Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP’nin ATO Congresium’da düzenlediği Dünya İnsan Hakları Günü Programı’nda konuştu.
ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkent olarak tanımasını eleştiren Erdoğan, “Bugün kendilerini Kudüs’ün sahibi sananlar, yarın arkasına saklanacak ağaç dahi bulamayacaklarını bilmelidirler” dedi.
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’yle ilgili de şunları söyledi:
“Hak tanımı yapmaya uğraşmak beyhudedir”
“Bugün dünyada insan hakları batı ülkelerinin belirlediği standartlar ve onların ürünü olan kavramlar üzerinden tartışılıyor. Esasen insan ve dolayısıyla insan hakları meselesi küresel bir konudur. Her toplumun, kültürün, medeniyetin bu konuda söyleyecek sözü, ortaya koyacak bir duruşu vardır.
“Biz bir yandan dünyadaki hakim kavramlar üzerinden bu meseleyi tartışırken, bir yandan da kendi ölçülerimizi ihmal etmemekle mükellefiz.
“Bana göre insan haklarının zirvesi bizim medeniyetimizin ‘insan yaratılmışların en şereflisidir’ hükmüdür. Bunun daha üzerinde daha hak tanımı yapmaya uğraşmak beyhudedir.”
“Neslin korunması başta olmak üzere…”
“Bizim inancımızda dinimizin hatta devletin beş temel gayesi vardır. Ne demek bu? İnsanın canını, aklını, neslini, inancını, malını korumak ile devlet sorumludur, görevlidir.
“Burada haksız yere bir insanın öldürülmesini tüm insanlığı öldürmek olarak gören bir ölçüden söz ediyorum. Aklı en büyük nimet olarak gören, bunun korunması için çok net ve sert hükümler getiren bir anlayıştan söz ediyorum.
“Burada neslin korunması başta olmak üzere, insanın namusunun, iffetinin, haysiyetinin üzerine adeta titreyen bir yaklaşımdan söz ediyorum.”
“Bizim çok sağlam referanslarımız var”
“Görüldüğü gibi bizim ölçülerimizde eksik yok, sıkıntı yok. Bunların BM ve AB gibi dünya çapında kriter koyan kuruluşların insan hakları anlayışından fazlası var, eksiği yok.
“Bizim tek sorunumuz kendi ölçülerimize kendimizin riayet etmiyor olmasıdır. Kuran ve sünnet terbiyesi almamış kendini bilmezler asla İslam’ı temsil edemezler.
“Tam tersine bu konuda bizim çok sağlam referanslarımız var. Ecdadımız insana dair her konuda öylesine hassasiyetler ortaya koymuştur ki bugün dahi örneklerine rastlamak mümkün değildir.
“Örneğin vakıf müesseselerimiz dünyanın her yerinde uygulanırken, ülkemizde uzun süre yok sayılmış, üzeri örtülmeye çalışılmıştır.
“İnsandan hayvana kadar tüm canlıların ihtiyaçlarını karşılamaya haklarını korumaya yönelik vakıflarımız mevcuttur bizim. Son 15 yılda vakıflarımızı ilave fonksiyonlarıyla ihya etmek için yoğun çaba sarf ettik.”
“Devrim niteliğinde pek çok reforma imza attık”
“Ülkemizde insan haklarının her alanı gibi ‘sosyal devlet’ ilkesi için reformlar gerçekleştirmek bize nasip oldu.
“Dini, kültürel, sosyal, siyasi, ekonomik alanlarda devrim niteliğinde pek çok reforma biz imza attık. Ve bizim bu çıkışımızı Batı ‘sessiz devrim’ diye niteledi. İnşallah önümüzdeki dönemde tüm bu çalışmaları kesintisiz şekilde sürdürecek, daha ileriye taşımak için gayret edeceğiz.”
“Var mı dünyada örneği?”
“Türkiye’nin, Suriye ve Irak’ta yaşanan insani dramlar karşısındaki duruşu başlı başına bir insan hakları efsanesidir.
“Daha önce körfez savaşları döneminde Irak’tan gelenlere kapımızı açmış ve durum normale dönene kadar sahip çıkmıştık. Suriye’de 7 yıldır süren kriz döneminde sınırlarımıza gelen herkese yine kucak açtık.
“Milyonlarca kardeşimizin bir kısmını kamplarda, diğer kısmını da şehirlerimizde misafir ediyoruz. Yaklaşık 3,5 milyon kişi. Halen Suriyeli ve Iraklı sığınmacı ülkemizde hayatını sürdürüyor. Var mı dünyada örneği? Yok.”
“Ödülsüzlükten nasibini almışlar”
“Eğer dünyada mültecilere sahip çıkma konusunda bir ödül verilecekse bunu en fazla hak eden ülke Türkiye’dir.
“Tabii bize böyle bir ödülün asla verilmeyeceğini gayet iyi biliyoruz. Çünkü dünyada her konu gibi insan hakları meselesi de politik konumla ilgilidir. Filistinlileri katleden İsrail’e, terör devletine böyle bir ödül verilmesi bizi şaşırtmaz. Bunlar YPG’ye PYD’ye ödül verecek kadar ödülsüzlükten nasibini almışlardır.”
“Bunun adı kul hakkıdır, kul hakkı”
“Ana babanın evladı üzerindeki hakları, komşunun komşu üstündeki hakları, öğretmenin öğrencileri üzerindeki hakları… Çevreye zarar vermemek, gürültü yapmamak, kalp kırmamak, kötü söz söylememek, saygıda kusur etmemek…
“Bir şey daha söyleyeceğim şimdi, sigara içmek suretiyle pasif vatandaşı darda bırakmamak ve daha nice incelik var ki hepsi de insan haklarıyla ilişkilidir.
“Gençler size de sesleniyorum. Öyle sigara içmek suretiyle sen oradan duman altı olurken, yanındaki pasif içiciyi rahatsız etme hakkına sahip değilsin. Bunun adı kul hakkıdır, kul hakkı. Bunu böyle bilesiniz.” (AS)