Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tutuklanmasıyla ilgili eleştirileri yanıtladı.
Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğünün tehdit altında olduğu iddialarını yalanlayan Erdoğan, Türkiye'de gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklu bulunan tek bir gazeteci bile olmadığını öne sürdü.
Medyanın daha önce pek çok kez "ısmarlama haberler yaptığını" ancak AKP hükümeti döneminde tek bir gazetenin manşetine dahi karışılmadığını savunan Erdoğan, "İsteyen istediğini yazıyor. Rahatsızlık duyduğumuz da oluyor ama hakkımızı yargı yoluyla arıyoruz" diye konuştu:
"Basın kuruluşları operasyonlarda görevler üstlendi"
* Son gözaltılar ve devam eden yargı süreci, kendi mecrasında yürütülmekte, yürütmenin değil yargının iradesi dahilinde gerçekleştirilmektedir. İçinde olmadığımız bir yargılama süreci hakkında görüş belirtmemizin istenmesi, yanlıştır. Hükümet durulması gereken yerde durmaktadır.
* Demokrasinin tehdit, siyasetin vesayet altında olduğu bir ortamda kimse basın, ifade özgürlüğünden bahsedemez. Bu ülkede bir kısım basın kuruluşlarının demokrasiyi rafa kaldırma operasyonlarında nasıl görevler yüklendiğini çok iyi biliyoruz, çok iyi hatırlıyoruz.
* 1960 öncesinde müdahaleye zemin hazırlamak için gazetelerin ve yayın kuruluşlarının nasıl durumdan vazife çıkarttıklarını biliyoruz. 28 Şubat sürecinde nasıl ısmarlama manşetler atıldığını, insanların ellerine nasıl ısmarlama konular verildiğini de çok iyi biliyoruz.
Uluslararası kuruluşlara tepki
* Bazı uluslararası basın kuruluşları Türkiye'de yaşananları anlamakta zorluk çektiklerini, rahatsızlık duyduklarını açıklıyorlar. Yargının bağımsızlığına vurgu yapan batının konu Türkiye olunca anlama zorluğu çekmesini de biz yadırgıyoruz.
* Aslında onların anlama çekmesini mazur görmek gerekiyor. Çünkü o ülkelerde basın kuruluşları çetelerin tetikçiliğini yapmıyor. Basın kuruluşları darbelere çanak tutmuyor. Basın özgürlüğünden söz ederken psikolojik harekâtlar yürütülmüyor.
"Terör örgütü iddiası, basın özgürlüğü tartışmalarıyla örtülemez"
* Demokrasi ve anayasal nizamı ortadan kaldırmak amacıyla terör örgütü kurmak iddiası, basın özgürlüğü tartışmalarıyla üzeri örtülemeyecek kadar önemli bir konu. Bunun üzerinden hükümetin yıpratılmaya çalışılması da son derce yanlış.
* İleri demokratik standartların mücadelesini en önde vermesi gereken kesim medya mensupları ve medya kuruluşları olmalı.
* Yaşadıkları kötü tecrübelerden ve 28 Şubat sürecinde hissettikleri baskıdan, manipülasyondan yola çıkarak, çetelerle mücadeleye en fazla destek vermesi gereken kesim, basın olmalı.
* 2002 öncesinde yerleşik yasak kelimelerin, yasak konuların nasıl tarihte kaldığını, zihinlerdeki mayınların nasıl temizlendiğini herkes tarihten görsün.
"Eleştiren gazetecilerin hepsine yetişemiyoruz"
* Sekiz yıl boyunca manşetine karıştığımız bir gazete var mı? Rahatsız olduğumuz dönemler oldu ama biz hakkımızı yargıda aradık. Yargı bazen bizim için ilginç kararlar da veriyor. "Siz siyasetçisiniz" diyor, hakaretlere güzel bir kılıf uyduruyor. "Bu, ağır eleştiriye girer" diyor.
* Hükümete sistematik olarak hakaret eden pek çok köşe yazarı, gazete var. Hepsine yetişemiyoruz. Televizyonlarda, internette, köşelerde, manşetlerde herkes hükümetle ilgili istediği her şeyi söylüyor, yazıyor, yayınlıyor. Bize yönelik eleştirileri özellikle izliyor, değerlendiriyoruz.
"Medya ile çarpışa çarpışa iktidara geldik"
* Bizim düşünce zemininde gelecek saldırılardan korkumuz yok. Biz muhtar bile olamaz diyen medya ile çarpışa çarpışa iktidara geldik. AKP'nin bu tür yöntemlerle muhalif yazarları susturduğu iddiasını, kendimize asla hakaret olarak kabul etmeyiz. Çünkü yarası olan gocunur, bizim böyle bir yaramız yok.
* Hangi gazeteci hükümeti eleştirdiği için tutuklandı? Hangi gazeteci basın faaliyetinden, gazetecilik faaliyetinden dolayı tutuklu? Şu anda tutuklu ve hükümlü olarak cezaevinde, mesleği 'gazeteci' olarak kayda geçen 27 kişi var. Bu kişilerin biri bile gazetecilik faaliyetinden dolayı içeride değil. Anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışmak, silahlı terör örgütüne üye olmak, nitelikli yağma, ateşli silah bulundurmak, resmi belgede tahrifat. Mesleği gazeteci olarak geçen 27 kişinin cezaevinde bulunma gerekçeleri işte bunlar.
* Son tutuklamalar tamamen yargının tasarrufuyla olmuştur. Hükümetin bu meselede hiçbir dahli olamaz. Kimse bizden yürütme olarak taraf tutmamızı, sürece müdahale etmemizi beklemesin. Bizim görevimiz hukuk düzeninin güvenliğini sağlamaktır.
* Aksi ispat edilene kadar herkes masumdur. Yargılamada esas olan adaletin gecikmeden tecelli etmesidir. Yargı toplumun adalet çağrısına duyarsız kalmamalı. Önemli olan adaletin en hızlı şekilde tecelli etmesi, yargının hükmünü vermesidir. (BB)