Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) 21 Ocak'taki 40'ıncı genel kurulunda seçilen yeni yönetim kurulu dün (18 Şubat) Ankara'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la buluştu. Erdoğan, TÜSİAD'a işsizlik için birlikte çözüm üretmeyi önerdi; "Hep beraber istihdamı artırmak için çalışalım. Bunun için, sürdürülebilir büyüme için birlikte neler yapabiliriz ortaya koyalım"dedi.
"İstihdam ve sürdürülebilir büyüme konularında işbirliği olacak"
Başbakanlık Merkez Merkez Bina önünde soruları yanıtlayan TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, "Başbakan Erdoğan ile TÜSİAD'ın 2010-2012 Programı'nı paylaştık. Özellikle istihdam ve sürdürülebilir büyüme konularında hükümet ve ilgili bakanlıklarla işbirliği yapma arzusundayız" dedi.
Yargı siyasallaşıyor gibi bir görüntü güven bunalımı yaratır
Boyner, demokratikleşme, Avrupa Birliği'ne (AB) uyum süreci ve dış ilişkiler konularında da programlarının ana hatlarını Başbakan Erdoğan'la paylaştıklarını söyledi.
"Yargı ile hükümet arasında bir gerginlik yaşanıyor. İş dünyası bu gerginliği nasıl karşılıyor?" sorusu üzerine Boyner, "Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı tartışılmaz bir konu, yargı kuvvetler ayrılığı noktasında çok önemli bir güç. Yargının 'siyasallaşmaya götürüldüğü' gibi bir görüntü bile vatandaşlar arasında ciddi güven kaybına neden olabilir" dedi.
"Askeri bürokrasi, siyasal otoriteye tabi olmalı"
Boyner, İstanbul'da 15 Şubat'ta gerçekleştirilen ve TÜSİAD'ın 2010 hedeflerini açıkladığı toplantıda da asker- sivil ilişkisine değinmiş; Türkiye'de demokrasinin temellerinin güçlendirilmesi ve siyasi reformların yaygınlaştırılması için anayasa reformuna ihtiyaç duyulduğunu söylemişti.
Bütünlük içinde kapsayıcı bir demokrasi paketinin tartışmaya açılması gerektiğini söyleyen Boyner, "Demokrasilerde silahlı kuvvetlerin, sivil hükümetlerin ve kamu kurumlarının rolleri belli. Bu rolün dışında bir tutum ve tavır, çoğulcu parlamenter demokrasilerde anlayış ile karşılanmaz" demişti.
Hukuk devletinde hiçbir kişi veya kuruma mutlak dokunulmazlık sağlanamayacağını hatırlatan Boyner, "Demokratik bir toplumda tüm kamu görevlileri de her türlü eyleminden ötürü gereğinde yargı önünde hesap verebilir. Türkiye'de demokrasinin sivilleşmesi askeri bürokrasinin, bürokrasimizin tüm kesimleri gibi siyasal otoriteye tabi olmasını gerektiriyor" diye konuşmuştu.
''Türkiye'de 2010 yılında demokrasinin temellerinin güçlendirilmesi ve siyasi reformların yaygınlaştırılması için öncelikli konu anayasa reformudur'' diyen Boyner, kapsayıcı bir demokrasi paketinin tartışmaya açılması gerektiğini söylemişti.
"Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı güçlendirilmeli"
Demokrasi paketinin vazgeçilmez unsurlarından birinin hukuk devleti olacağını söyleyen Boyner, devletin tüm eylem ve işlemlerinin yargısal denetime tabi olacağı, dokunulmazlıklara ve ayrıcalıklara yer vermeyen bir anayasal çerçeve oluşturulması gerektiğini belirtmişti:
''Mutlaka yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı güçlendirilmelidir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yürütmenin etkisinde olmamalı, halkın güvencesi sağlanmalıdır. Özünde vatandaşla devlet ilişkisini yeniden düzenleyen yeni bir sosyal kontrattan bahsediyoruz. Devlet Kürt, Alevi vatandaşları ile barışmalıdır."
Seçim sistemi ve siyasi partiler mevzuatında reform gerçekleştirilmesinin önemine de değinen Boyner, "Yüzde 10'luk ülke barajı, temsili demokrasinin, yeni anayasanın önünde ciddi bir engel. Partilerin iç işleyişlerinin demokratik olmaması, demokrasimiz adına sorun. 2011 yılındaki seçim, yüzde 10 barajı ve sadece genel merkezin iradesine bağlı aday belirleme yöntemiyle yapılmamalı'' demişti. (BB)