Hitit, Asur, Pers, Grek medeniyetleriyle doğrudan ya da dolaylı olarak etkileşim içinde yer alan Ermeniler, Anadolu'da Hıristiyanlığı ilk kabul eden topluluklar arasında yer almaktadır.
M.S. 7. yüzyılda Arap-Müslüman halklarla tanısan Ermeniler bu tarihten sonra Selçuklu Türkleri ve nihayet Osmanlılarla yakın ilişkiler kurmaya başlamışlardır. Osmanlı İmparatorluğunun ve sosyal sistemi içinde -devlete bağlılıkları ve verdikleri hizmetler nedeniyle- "millet-i sâdika" statüsüne getirilmişlerdir.
Ermeniler bilhassa Anadolu'da ve Kafkasya'da birlikte yaşadıkları topluluklarla sosyal ve kültürel ilişki kurmaktan kaçınmamışlardır. Tarihin her döneminde Ermeni kültürü, dıştan içe doğru veya içten dışa doğru, maddi ve manevi öğeleriyle yayılma eğilimi göstermiştir.
Ermeni kültürüne ait özgün sanatlar arasında yer alan mimari, çeşitli metallerin islenmesiyle ilgili sanatlar, hali-kilim gibi dokuma sanatları; dans ve müzik kültürü, yerel yeme-içme alışkanlıkları gibi bir dizi kültürel unsur ve olgunun birlikte yasadıkları kavimlerle bir bütünlük ve uyum içinde yaratıldığı ve yaşatıldığı muhakkaktır.
Ermeniler, Anadolu'da yasayan çeşitli Türkmen boylarıyla, Süryani, Keldani Kürt, Laz, Rum gibi topluluklarla, Kafkasya'daki ve ön Asya'daki Arap, Acem, Gürcü, Çerkez, Azeri halklarıyla kültürel bağlamda karşılıklı etkileşim içinde bulunmuştur.
Alman, Amerikalı, Ermeni, Türk, Rus tarihçilerin üzerinde yoğun çalıştıkları tarihsel alışverişin düzeyi ve siniri, bugün hala ciddi araştırmalara muhtaçtır. Kültür tarihçileri ve kültür kuramıyla ilgilenen diğer bilim dallarının uzmanları arasında da bu türden etkileşimleri ele alan çalışmalar yapılmaktadır. Ancak bu çalışmaların da yeterli düzeyde oldukları söylenemez.
Elbette bu çalışmalar "kimin kimden ne aldığını ispat etmek yoluyla toplumların özgün kültürlerini ortaya çıkartmak" (?) amacıyla yapılmamaktadır. Kaldı ki böyle bir yaklaşım anlamlı da değildir. Ancak pek çok disiplin tarafından ilgiyle izlenecek kültürel süreçleri (2) saptama bakımından önemlidir ve gereklidir.
İste biz bu bildirimizde yazılı ve sözlü kaynakların ışığında Anadolu Ermeni müziğinin -Anadolu coğrafyasında yasayan- diğer toplulukların müzik kültürüyle olan ilişkisini ve etkileşimini ele almaya çalışacağız.
Konunun kapsamı bizi bir bildiri sınırlarının çok ötesine götürmektedir. Bu bakımdan çalışmanın daha sonra yapılacak araştırmalara yalnızca bir başlangıç olmasını ve bilim sınırlarını zorlayan davranışlara alet olmamasını diliyoruz.
Müziğin Kaynakları ve Yerel Müzik Unsurları Anadolu Ermenileri'nin müzikal uygulamaları temelde 3 koldan beslenir.
1- Köylü halk müzikleri
2- Kilise müziği
3- Asuglar
1- Köylü Halk Müzikleri:
Anadolu'nun bilhassa doğusunda ve güney doğusunda tarım ve hayvancılıkla uğrasan Ermeni köylülerin yerleşik bir sosyal hayat tarzı vardı. Köylüler göçer ve yari-göçer topluluklarla ilişkilerini daima siki tutmuşlardı. Köy ve çevresinin sosyal yaşamında görülen üretim ve tüketim ilişkilerinin bu topluluklarla diğer topluluklar arasında benzerlik gösterdiğini söyleyebiliriz. Üretilen ve uygulanan müzik de ortak bir tarihi ve sosyal yasamın sanatsal bir yansımasından başka bir şey değildi...
Kökünü tarihin derinliklerinden alan ortak kültürel miras üzerine bina edilmiş anonim şarkılar, ninniler, dans şarkıları (Bar adi verilen dans ezgileri), is şarkıları (özellikle Horovel adi verilen öküzle tarla sürerken söylenen ezgiler), gurbet ve hasret şarkıları, turna kuşu üzerine söylenen özel şarkılar (Grung ezgileri) vd. Anadolu Ermeni müziğinin tipik örnekleri olarak karsımıza çıkmaktadır.
Bu repertuar orta dönem (5-19. yy.) köylü Ermeni toplumunun yaşantısının müzikal yansımasıdır. Kentlerde ve saraylarda ise durum bundan farklıdır. Anadolu'nun çeşitli halklarında görülen davul-zurna ikilisi Ermeni barlarının temel çalgısı durumundadır. Davul-zurna çalan müzisyenlerin kendi aralarından yetişen kişilerce çalınması da ayrıca vurgulanması gereken bir husustur. Zira diğer gruplarda topluluğun üyesi olan müzisyenler varsa da bu türden isler daha çok profesyonel müzikçilere bırakılmıştır. (Örneğin Türkler ve Kürtler arasında Abdal, Beyzade, Mitrip vd. adini alan gruplar) Saz (Bağlama) Ermeni köylüleri arasında çok rağbet gören bir enstrüman değildir. Ermeniler bu enstrümanı çalmak yerine daha ziyade yapımcılığını üstlenmişlerdir. Ancak bazı Ermeni asıklarının (Asug) sazları ellerinde köy köy dolaşarak halkın sosyal-kültürel bazı gereksinimlerini yerine getirdiğini biliyoruz. Bu konuya daha sonra tekrar değineceğiz.
Türkler arasında yaygın olan kaval adli çalgı, Ermenilerde ve Kürtlerde Bilür=Bilur adıyla bilinir. 25-30 cm den 1 metreye kadar değişik ebatlarda içi bos bir boru olan bu enstrüman daha çok düğün havalarını icra eden bazen de çobanların yoldaşı olan bir enstrümandır. Anadolu'daki mey ve Ermeni Duduk'u ve Azeri Balaban'ı arasındaki yakınlık da hayli ilginçtir.
Ermeni köylüsü için müzik yaşamın tüm kesitlerinde işlevsel bir yapı arz eder. Doğumda, bayramda, düğünde, is yaşamında müzik yapılır. Tek sesli bir yapıda olan Ermeni müziği ve köylülerin müzik uygulamaları ile ezgilerin teknik bakımdan incelenmesi, yazımızın ilerleyen kısımlarında bulunabilir.
2- Kilise Müziği :
M.S. 451 yılından beri bağımsız monofizist bir kilise konumunda olan Ermeni Apostolik Kilisesi (Gregoryen-Ortodoks mezhebindedir) Doğu Hıristiyanlığının en köklü kültürlerinden birisine sahiptir.(3)
Ancak burada sözü edilen kilise sözcüğü ile Anadolu'daki yerel Ermeni mabetleri kastedilmektedir. Köylerden şehirlere doğru gelindikçe kent kültürünün gereklerine uyum sağlayan bu mabetler, Ermeni tas isçiliğinin ve sanatının da en tipik örnekleri arasında yer alır.
Kilise dışındaki ve kilise içindeki müzikal uygulamalar hiç kuşku yok ki birbirinden ayrı içerikte ve tarzdadır. Ermeni kiliselerindeki liturjiler (ayinler) - Ermenilerin Hıristiyanlığı ilk kabul eden halklardan biri olmasının da etkisiyle - çok sistematik bir yapı gösterir. Sistematik ayin uygulamalarında merkezin yerel kiliseler üzerindeki etkinliği bariz bir biçimde hissedilmektedir.
Kilisenin bu yapıya kavuşması 12 ile 19. yüzyıllar arasındaki uzun bir süreci kapsar. (4). Ancak çoğu zaman yerel kiliselerin kendilerine özgü müzikal uygulamaları da söz konusu olabilmektedir. Kilise ayinlerinde dinsel müziğin en temel formu Saragan adi verilen ilahilerdir.
Patrik IV. Kevork zamanında notaya aldırılan ve günümüze kadar pek çok kişinin emeği ile toplanan saraganlar büyük bir koleksiyon oluşturmaktadır. Merkezi kilisenin yerel kiliselere okunmasını tavsiye ettiği saraganların dışında yerel ses kültürünün öğelerini içeren "Baraganon" veya "Baragan" adi verilen bir tür daha vardır. Tüm bunların dışında mistik unsurlar içeren kilise dışı ilahilere Dağ adi verilmektedir. Ermeni halk müziğinde Dag, şarkı anlamında da kullanılan bir terimdir.
Yüzlerce ilahiyi barındıran saragan kitapları Khaz (=xaz) adi verilen işaretler sistemiyle okunur. Bu işaretler bir tür notalama biçiminde karsımıza çıkmakla birlikte okuyanın yorumu da müziği belirleyen temel unsurdur. 19. yüzyıla kadar kullanılan bu sistemde aslında geleneksel yollardan aktarım esasi vardır.
Dolayısı ile bu aktarım sürecinde yöresel müzikal ses kültürü bütünüyle bu saraganlara geçmiştir. Gomidas Sogomonyan'ın (1869-1935) Hampartsum notası (Hampartsum Limoncuyan'ın Ermeni harflerini esas alarak oluşturduğu nota sistemi) ve bati notasını saraganların notalanmasında kullanması sayesinde dini müziklerdeki yerel unsurların azaldığı kanaati yaygındır.
Merkezi kiliseler ya da yerel kiliselerde önceleri tek sesli makamsal bir müzik olan Ermeni dinsel müziğinin Gomidas'ın katkılarıyla polifonik bir yapıya çevrildiği bilinmektedir. Günümüzde kentlerdeki kiliselerde her iki tür icra edilmekte ise de makamsal müziği bilenlerin sayısı gittikçe azalmaktadır. Bununla birlikte Anadolu kiliselerinin işlevinin sona ermesiyle birlikte buralardaki ses kültürlerinin de bittiği görülmektedir.
3- Asuglar :
Asug adı verilen gezgin veya yerleşik halk sairleri, çağlar boyu tıpkı Türk asıkları gibi halkın dilinden söyleyerek sosyal bir işlevi yerine getirmekte idiler. İste bu asugların bazılarında saz, asugun dilini çözen bir araç konumunda idi. Kent, kasaba, köy üçgeninde kültürel alışverişi sağlayan asuglar zaman içerisinde ayni Türk asıkları gibi temel işlevlerini yitirmişler yöresel halk sanatçısı konumuna dönmüşlerdir. Günümüz Ermenileri arasında, bu gelenek ve bu kadro Anadolu'da yaşamamaktadır.
Kul Eflâzî, Kul Agop, Kevkebî, Ganî, Pesendî, Asug Civan, Bidarî Serverî, Nâmî,Anadolu'da yetişmiş Türkçe şiir söyleyen asugların en tanınmışlarıdır.(5) Ermeniler arasında kadın asuglara verilen "Varsag" ismi, Azerbaycan'daki bir kısım asıklara verilen Varsak (=varsag)'la yakından ilişkilidir. Türk edebiyatında Varsagı olarak bilinen daha çok 8'li hece ölçüsüyle söylenen türle bu asuglar arasindaki bağlantı da araştırılmaya muhtaçtır.
Asugların kullandıkları edebî türler de gerçekten hayret edilecek düzeyde Türk edebiyatındaki türlerle benzerlik göstermektedir. Dübeyt, Taslip,(?) Gazel, Divanî, Semayi, Kosma, Destan, Muhammes, Müstezad, Tecnis(6) gibi edebi terimlerin yanında Doğu Anadolu âşık edebiyatının tipik örnekleri arasında yer alan Taşlama ve Muamma asma(7) gibi türler de Ermeni asugları arasında yaygındır.
Anadolu'da yasayan sair, çalgıcı, hikâye anlatıcısı tipi, ister Asık, ister Asug ister Dengbej adıyla anılsın üzerinde derin araştırmalar yapılması gereken konulardır.
İlk Derlemeler ve Gomidas Sogomonyan
Hiç kuşku yok ki Ermeni müziğinin bugünlere gelmesinde pek çok kişinin emeği olmuştur. Ancak bunların arasında "Ermeni ulusal müziğinin kurucusu" olarak tanımlanan Gomidas Sogomonyan'ın(8) yeri çok önemlidir. Gomidas'ın derleyerek notaya aldığı ezgilerin bir kısmi çeşitli zamanlarda çok dağınık bir biçimde yayımlanmıştır.(9).
Yaklaşık yüzyıllık bir geçmişe dayanan Ermeni halk şarkılarının toplanma isi 19. yüzyılın başında yükselen bir değer olan milliyetçilik ve aydınlanmacılıkla yakından ilgilidir. Gomidas'ın derleme çalışmaları da aslında bu baz üzerinde değerlendirilmelidir.(10). Bu dönemde bir çok halkın ulusal kültür zenginliklerini ortaya çıkartmak için büyük çaba harcadığı bilinmektedir.
Gomidas ister kişisel imkanlar, ister resmi kurumlar tarafından desteklenmiş olsun yada herhangi bir siyasal akimin temsilcisi olarak faaliyette bulunsun, bilinen bir gerçek var ki o da bu çalışmaların büyük bir azim ve gayret sonucunda yapılmış olduğudur.
Gomidas'ın Anadolu'da dolaştığı yerlerden topladığı malzemeyi anında notaya aldığı ve ya daha sonra hatırladığı seklini yazıya geçirdiği varsayılıyor. Zira o dönemde ses kayıt cihazları yaygın bir kullanım alanı bulamamıştır. Fonografin keşfi bile daha yenidir.
Sırası gelmişken hemen belirtelim:Felix van Luchan tarafından 1901 yılında Zencirli taraflarında (Antep yakınlarında) yapılan derleme de Avedis adındaki bir Ermeni gencinden yirmi kadar halk ezgisi fonografa çekilmiştir. Bu ezgilerin nota kayıtları ise O. Abraham ve E. Van Hornbostel tarafından yayımlanmıştır.(11)
Bu notalar aslinda ermeni müziği ile direkt ilgili olmamakla birlikte, bir Ermeni gencinin okuduğu Türkçe ezgilerin analizi ve Anadolu'da yapılan ilk fonograf kayıtlarının notasyonu olması bakımından önemlidir.
Gomidas'ın transkripsiyonları büyük ölçüde Hampartsum notası iledir. Bazı bati notasıyla yazdığı halk ezgileri de vardır. Gomidas'ın topladığı ezgilerin büyük bir kısmı Ermenice, bir kısmı da Türkçe, Kürtçe ve Gürcücedir. Türkçe, Kürtçe, Gürcüce ve Ermenice ezgilerin varyantları bazı notalarda belirtilmiştir.
Gomidas, transkripsiyonlarinin üzerine düstügü küçük notlarla ezginin hangi makam seyri içinde yer aldigini belirtmeyi ihmal etmemistir. Buna karsilik bazi yerel ezgileri bir makamin sinirlari içinde ele almakta zorlandigindan(12) sarki üzerine not düsmedigi görülür. Buradan yola çikan bazi Ermeni aydinlari ve müzisyenleri, ezgilerdeki mikro tonlari göz ardi etmis ve uygulamalarinda bu sesleri kullanmaktan kaçinmislardir.
"Bu türden çeyrek seslerin dogu müziklerinde yer aldigini, aslinda Ermeni müziginin daha saf dogal sesler(?) içerdigini" ifade eden kisilerin sayisi bugün hiç de az degildir. Elbette bu dogru bir yaklasim degildir, çünkü bu türden mikro tonlar zaten dogal seslerdir.
Ne var ki bu sesler Avrupa müzik sisteminde (tampere sistem) yer almadigi için bunu yok saymak hatta bunlardan kurtulmaya çalismak bir dönem moda haline gelmistir. Simdi de Ermeni ezgilerindeki teknik özellikleri bölgesel baglamda ele almaya çalisalim.
Ermeni Ezgilerinin Ses Yapisi ve Bölgesel Etkilesim
Ermeni Halk Ezgilerinde Perde Sistemi
Yukarida sözünü ettigimiz ezgi örgüsündeki küçük sesler (mikro tonlar) sorunu Gomidas'tan baslayarak pek çok Ermeni müzik adamini mesgul etmistir. Örnegin Gomidas bu perde sisteminin özgün bir yapi sergiledigini hissetmis olmali ki notalarin üzerine makam isimlerini yazmaktan çekinmemistir. Fakat o dönemin transkripsiyon teknigi bunlari nota içerisinde yazmaya elverisli degildi.
Chiotuni bir söylesisinde, Gomidas'in okudugu ezgiler hakkinda, Gomidas'a sunlari söylüyor: "Ne kadar yalin sesler kullaniyorsun! Bu sesleri ilk kez duyuyorum. Bunlarin Ermeni ve Avrupa notasyonuna göre yazilmasi imkansiz. Bu seslere Avrupa sisteminde en yakin sesleri kullanacak olsak ezgi senin söyledigin gibi olmaz".(13)
Chitouni'nin söylesisinden anlasildigina göre Gomidas okudugu ezgilerde belli ki müzik literatüründe koma (comma) veya cent sistemiyle ölçülebilen küçük araliklar kullanmisti. Gomidas'in 1900'lerin ilk çeyreginde plaga kendi sesinden okudugu bazi parçalarda da küçük tonlara rastlamak mümkün. Tabiî son dönemlerinde polifonik müzik çalismalarina dolayisi ile bati sistemi içinde sarki söylemeye yönelen Gomidas'in bu yerel sistemi terk ettigi anlasiliyor. Örnekler daha da arttirilabilir.
Ermeni müzigindeki analitik çalismalariyla taninan Sirvant Polatyan, Gomidas'in derledigi iki yüz elli üç halk sarkisini Avrupa notasyonu ile yazan Spiridon Melikyan'in hazirladigi kitaptan hareketle, bu ezgilerin analizini yaparken sunlari belirtmeyi ihmal etmiyor: " Bu çalismada, müzik kayitlari degil, basili müzik eserleri kullanilmasi nedeni ile ölçülen araliklar ve diziler Avrupa notasyonundaki en yakin es degeriyle verilmis olup gerçek perde olarak ele alinmamalidir.
Ermeni müziginde yarim araliktan daha küçük araliklarin ve bunun yani sira nötr üçlülerin ve altililarin var olmasi muhtemeldir. (...) Öyle görülüyor ki Ermeni müzigi tanpere sistemdeki araliklardan farkli araliklar içeriyor, ancak bu farkliligin yapisi bilinmiyor; Yüzyillardir süren iliski nedeniyle Ermeni ve Türk araliklari arasinda bir benzerlik oldugu varsayiminda bulunabiliriz".(14)
Sarkilarin Edebi Türleri ve Sarkilarda Kullanilan Sözcükler
Ermeni edebiyati ve Türk edebiyatinin iliskilerinin üzerine edebiyat tarihçilerinin ve uzmanlarin söyledikleri ve söyleyecekleri çok sey var... Bilinen o ki halk sarkilari koleksiyonlarina bir göz atilacak olsa bu konu ile ilgili yogun bir malzeme ile karsi-karsiya kalinacagidir. Özellikle Asug edebiyati ve türleri gözden geçirilecek olursa Kosma, Semayi, Destan, Tecnis, Dübeyt gibi Türk edebiyati nazim biçimlerinin bir çogunun asuglar tarafindan da kullanildigi anlasilacaktir.(15)
Halk sarkilarinin içerisinde Ah, Vah, Ey, Oy, Sinanay, Dur, Hele, Bak, Yar, Eyvah, Aman, Yandim, Oda, Tamam, Neynim, Bahtiyar, Çift, Fistan gibi ünlemler ve doldurma Türkçe sözcükler sikça kullanilmaktadir. Diley, Narey, Le le, Lo lo gibi Kürtçe'den alinma sözcükler de siklikla kullanilmaktadir.
Ermeni topluluklari arasinda rastlanan baska bir müzikal uygulama da sarkinin tamaminin Türkçe oldugu, ancak yalniz Ermeniler tarafindan okunan özel bir repertuardir. Örnek olarak Diyarbakir yöresinden:
Ermeniyiz meskenimiz toydadir
Raki sarap Ermeniye faydadir
Varin bakin nazli yarim nerdedir
Yeni duydum Ermenisen Ermeni
Bu gönlümün dermanisan dermani
Elele ver gidah Puruthanaya
Gurban olam giz seni dogran anaya
Seni dogurdi beni de saldi belaya
Yeni duydum Ermenisen Ermeni
Bu gönlümün dermanisan dermani
(.....)
Ermeni Müziginde Ritm ve Usûl
Anadolu'nun dogusu ve güneydogusunda yasam süren köy, kasaba ve kent Ermenilerinin müziklerindeki metrik yapi yörede yasayan diger gruplarin müzik ritmlerine benzer müzikal ritm ve usûl örgüsüne sahiptir. 2 ve 4 zamanli usûllerin yaygin kullaniminin yaninda 3 zamanli ve katlarini içeren usûlde oldukça fazla ezgi bulunmaktadir.
Aksak usûllü sarkilarin çok sik yer almadigi Ermeni halk müzigi repertuarinda bölgelere göre degisen biçim ve yogunlukta aksak usullerin kullanildigi da görülmektedir. 5, 7, 9, 10, 11, 15 zamanli karma usul yapilarinin bölgeden bölgeye degisen karakterlerini içeren örnekler antolojilerde yer almaktadir.(16). 2, 4 zamanli çift vuruslu usullerin her yörede kullanilmasina karsin 5, 8, 10, 11, 15 zamanli gibi aksak usullerin Antep, Maras, Diyarbakir, Malatya, Sivas, Erzincan, Erzurum dolaylarinda yogunlastigi gözlenmektedir.
Buna karsin Amasya, Tokat, daha batida Izmit, Edirne, Tekirdag yörelerinde çift vuruslarla birlikte 7 ve 9 zamanli aksak usuller ezgilerin ritmik yapisini olusturmaktadir. Bölgelere göre yapilacak bu türden usul dagilimlari Türk halk ezgileri için de geçerlidir.
Kafkaslara dogru gidildikçe 3 zamanli ve bunun kati olan usuller yaygin bir kullanim alani bulmaktadir. Kafkas halklari arasinda egemen olan 3 zamanli usulün bazi aksak tartimli halk ezgilerine uyarlanmaya çalisildigi ve notasyonun bu dogrultuda yapildigi bilinmektedir(17). Bu türden zorlamalar ritmde oldugu kadar ezgisel yürüyüste de kasilmalara neden olmaktadir. Baska bir yörenin ritmini kendi bölgelerinin ritmlerine uyarlamaya çalisan müzik yazarlari tarafindan -bilerek ve ya bilmeyerek- kültürel dejenerasyona sebebiyet verilmektedir. Bu bakimdan usul ve ritmler yazilirken çok dikkatli olunmasi adeta bir zorunluluktur.
Ermeni müzigi repertuarinda yer alan, Kilim dokuma havalari, Hasat sarkilari, Bulgur dövme sarkilari gibi is havalari is sirasindaki hareketlerin ritmiyle bütünleserek özgün bir iç ritmi ezgisel bütünlük içinde yansitmaktadir.
Gruplar Arasi Ezgisel Alisveris Etnomüzikoloji terminolojisinde Transnational Melodies adi verilen ayni ezginin pek çok halk tarafindan benimsenerek kullanilmasina, Anadolu'nun dogusundaki halklarda siklikla rastlanmaktadir. Bu türden ezgi alisverisi ezginin bütününde görülebildigi gibi, bazi cümlelerde, bazi motiflerde veya ritm ve usul kaliplarinda görülebilmektedir.
Böylesi örneklerin çoklugu karsisinda genellikle ezginin ilk çikis noktasina ulasilmak istenir. Bu türden bir çaba çogunlukla bosa çikar. Çünkü böyle ezgilerin sahibi bölgede yasayan ve bu ezgiyi benimseyerek kullanan tüm topluluklardir.
Anadolu cografyasi üzerinde bu türden örnekleri hiç de azimsanmayacak sayidadir. Bu baglamda ele alinabilecek, Trakya'daki Rumeli havalariyla, Ege'deki Yunan ve adalar müzikleriyle, Güney'deki Arap havalariyla, doguda ise Ermenice ve Kürtçe sarkilarla yakin iliskisi olan Türk sarkilari bulunmaktadir.
Özellikle halklarin dilleriyle baglantili olarak sekillenen bu ortak ezgiler her toplulugun kendine özgü ses kültürü ile anlam kazanir. Bir kisim zorlamalarla olusturulan özel repertuarlarin estetik yönü de daima tartismaya açiktir. Biz Ermenice ve Türkçe olarak söylenen üç ezgiyi notalariyla ilgili bölümde vermekle yetiniyoruz.Örneklerin sayisi arastirildikça artacaktir.
Sonuç Yerine...
Toplumlar arasinda ortak yasami paylasmaktan kaynaklanan bazi benzerlikler kültürel süreçlerin dogal bir sonucudur. Bu türden ürünleri kültürel kayip olarak degerlendirmek yerine, bunlari zenginliklerimiz içinde yer alan ortak paydalar biçiminde ele almak en akilci yoldur. Özellikle küresellesme süreci yasayan dünyamizda, yerel kültürlerdeki benzesmeleri, topluluklar üzerinde olumsuz etki yaratan unsurlar olarak görmek yerine, tarihsel mirasta yer alan ortak sanat ürünleri biçiminde ele almakta yarar vardir.
Dipnotlar
1- Streck , "Ermeniye", I.A. C.4. ,s.317-326.
( Ermenistan tarihi ve cografyasi hakkindaki bu makalenin sonunda genis bir bibliyografya bulunmaktadir ).
2- Kültürel süreç sosyal bilimlerin çesitli dallarinda , kültürel yayilma, kültürlenme, kültürlesme, kültürel degisme gibi alt süreçleri içeren bir bütünsel yaklasimin genel adidir. Kültürel süreçler konumuzla yakindan ilgili olmasi bakimindan burada kullanilmistir. Ayrinti için bkn. Bozkurt Güvenç, Insan ve Kültür. Ist. 1979, s. 131-32
3- Peter Alford Andrews, Ethnic Groups in the Republic of Turkey, Wiesbaden 1989, s. 127-129.
4- Mustafa Saka, "Ermeni Musikisi", Dünden Bugüne Istanbul Ansiklopedisi, C.3, s.185-186.
5- Kevork Pamukciyan, "Ermeni Harfi Türkçe El Yazma Bir Cönk:I", Folklor ve Etnografya Arastirmalari 1984, Ist. 1984, s. 413-444; "Ermeni Harfli Türkçe El Yazma Bir Cönk: II", Folklor ve Etnografya Arastirmalari 1985, Ist. 1985, s. 275-309. M. Sabri Koz, 19. Yüzyildan Üç Asug: Bidarî, Severî ve Nâmi, I. Türk Halk Kültürü Arastirma Sonuçlari Sempozyumu Bildirileri, II, Ankara, 1996 s. 25-29.
6- Aram Koçaryan, Hay KusanaganYerker(Ermeni Halk Sairlerinin Sarkilari) Yerevan 1976, s. 15-30.
7- M. Fuat Köprülü, "Türk Edebiyatinin Ermeni Edebiyati Üzerindeki Te'sirleri", Edebiyat Arastirmalari, Ankara, 1986, s. 239-269
8- 26 Eylül 1861'de Kütahya'da dogdu. 1882'de Eçmiyadzin Papaz okuluna kabul edildi. Burada tasradan gelen genç ögrencilerin söyledikleri yerel ezgilerin zenginlikleriyle tanisti. 1982'de papaz ünvani kazandi. Müzige olan ilgisi ve yetenegi Berlin'de konservatuar egitimi almasina sebep oldu.1899'da Eçmiyadzin'e geri döndükten sonra çesitli köy, kasaba ve sehirlere halk ezgilerini derleme isine giristi. 3000'e yakin halk ezgisi derledi. Bu çalismalara ileriki yillarda da devam etti. 22 Ekim 1935'de Paris'te öldü.
9- Gomidas, Sarki Antolojisi, Ermeni Halk Müzigi Kitap 1, Yayima haz. Rober Atayan. Yereven, 1999, s.208;Gomidas Archimandrite, Melodies Kurdes, Moskov, 1903; R.P Komitas, Musique populaire Armenienne, Cilt. I-IV. Paris 1916-1928, V. Cilt, Paris 1930; Gomidas, Ermeni Sarkilari ve Dans Ezgileri, Yerevan 1950. (Yayina Haz. M.G.Agayan)
10- Gomidas'in derlemelerine iliskin en agir elestiriler Müzikolog Mahmut Ragip Gazimihal'den gelmistir. Ayrinti için; Mahmut Ragip, Sarkî Anadolu Türkü ve Oyunlari, Ist. 1929, s. 5; Ayni yazar 1928 yilinda yayimlanan baska bir kitabinda Ermeni müzigiyle ilgili sunlari yaziyor: "Elde mevcud vesikalar üzerinde yaptigimiz tedkik ve mukayeselerden sonra kanaat getirdik ki, Anadolu'da hususi bir yoktur". (M. Ragip Gazimihal, Anadolu Türküleri ve Musiki Istikbalimiz, Ist.1928, s. 62.)
11- O. Abraham, E. Van Hornbostel, Phonographierte Türkische Melodien, Zeitschrift für Etnologie, Berlin 1904, s. 203-236.
12-Bu yapidaki ezgi tipleri Anadolu'nun dört bir yaninda karsimiza bugün de çikmaktadir... O zamanin kosullarinda Gomidas'in bunlar tanimlayamamasi dogaldir.
13- Sirvart Polatyan, Armanian Folk Songs, 1942. s.5'den naklen, Chitouni, "With Komitas", Hairenik Montly, Cilt XV. No. 2. 1936, s. 80-99
14- Sirvart Polatyan, Armenian Folk Songs, Berkeley/California 1942. ; Ayni Yazar, Ermeni Müzigi, (Çev: Tolga Tanyel) Avesta, Istanbul, 1988. s. 13.
15- M. Fuat Köprülü, a, g.e. S. 246, ayrica Fikret Türkmen, "Türk-Ermeni Asik Edebiyati iliskileri", Osmanli Arastirmalari, C.III. Ist. 1982, s. 13-21.
16- Mihran Tumacan, Yerk u Pan ( Sarkilar ve Sözler) 1 cilt, Yerevan 1972, 2 cilt 1983, 3 cilt 1986 ( 1923 yilindan itibaren Amerika'daki Ermenilerden yapilan derlemeleri içermektedir. Ayrica daha önce adlarini verdigimiz diger antolojilerde de bu türden örneklere rastlamak mümkündür.)
17- Mihran Tumacan, a.g. e. Her üç ciltte de pek çok örnek bulunabilir.
Alina Pehlevanyan, Arusyak Sahakyan, Talin Ermeni Halk Sarkilari ve Ezgileri, Yerevan 1984 s. 216 (Sasun Yöresi ezgilerini içeriyor la eksenine göre si sesleri × isareti ile belirlenmistir.)
* Genelde Ermeni müzigi üzerine yaptigimiz arastirma çalismalari, özelde ise bu bildirinin hazirlanmasi sirasinda, bilgi ve kaynaklarini bizden esirgemeyen Sn. Krikor DAMATYAN'a, Pakrat ESTUKYAN'a, Sn. Diran LOKMAGÖZYAN'a, Sn. Janet AVEDIKYAN'a, Sn. Sezar AVEDIKYAN'a ve Sn. Minas OFLAZ'a yardimlarindan ötürü tesekkür ederiz.
** Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuari Ögretim Görevlisi.
(1/1)