Atölyenin konuşmacıları siyaset bilimci Ayşe Sargın, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) sosyoloji doktorası yapan Selda Tuncer ve aynı üniversitede öğrenci Yasemin Akis kapitalizmin ataerkillikten beslenmekle kalmadığını, onu çeşitli şekillerde de yeniden ürettiğini söylediler.
"Tek tek erkekler ise bireysel yaşamlarında ve toplumsal edimlerinde ataerkilliğin temel aktörleri ve taşıyıcıları" diyen kadınlar, erkeklerin "erkeklik kurgusu"na karşı örgütlü mücadelesinden yana.
"'Kadın sorunu' tabir edilen kadına yönelik şiddet, kadınların toplumsal, ekonomik ve sosyal hayattaki ikincil konumu, maruz kaldıkları ekonomik ve cinsel sömürü, sadece kapitalist toplumsal ilişkilerden değil, ataerkilliğin dayandığı eşitsiz kadın-erkek ilişkilerinden ve belli bir erkeklik kurgusundan da kaynaklanıyor."
Ataerkilliğe karşı farklı bir erkeklik mümkün mü?
Ankaralı feministler, Sargın, Tuncer ve Akis; TSF kapsamında dün (1 Ekim 2006) Cağaloğlu'nda bulunan İstanbul Tabip Odası'nda (İTO) salonunda "Ataerkilliğe Karşı Farklı Bir Erkeklik Mümkün" başlıklı atölyeyi gerçekleştirdiler.
Kadınlı erkekli yaklaşık 50 kişinin katıldığı atölyede Tuncer "Ataerkil sistemde erkeğin değişen halleri"ni, Sargın "Farklı bir erkeklik için seks endüstrisine ve pornografiye hayır"ı, Akis ise "Dünyada ve Türkiye'de ataerkillikle mücadelede erkekler"i anlattı.
Tuncer: Tokat atmaması "erkekliğin" olmadığı anlamına gelmez
Tuncer, hegemonik "erkekliğin" sürekli değiştiğini, "güçlü" olanınsa çevresindeki daha az güçlü erkeklerle gücünü pekiştirdiğini söyledi.
Medyadan yola çıkarak bağlam kuran Tuncer, "Çocuklar Duymasın" isimli diziyi örnek verdi.
"Dizi çok uzun bir zaman devam etti. Baş erkek karakter dizi içinde sürekli değişti. Başta daha katı, hatta bıyıklı bir tipti. Karısına karşı daha baskıcıydı. Zamanla daha az katı olmaya başladı. Ancak yine son sözü hep o söyledi. Tokat atmaması erkekliğin olmadığı anlamına gelmez."
Dizideki gibi merkezdeki "güçlü" erkek modelinin "kılıbık" diye tabir edilen modelden destek alarak güçlendiğini söyleyen Tuncer'e göre hiçbir dizide tek başına "güçlü" bir erkek yok, mutlaka çevresindeki "zayıf" erkeklere yaslanan bir "güçlü erkek" modeli var.
"Merkezdeki güçlü erkek modeli sadece erkekliği değil kadınlığı da belirliyor" diyen Tuncer erkeklik çeşidine göre kadın sorununun tanımlamasına karşı duruyor.
Sargın: Devletler fuhuştan para kazanıyor
Uluslararası Göç Örgütü'nün verilerine göre her yıl Avrupa Birliği (AB) ülkelerine seks işçiliği amaçlı 150 bin kadın ve çocuk giriyor.
Sargın bu endüstriyi anlatmaya bir insan hikayesiyle başladı.
"Taylanlı Suri 14 yaşında bir kız çocuğu. Uluslararası Par Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (DB) o yıl çiftçilere verilen desteğin kesilmesine karar veriyor. Sadece dört yıl okula gidebilen Suri ailesinin zora düşmesiyle evde kalıp kardeşlerine bakmaya başlıyor. Bir gün köylerine gelen şık giyimli bir kadın 2000 dolar teklif edip Suri'yi "çalışması" için yanında götürmek istiyor.
"Bu para Suri'nin ailesinin tam bir yıllık kazancı. Kadın Suri'yi alıp götürüyor ve bir satıcıya 4000 dolara satıyor. Suri'ye önce satıcısı tecavüz ediyor. Daha sonra kaçmak isteyen Suri'yi satıcıdan yüzde alan alarak çalışan bir polis yakalıyor.
"Suri işkenceyle cezalandırılmanın yanı sıra borcu dört katına çıkarılıyor. Bir müşteriden sadece 4 dolar kazanan Suri bir daha kaçmaya kalkışamıyor."
Kapitalizmin politikaları dışında militarizmin de aynı süreci etkilediğini aktaran Sargın Liberya'da çocuklara yardım karşılığında BM barış gücü askerlerinin fuhuş talep ettiği haberlerine dikkat çekti.
"Kosova'da da buna benzer örnekler yaşanmıştı. İşgalle değil militarizmle ilintili bir sorun."
Devletlerin fuhuştan para kazandığını söyleyen Sargın, ileri kapitalist ülkelerden 1986'da Tayland'a "seks turizmi" için giden beş milyon turistin Tayland'a kazandırdığı paranın Tayland'ın bilgisayar satmasından sağladığı kazançtan çok daha yüksek olduğunu aktardı.
Erkekler de "özel olan politiktir" desinler
internet pornografisini de değinen Sargın yaptığı araştırmalardan hareketle ortalama bir sitede kadına sadece aşağılayıcı hakaretler edildiğini, kadının acı duymaktan zevk aldığı izlenimi yaratıldığını ya da ilişki esnasında kadına acı çektirmenin meşru görüldüğünü ifade etti.
Sargın, sol'un bu konuda ne düşündüğüne gelince güçlü bir tepkinin olmadığını söyledi.
"Ya liberal sağ'ın bastırmasına yönelik reddediyor ya da olumluyor."
Sargın'a göre solcu erkeklere çok görev düşüyor. Çünkü bu yönüyle cinsellik ne doğal ne özgür, sömürüye bağlı.
O nedenler Sargın "erkeklerin de özel olan politiktir" demesini ve pornografiyi reddederek, satın almayarak, tüketmeyerek mücadele etmesini istiyor.
Sargın bir seks işçisi bir kadına neden fahişe oldun? Sorusunun çok rahat sorulduğunu ancak geneleve giden bir müşteriye neden geldin? sorusunun sorulmadığını söyledi.
"Halbuki bu çok önemli. Eğitim seviyesi, ekonomik şartlar değişiklik gösterse değişmeyen şey parayla satın alınan tatmin. Paranızla aldığınız her hizmeti beğenmeme, aşağılama hakkına sahipmişsiniz gibi. Bir de kadınlar güçlendikçe erkekler pornografiye daha çok meylediyor. Çünkü paralarıyla kuramadıkları bir güç ilişkisi oluşmuş oluyor."
"Bir örnek:Pro feministler"
Akis, öncelikle son on yıldır tartışılan "erkeklik" konusuna açıklık getirdi.
"Ataerkillik geniş bir kavram olmaya başladıkça erkeklik kavramını kullanma ihtiyacı doğdu daha spesifik ifadelerde. Ancak "erkeklik"i o kadar çok kullanır olduk ki, ataerkilliğin yerine ikame etmeye ve erkekliğin kaşı geldiği makro ifadenin görünmemesine neden oldu."
Dünyadaki karşıt hareketten bahseden Akis feminizme sempati duyan ancak kendilerine feminist demeyi doğru bulmayan ve pro feminist diye adlandıran erkeklerden bahsetti.
"Pro feministler erkekler çeşitli biçimlerde güç ve imtiyaz yaşarlarken kadının toplumdaki eşitsizlik ve adaletsizlikten eziyet çektiğine inanıyorlar. Pro-feminist erkekler pro-feministlerin kendi seksist davranışlarını diğer erkeklerin tavırlarını değiştirmeye çalışma sorumluluğu hissediyorlar."
"Çalışmalar örgütsüz ve kısa ömürlü ancak gerekli"
Akis, verdiği örneklerin dışında bu hareketlerin sayıca az olmasının ya da uzun soluklu olamamalarının hayal kırıklığı yarattığını ancak ataerkilliği değiştirmenin sadece kadınları değil erkekleri de özgürleştireceğini söyledi.
Türkiye'deki çeşitli "erkek feministlerle" yaptığı görüşmeler sonucu Akis'in eleştirisi şöyle:
"'Ne yapıyorsunuz?' diye sorduğumda sadece eleştirdiklerini ama kendilerine dönüp bakmadıklarını söylüyorlar." (EZÖ/KÖ)