Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yine "Kadınlar en az üç çocuk doğursun" dedi.
cnnturk.com'un haberine göre İstanbul'daki Anadolu Aslanları toplantısında Erdoğan "Geçenlerde söyledim, yine söylüyorum: En az Türkiye'de Türk ailesinin üç yavruya sahip olması lazım, nüfusun beş olması lazım, bunun üzerinden birçok spekülasyonlar yapılıyor."
"Ekonomistlere de sesleniyorum; hesaplarınızı iyi yapın, eğer Türkiye'yi seviyorsanız, bu milleti seviyorsanız. Üç tane çocuğu olursa bir ailenin, bu ülkenin nüfusunu diri tutarsınız, genç tutarsınız."
"Aksi takdirde batının şu anda ağladığı gibi yarın biz de ağlamaya başlarız. Sene 2037, Türkiye ağlamaya başlar. 'Efendim imkansızlıklar, işte çok çocuk olursa tinerci olur...' Bunu diyen siyasiler, cumhurbaşkanları var bu ülkede. Onlara diyorum ki, siz niye tinerci olmadınız? Yoksa sizlerde mi yolsuzluklara bulaştınız? Ve... Bu konu, bana göre çok hassas bir konudur. Dolaştığım Batı ülkelerinde her yerde aynı sıkıntı var. Almanya üste para veriyor. Teşvik ediyor ama doğurmuyorlar."
"Ben ülkemi milletimi seviyorum ve nüfusumuzun artmasından yanayım. Kim ne derse desin..."
8 Mart'ta da böyle konuşmuştu...
Erdoğan Uşak'ta 8 Mart Kadınlar Günü vesilesiyle düzenlenen bir toplantıda kadınlara "Bunlar Türk milletinin kökünü kazımak istiyorlar, yaptıkları şey bu. Eğer nüfusunuzun azalmasını istemiyorsanız, bir ailenin üç tane çocuğu olmalı" demişti.
O günlerde kadınların Başbakan'a verdiği yanıtı hatırlatmak gerekiyor anlaşılan...
Feminist aktivist Filiz Karakuş: Bu sözler Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) dayandığı dini muhafazakar ve milliyetçi zihniyeti açığa çıkarıyor. Kadının asıl kimliği olarak annelik görülüyor. Türk milletinin soyunu sürdürmek ve çocuk bakmak kadınların esas işi görülüyor. Erdoğan'ın dört çocuğu var, kendisi başbakan, karısı ise hayatını dört çocuğu büyütmeye adamış ve maalesef Erdoğan'ın karısı olmak asıl kimliği. Ama biz kadınların başbakan olmasını istiyoruz.
"Kadınların bedeniyle ilgili devlet politikalarını reddediyoruz"
Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Kadınlar Hakları Komisyonu'ndan avukat Çiğdem Hacısoftaoğlu: Kadınlara biçilen geleneksel, toplumsal cinsiyet rolleri ve Başbakan'ın kotaya ilişkin tavrı ortada, başörtüsü komisyonunda hiç kadın yoktu. Kreşler kaldırılıyor işyerlerinde. Kadınlara "eve gidin çocuk bakın" denmek isteniyor. Nüfus politikalarının da payı var bu sözlerde, daha önce doğurmamak teşvik edilirken şimdi doğurmak teşvik ediliyor.
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gönüllüsü Zelal Yalçın: Kadınların bedenleriyle ilgili devlet politikalarını reddediyoruz. Kadının çocuk doğurma hakkının gaspedilmesini de, kadını çocuk doğurmaya devletin teşvik etmesini de bir denetleme biçimi olarak görüyoruz.
Amargi: 8 Mart'ta Erdoğan'a "Bana bak Başbakan, tepemizi atttırma kendin yat kuluçkaya, bir Türkçük, iki Türkçük, üç Türkçük doğurmaya" demiştik. "Bedenimiz bizim" diyoruz devlet her zaman kadının doğurma hakkına tarih boyınca karışmıştır, çok şaşırmadık. (NZ)