değil. Şiddeti gerçekleştiren ister kadının sevgilisi, ister kocası, ister babası, ister patronu olsun, yani kim olursa olsun şiddetin önlenmesi, soruşturulması, cezalandırılması, zararın tazmin edilmesi yükümlülüğü de devlete ait.
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi'nin tüm maddeleri...
TIKLAYIN - 7 Soru, 7 Yanıt: İstanbul Sözleşmesi Nedir, Ne Getiriyor?
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi nedir, ne değildir?
TIKLAYIN - “İstanbul Sözleşmesi 4 partinin de ortak fikriydi”
(AK/EMK)
*Fotoğraf: Evrim Kepenek/bianet