Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Guardian gazetesine 15 Temmuz darbe girişimini yazdı.
İngiltere merkezli Guardian’da iki yazı da aynı gün yayınlandı.
Erdoğan “Darbe girişiminden bir yıl sonra Türkiye demokratik değerleri savunuyor” başlığıyla yayınlanan yazısında Batı’ya seslendi.
Kılıçdaroğlu ise “Türkiye’de başarısız darbeden bir yıl sonra, demokrasi neredeyse diktatörlüğe dönüşüyor” başlıklı yazısında, 15 Temmuz’dan bu yana Türkiye’de demokrasi unsurlarının zayıfladığını ifade etti.
Erdoğan: Demokrasiler tarihinde dönüm noktası
Türkiye’de “demokrasi”yi anlatan Erdoğan, OHAL uygulamasına yönelik eleştirilerin kabul edilemez olduğunu söyledi. Kamudan ihraçlarına itiraz etmek isteyenlerin dosyalarına bakacak bağımsız bir komisyon kurulduğunu ekledi.
Erdoğan imzalı yazıda şu ifadelere yer verildi:
“Darbe teşebbüsünün engellenmesi, demokrasiler tarihinde bir dönüm noktasıdır. Bu olay, dünyanın her yerinde özgürlüğünü seven halklar için bir ümit ve esin kaynağı olacaktır. Ancak maalesef Türkiye’nin müttefikleri ve bilhassa Batı’daki dostlarımız, yaşananları tam anlamıyla takdir etmekte başarısız olmuşlardır. Bazı Batılı hükümetler ve kuruluşlar, darbeye direnen vatandaşlarımızla dayanışma içerisinde olmak yerine bekle ve gör taktiği izlemişlerdir. İkiyüzlülükleri ve uyguladıkları çifte standartlar, özgürlükleri için her şeylerini ortaya koyan Türk milletini derinden rahatsız etmiştir.
“Bugün, Batılı liderler teröristlerle birlikte olmak ve Türk milletinin teveccühünü yeniden kazanmak arasında bir seçim yapmak zorundadır.”
Erdoğan’ın yazısı için tıklayın.
Kılıçdaroğlu: Demokrasinin tüm unsurları Türkiye'de zayıfladı
Kılıçdaroğlu yazısında, Başkanlık referandumunun OHAL ortamında yapıldığını ve seçim kanunu ihlal ettiğini, yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran ve parlamentonun yetkilerini azaltan bu referandumla AKP’nin otoriter bir devlet ortaya çıkardığını söyledi.
Kılıçdaroğlu şu ifadelere yer verdi:
“Bir sonraki gün Türkiye için yeni bir demokrasi döneminin başlangıcı olabilirdi. Ancak son bir yıl içinde Türkiye demokrasisi neredeyse bir diktatörlük rejimine dönüştü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu krizi kullanarak olağanüstü hâl ilan etti ve tüm muhalif seslere karşı bir tasfiye hareketi başlattı ve kararnamelerle (ülkeyi) yönetmeye başladı.
“Eğer Türkiye'nin geleceğinden darbeleri çıkarmak istiyorsak yapmamız gereken bunun tam tersi. Demokratik kurumların sağlam olduğu, parlamento gözetimi, hukuk himayesi ve özgür basın ile oluşan şeffaflık ortamının her türlü güç aşımını engellediği, şiddet kullanımının problemlerin çözümü olmadığı konusunda toplumsal bir mutabakatın bulunduğu ülkelerde darbeler yaşanmaz. (…)
“İkinci olarak, bu darbe girişimin gerçek bir demokrasiye dönüşmesini istiyorsak, 15 Temmuz gecesi tam olarak ne olduğunun da ortaya çıkarılması gerekiyor. Ancak bizim bu yöndeki çabalarımızın önü hükümet tarafından kesildi. Bu amaçla kurulan parlamento komisyonu, Genelkurmay Başkanı ve Milli İstihbarat Teşkilatı Genel Müdürü'nü sorgulayamadı.
"Elimizdeki sınırlı bilgiler, darbe girişiminin arkasında tam olarak kimlerin bulunduğunu tespit etmemize yetmiyor. Dahası, cezai sorumluluğu olanlar kadar politik anlamda sorumlu olanlar da hesap vermeliler.
“Son olarak, hükümet, bu adımları demokrasiyi savunmak adına attığını tekrarlamaktadır. Milletvekillerini, gazetecileri, akademisyenleri, yargı mensuplarını hapsetmek veya işkenceyi yaygın şekilde uygulamaya koymak demokrasiyi savunmak değildir. Nüfusumuzun en azından yarısını "terörist" olarak damgalamak demokrasiyi savunmak değildir. Ve gücün, denge ve denetim olmadan bir kişinin elinde toplanması, en temel demokrasi kavramına tecavüzdür."
Kılıçdaroğlu’nun yazısı için tıklayın. (ÇT)