"Türkiye Susurlukla hesaplaşmayı başarsaydı ne Hrant Dink'i kaybeder, ne Şemdinli'yi yaşar ne de Ergenekon çetesinin eylemleriyle sarsılırdı."
78'liler Girişimi, Emek Partisi (EMEP), Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Demokratik Toplum Partisi (DTP) ve Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP), bugün (31 Ocak), Taksim, Galatasaray Lisesi önünde Ergenekon operasyonuna dair ortaklaşa yaptıkları açıklamayla "Türkiye çete devleti mi yoksa demokrasi devleti mi?" diye sordu.
"Yaptırımı olmayan suç işlenmeye açıktır"
Erdal Eren, Uğur Mumcu, Hrant Dink, Bahriye Üçok, Musa Anter, Mazlum Doğan, Hayri Durmuş, ve Necdet Adalı'nın fotoğraflarından lolipopların, "Siyasi cinayetler aydınlansın", "Susurluk devleti değil hukuk devleti", "Darbeciler yargılansın, hesap sorulsun" yazılı dövizlerin taşındığı ve "Çete devleti mi demokrasi mi" pankartının açıldığı protestoda açıklamayı 78'liler Girişimi'nden Celalettin Can okudu.
Can, Ergenekon operasyonunda sorgulanan isimler için "Devlet onların devletiydi ama hükümetle sorunluydular. Üstelik son derece yıpranmış ve deşifre olmuşlardı. Uygun siyasi ortamda sistem onlara bir kenara atmaya hazırdı" dedi.
"Hükümet ABD'nin vesayeti altında orduyla varolan çatlaklar ertelenince görünen yüzlerin payına tasfiye düştü" diyen Can derin devletin varlığına dair son operasyonun buz dağının görünen yüzü olduğunu söyledi.
Musa Anter'den Uğur Mumcu'ya, Bahriye Üçok'a kadar "bin operasyon"un aydınlatılmayı beklediğini ifade eden Can, asıl sorunun Türkiye'nin bir çete devleti mi yoksa demokratik hukuk devleti mi olduğunu söyledi.
"Bir daha aynı şeylerin yaşanmaması için tüm siyasi cinayetlerin aydınlatılması, kendini devlet yerine koyan tüm çetelerin işledikleri suçlardan dolayı yargı önüne çıkarılmaları, ve tümüyle tasfiye edilmeleri gerekir. Hükümetinse bu yönde düşüncesi ve iradesi yok."
Can son olarak "Yaptırımı olmayan suç her zaman işlenmeye açıktır" dedi. (EZÖ/TK)