Erinç, bu suçların Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) "Şerefe Karşı Suçlar", "Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar", "Kamu Barışına Karşı Suçlar", "Genel Ahlaka Karşı Suçlar", "Ekonomi, Sanayi ve Ticarete İlişkin Suçlar", Adliyeye Karşı Suçlar", "Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar" başlıklarıyla yer aldığını açıkladı.
TGC Başkanı, halkın bilgi edinme hakkını düşünerek Bilgi Edinme Hakkı Yasası'nın çıkmasını sevinçle karşılayan gazetecilerin, "başvuruların yanıtlanması için tanınan süre ve ek süreler" nedeniyle hayal kırıklığına uğradıklarını bildirdi.
Erinç'in konuşması şöyle :
Değerli konuklar,değerli ve sevgili meslektaşlarım
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim kurulu adına hepinizi saygıyla selamlıyor ve hoş geldiniz diyorum.
Türkiye'deki ödüller arasında, kurulduğu gündeki saygınlığını ve önemini gelenekselleştiren Sedat Simavi Ödüllerinin 28'incisini kazananlarla övgüye değer bulunanları biraz sonra hep birlikte kutlayacağız.
Bugün aynı zamanda ustamız ve kurucu başkanımız Sedat Simavi'nin aramızdan ayrılışının 51'inci yıldönümü. Kendisini bu yıldönümünde de hem kurucumuz oluşu hem de gazetecilerin mesleklerine sahip çıkması ve meslek kurallarına uyarak görev yapması konusundaki çabalarına olan borcumuzu ödemek amacıyla saygı ve şükranla anıyoruz.
Değerli konuklar
Geçtiğimiz yakın dönemde ifade özgürlüğünün Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde yer alan kurallara uygun biçimde gerçekleştirilmesi için Cemiyetimizin de eylemli katkılarda bulunduğu yasalaştırma çalışmaları yapıldı.
Bunun en tipik örneği olarak yeni Basın Yasası'nı gösterebilirim. İki maddesi için çekincemiz bulunan yasanın en önemli yönlerini şöyle özetleyebiliriz.
Gazetelerin idari işlemlerdeki eksiklikler nedeniyle ödemek zorunda bırakıldıkları öldürücü para cezalarının yerel, bölgesel ve yaygın nitelikleri de belirtilerek düşürülmesi.
Basın Yasası kapsamında tanımlanan suçlar için öngörülen hapis cezalarının kaldırılarak para cezasına dönüştürülmesi ve para cezalarının da hapis cezasına dönüşemeyeceği kuralının yaşama geçirilmesinin yanı sıra 12 Eylül Hukuku'nun yansıdığı bazı sınırlamaların kaldırılması.
Ancak, Bilgi Edinme Hakkı Yasası ile 1 Nisan 2005 günü yürürlüğe girecek Yeni Ceza Yasası için aynı değerlendirmeyi yapma olanağını bulamıyoruz.
Bilgi Edinme Hakkı Yasası'nın halkın bilgi edinme hakkını gazeteciler aracılığıyla da kullanabileceğini düşünerek sevinçlerini açıkça ortaya koyan meslektaşlarımız, özellikle başvuruların yanıtlanması için tanınan süre ve ek süreler nedeniyle sukutu hayale uğradılar. Yasa aynı zamanda elde edilen bilgilerin yayınlanmasında sınırlama ve ceza yaptırımı öngörmektedir. Habere ve bilgiye ulaşmayı engellemekte ve gazetecilerin hızını dikkate almamaktadır.
Yeni Türk Ceza Yasası ise, kimi maddelerde bizim de önerdiğimiz iyileştirmelere karşın Basın Yasası'nda tanımlanan kimi suçlara yeniden ve hem de 1 yıldan başlayan hapis cezaları getiren bir içerikle çıktı. Eski yasada olmayan yeni suç tanımları getirdi ve kapsamına, radyo ve televizyon gazetecilerini de aldı.
Bu nedenle de radyo televizyon gazetecileri hukuksal bir çelişkiyle karşı karşıya bırakıldılar.
Bir yanda 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Yasa, öbür yanda Türk Ceza Yasası.
Bilindiği gibi, 3984 sayılı yasanın "Yayın İlkeleri" başlıklı 4'üncü maddesi yayınlarda uyulması gereken kuralları belirliyor. Aykırılık halinde de uyarı,özür dileme, para cezası,durdurma ve yayın izninin iptali kararlarını verme yetkisini Radyo Televizyon Üst Kurulu'na kararları denetleme görevini de idari yargıya veriyor.
Yeni Ceza Yasası ise yayın ilkelerinden bir bölümünü kapsamına aldı ve cezalandırmayı Adli yargıya bıraktı.
Yasanın"Şerefe Karşı Suçlar", "Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar", "Kamu Barışına Karşı Suçlar", "Genel Ahlaka Karşı Suçlar", "Ekonomi, Sanayi ve Ticarete İlişkin Suçlar", Adliyeye Karşı Suçlar", "Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar" bölümlerinde yer alan kimi maddeleriyle cezalandırma yetkisi Adli yargıya verildi.
Ortada ciddi bir yetki çelişkisi var.
Gazeteciler için hapis cezasının kaldırılmadığı, aksine yaygınlaştırıldığı da bu yeni çelişki ile gözler önüne seriliyor.
Özel yasanın mı genel yasanın mı uygulanacağı konusunda da çelişkili görüşler var.Bu çelişki, yasa değişikliği ile giderilemediği takdirde basın, radyo ve televizyon kuruluşları ile buralarda çalışan gazetecilerin geleceklerinin tehlikede olduğunu söylemek falcılık sayılmamalıdır. En azından açılacak olası davaların Yargıtay'da değerlendirilmesine kadar geçecek sürenin bir sıkıntılı dönem olacağı anlaşılmaktadır.
Burada Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun Özerk Kuruluşlar Yasası kapsamına alınacağı ve Kurul üyelerinin tümünün Bakanlar Kurulu tarafından atanacağı yolundaki haberler de ifade özgürlüğünün bir yeni darbe alacağının tehlikesini gündeme getirmektedir.
Siyasetin belirleyeceği bir kurumun denetimine bırakılacak görüntülü ve sesli yayınların ifade özgürlüğünden yararlanmaları da somut bir hayale dönüşecektir.
Değerli konuklar
Töreni onurlandırdığınız için sizlere, ödüllerin saygınlığının korunmasındaki özverili çabaları için her dalın büyük seçici kurul üyelerine teşekkür ediyor, ödül alanlarla övgüye değer bulunanları da bir kez daha içtenlikle kutluyorum.
Beni sabırla dinlediğiniz için de ayrı bir teşekkür borcum var. Onu da saygılarımı sunarak yerine getiriyorum.(EÖ/BB)