Türkiye'de eşcinselliğe yönelik ayrımcılığa karşı yasal düzenlemeler yapılmasını ve gey-lezbiyen realitesinin tanınmasını isteyen KAOS GL, Anayasa'nın 10. maddesine "cinsel yönelim" ibaresinin eklenmesi talebini yineledi.
"Doğal olmayan ilişki"nin muğlaklığı
Türkiye'de eşcinsellik yasalarda suç ya da hastalık olarak görülmediği halde, devletin resmi kurumlarının eşcinselliği baskılayabildiğine dikkat çeken açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
* Ağrı milletvekili Halil Özyolcu, Çorum milletvekili Feridun Ayvazoğlu ve Yozgat milletvekili Bekir Bozdağ, Adalet Alt Komisyonu Başkanlığı'na verdikleri "müstehcenlik" maddelerine dair teklifleri "cinsel yönelim ayrımcılığı" düzenlemesine aykırı ifadeler içeriyor.
* 1996'da TBMM Adalet Alt Komisyonu'ndan geçen kanun tasarılarından biri de "Gayri Tabiî Mukarenet" olarak adlandırılan durumu düzenliyordu. "Gayri tabiî mukarenet" bugün TCK tasarısında karşımıza Türkçesiyle "doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranış" şeklinde çıkıyor.
* Komisyon, "doğal olmayan ilişki" tabiriyle eşcinselliği değil, "ölülerle" ve "hayvanlarla" ilişkiyi kast ettiğini iddia etse de, muğlaklık gerçekte gey-lezbiyenlerin aşağılanmasına vesile oluyor.
"Muzır Kurulu", hepimizin adına karar veriyor
* Söz konusu muğlaklıkla "müstehcenlik" adı altında "açık saçık, edebe aykırı" ürün/eserlerin belirlenmesinde kriter, ilgili kişi veya kurumların keyfiyetine bırakılıyor.
* Yeni tasarı ile örneğin Başbakanlığa bağlı "Muzır Kurulu", kararlarını mı gözden geçirecek? Muzır Kurulu, kelime oyunlarına gerek duymadan açıkça kastediyor: "Homoseksüel" olarak adlandırdığı eşcinselliği ve eş/cinsel pratikleri "cinsel sapıklık olarak görülen" diyerek hepimiz adına karar verebiliyor.
* Kurul, "homoseksüel ilişkinin olağan ilişkiler gibi gösterilerek meşrulaştırılması"nı önlemek için istediği ürünü/eseri poşetliyor veya toplatabiliyor. Adı geçen Kurul'da aynı zamanda bir psikiyatrın da olması ve psikiyatrinin eşcinselliği "cinsel sapıklık" olarak kabul etmemesi sonucu değiştirmiyor.
Düzenlemedeki muğlaklık
* Eğer mesele gerçekten adı geçen milletvekillerinin vurguladığı gibi "şiddet kullanımı" ise, insan onurunu aşağıladığı konusunda kimsenin itirazı olmayacaktır.
* Ancak muğlaklık sorunu burada yine karşımıza çıkıyor. "Müstehcenlik" maddesinde düzenlenen cinsellik ile doğrudan şiddet içeren ve ayrıca düzenlenmesi gereken tecavüz, fuhuşa ve pornografiye zorlama "davranışı"ndaki şiddet farklı alanlara dair pratikler değil mi?
Milletvekillerinin teklifi:
Adalet Alt Komisyonu Başkanlığına,
Görüşülmekte olan Türk Ceza Kanunu Tasarısı'nın 322. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilerek 226. madde olarak kabulünü arz ve teklif ederiz:
Müstehcenlik
MADDE 226-
(1) a) Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten,
b) bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen, söyleten,
c) bu ürünleri, içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arzeden,
d) bu ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satışa arzeden, satan veya kiraya veren,
e) bu ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz olarak veren veya dağıtan,
f) bu ürünlerin reklamını yapan kişi, bir yıldan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır.
(2) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(3) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arzeden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(4) Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntü içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arzeden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(5) Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(6) Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. (BB)