Eğitim Reformu Girişimi (ERG) tarafından olumlu bulunan düzenlemelerin başında öğretmenlere yönelik saldırılara karşı önerilen maddeler geliyor. Yeni kanun taslağı, öğretmenlere yönelik kasten yaralama, tehdit, hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarında cezaların yarı oranında artırılmasını ve hapis cezasının ertelenmemesini öngörüyor. Bu düzenleme, öğretmenlerin güvenli bir çalışma ortamında görev yapmalarını sağlamayı amaçlıyor.
Raporda, öne çıkan yeni düzenlemeler şu şekilde aktarıldı:
- Hizmet sınıfının değiştirilmesi: Madde 34’e göre müfettişlerce mesleki yetersizliği tespit edilen kadrolu öğretmenler eğitim için tekrar akademiye gönderilebilecekler, süreci başarıyla tamamlayamazlarsa genel idare hizmet kadrolarına atanacaklar.
- Öğretmenlik için karşılanması gereken şartlar ve disiplin cezası gerektiren fiil ve davranışlar: Kanun teklifinde öğretmenliğe ilişkin şartlar ve cezalar detaylandırıldı ve disiplin mekanizmalarının kapsamları genişletildi. Örneğin, hazırlık eğitimine alınacak adaylar, öğretmenler ve yöneticiler için 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda (DMK) belirlenen şartlara yeni suçlar eklendi.
- Proje okullarının atamaları: Madde 22’ye göre proje yürüten okul ve kurumlara yapılacak öğretmen atamaları ve yönetici görevlendirmeleri artık doğrudan Bakan tarafından yapılacak. Mevcut düzenleme “atamalar, adayların tercihleri dikkate alınarak atama takviminde belirlenen tarihte Bakanlıkça yapılacaktır” şeklindedir.
- Sözleşmeli öğretmenlerin aile birliği hakkı gibi temel haklarına ilişkin eksiklikler devam ediyor. Ayrıca, ücretli öğretmenlik uygulamasının sonlandırılmaması, bu öğretmenlerin maddi ve özlük haklarında ciddi sorunlara yol açıyor.
- Kanun teklifinde, öğretmenlere yönelik disiplin cezalarının kapsamlı bir şekilde ele alınması, öğretmenlerin cezalandırılma aracı olarak kullanılabileceği endişesine yol açıyor. Özellikle "hayâsızca hareketler" gibi muğlak ifadelerin yer alması, cezaların keyfi ve adaletsizce verilme riskini taşıyor.
Eğitim Sen'den polis şiddetine ilişkin açıklama: Suç duyurusunda bulunacağız
10 Temmuz 2024
Teklifte olması gerektiği halde yer verilmeyen düzenlemeler ise şu şekilde sıralandı:
- Öğretmenlik Mesleği Kanunu’nun tüm öğretmenleri kapsaması, kadro ve statü ayrışmasını kaldırması bekleniyordu.
- Özel öğretim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin taban maaş hakkı ve özlük
haklarının güvence altına almasına, - Sözleşmeli ve kadrolu öğretmenlik arasındaki hak farklılıklarının ortadan kaldırılmasına,
- Ücretli öğretmenlik uygulamasının hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin iyi olma hâli için sonlandırılmasına ilişkin düzenlemelere kanun teklifinde yer verilmiyor.
- Sözleşmelı̇ Öğretmen İstı̇hdamına İlı̇şkı̇n Yönetmelı̇k’e göre atamalar sözlü sınav başarı üstünlüğüne istinaden, ”KPSS puanının %50’si ile sözlü sınavdan alınan puanın %50’si” referans alınarak belirleniyordu. Kanun teklifi doğrudan mülakattan bahsetmiyor ancak 12 teklife göre hazırlık eğitimini başarıyla tamamlayan, disiplin şartlarını taşıyan ve güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılan kişiler sözleşmeli öğretmen olarak istihdam edilecekler. Öte yandan, yönetici adayları görevlendirilirken “yazılı ve/veya sözlü sınavlardan” geçirilecekler.
- Öğretmenlik Mesleği Kanunu’nda yer alması beklenen düzenlemeyle, 12 yıl aynı kurumda çalışan öğretmenlerin rotasyonla başka okullara atanması planlanıyordu. Ancak, TBMM Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’na sunulan ve kabul edilen yasa teklifinde rotasyona dair bir madde yer almıyor.
- Öğretmenlere kira desteği verilmesi, maaşlarda iyileştirme, ek ders ücretlerinde artış, şube ve millî eğitim müdürleri ile müdür yardımcıları ve müfettişlerin tazminatlardan faydalanması gibi düzenlemeler de kanun taslağında yer verilmeyen konu başlıklarındandır.
Meclis önünde eylem yapan 11 Eğitim Sen üyesi gözaltına alındı
10 Temmuz 2024
Raporun değerlendirme bölümünde ise şu tespitler yer alıyor:
- AYM, iptal kararlarından sonra kanun teklifinin hazırlanması için 27 Haziran 2024 tarihine dek ek süre tanıdı. AYM’nin tanıdığı dokuz ay, kanunun iptal edilen maddelerinin eğitim paydaşlarının da katılımıyla revize edilmesine ilişkindi. Ancak, yeni kanun teklifinin hazırlanma sürecinin katılımcı profili ve kapsayıcılık bakımından ne genişlikte bir kitleyi içine aldığına ilişkin bir bilgi bulunmuyor.
- Mevcut düzende, öğretmen yetiştirme Yükseköğretim Kurulu’na (YÖK) bağlı öğretmen yetiştiren kurumların yani üniversitelerin yetkisindedir. Millî Eğitim Akademisi’nin kuruluşunda eğitim fakültelerinden resmi görüş alınmaması, eğitim fakültelerinin işlevsizleşmesini beraberinde getirebilir. Mevcut öğretmen yetiştirme deneyiminin, kültürünün ve akademik birikiminin ortadan kaybolmasına sebep olabilir. Yükseköğretim ile ilk ve ortaöğretim arasındaki tartışılan uyumsuzluğu daha da derinleştirebilir.
- Öğretmen adaylarının mezuniyet sonrasında akademilerde çok düşük maaşlar alacak, akademi sonrasında ise atandıkları takdirde yine sözleşmeli öğretmen olarak istihdam edilecek olmaları, öğretmen yoksulluğunu derinleştirme ve mesleğin çekiciliği ile itibarını azaltma riskini taşıyor. Akademi dönemine ve ilk atamaya ilişkin düzenlemeler, halihazırda yeni atanan öğretmenler özelinde tartışılan mesleki motivasyon, aidiyet ve iyi olma hâli tartışmalarını büyütüyor.
- Meslekte kariyer basamaklarıyla yükselme sistemine, aynı derece ve kademede görev yapan öğretmenlerden unvan alanların almayanlardan daha yüksek maaş alacak olması yüzünden eşit işe eşit ücret ilkesini bozacağı yönünde eleştiriler gelmişti. ÖMK’da yer alan kariyerde yükselme sistemi, iş barışı, meslektaşlar arası dayanışma ve işbirliği ile öğretmenin mesleki motivasyonunu bozma riski taşıyor.
- Kanun taslağı özel öğretim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin haklarını düzenlemiyor. Yani bu gruptaki öğretmenler, ÖMK'da belirtilen kariyer basamakları gibi düzenlemelerden muaf olacaklar. Ek olarak, özel okullar nezdinde çokça tartışılan "taban maaş hakkı" gibi haklara da erişimleri düzenlenmemiş olacak. Bu, özel okullarda çalışan öğretmenlerin sıkça dile getirdiği mali sorunların ve özel ve kamu kurumlarında çalışan öğretmenler arası eşitsizliklerin devam edeceği anlamına geliyor.
- Sözleşmeli ve kadrolu öğretmenlik arasındaki hak farklılıkları ortadan kaldırılmadı.
Sözleşmeli öğretmenlerin en çok altını çizdikleri ihtiyaçlarından biri aile birliği hakkıdır. Yeni kanunda yer alan “Sözleşmeli öğretmenler, can güvenliği ve sağlık mazeretleri hariç olmak üzere, üç yıl süreyle başka bir yere atanamaz.” ifadesi bu hakkın sözleşmeli öğretmenlere tanınmayacağı anlamına geliyor. - Ücretli öğretmenlik uygulaması sonlandırılmadı. Ücretli öğretmenler saat başına ücret alıyor, tatil dönemlerinde ücret alamıyor ve asgari ücretin altında, çok sınırlı özlük haklarla çalışıyorlar. Ayrıca, ücretli öğretmenlerin eğitim fakültesi mezunu olma zorunluluğu bulunmuyor, önlisans ve açıköğretim mezunları belirli branşlarda ücretli öğretmen olabiliyor.
- Madde 34’te öğretmenlerin “mesleki yetersizliğinin” müfettişlerce tespit edilmesi
durumunda akademide eğitime alınması ve yetersizliğin yeniden tespitinde öğretmenlikten alınarak “genel idare hizmetleri sınıfı”nda yer alan kadrolara atanmasına dair ifadede yetersizlik göstergelerine dair hiçbir standart sunulmaması öğretmenleri keyfi cezalandırmalara karşı korunmasız bırakabilir. İki değerlendirmenin farklı müfettişlerce yapılacak olması, öğretmenlerin uğrayabileceği mobbing karşısında yeterli bir koruma sağlamayabilir. - Disiplin cezaları kanun teklifinin getirdiği en kapsamlı düzenlemelerdendir; 18 sayfayı biraz aşan teklifin dört sayfasından fazlasının disiplin hükümlerine ayrıldığı görülüyor. ÖMK’da disiplinin bu denli geniş yer bulması, kanunun öğretmeni cezalandırma aracı olarak yorumlanmasına sebep olabilir. Ayrıca, suç teşkil eden durumların muğlak ve objektif olarak değerlendirilemeyecek “hayâsızca hareketler” gibi ifadelerle tanımlanmış olması, cezaların keyfi ve adaletsizce verilmesinin yolunu açabilir.
- Kanun teklifinde, atama bekleyen öğretmenlere, öğretmenlerin yaşam ve çalışma koşullarına, özerkliğine, emekliliğine ve meslek etiğine dair düzenlemeler bulunmuyor. Ek yasal düzenlemelere duyulacak gereksinim kanun teklifinin mevcut hâliyle kapsamı ve öngörüsü bakımından yeterli olmadığının göstergesidir.
Raporun sonuç bölümünde ise "Öğretmenlerin dönüştürücü gücünü vurgulayan, insan haklarına dayalı bir yaklaşımla düzenlenecek bir meslek kanunu için atılacak adımlar kanun teklifinin bir meslek kanunu olarak kabul görmesi için elzem olacaktır. " denildi. (Mİ)