Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Anayasa Mahkemesinin başörtüsü kararından sonra Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) Meclis'teki grup toplantısında yaptığı ilk konuşmasına "Anayasa tarafından Yüce Meclisimiz'e verilen kanun koyma yetkisini kimse Meclis'ten alamaz. Kimse kendini yasa koyucu yerine koyamaz" diye başladı.
Erdoğan "Başörtüsü kararının hangi anayasal gerekçelere dayandığı açıklanmalı" dedi. Başbakan "Yasama ve yürütmenin yaptığı yargıdan döner, olmadı milletten döner. Yargının yaptığı nereden dönecek?" diye sordu.
Erdoğan'ın konuşması şöyle:
"İstiklalimizin sembolü olan bu Meclis bugüne kadar hiçbir vesayeti, hiçbir gölgeyi kabul etmedi, bundan böyle de kabul etmeyecektir. Zira bu Meclis, hür iradesiyle bu aziz milletin kurtuluş destanını yazdı. Evet, burası milletimizin evidir, harim-i ismetidir (kutsal ocağıdır). Bu evin 70 milyon sahibi vardır."
Milletimizle aynı vefa ve kader çizgisinde yürüyeceğiz
"Bu çatının altında bu ülkenin hiçbir vatandaşı unutulmaksızın, ihmal edilmeksizin, hiç bir ayrıma tabi tutulmaksızın herkesin hukuku savunulur, korunur; herkesin iradesi burada temsil edilir. Bu ülkenin izzeti için, bu milletin şerefi için aklı selimin, sağduyunun yolundan ayrılmadan, metanetle ve vakarla bir ve bütün olarak milletimizin hukukunu ilelebet koruyacağız, milletimizin iradesini hakkıyla temsil edeceğiz, birliğini, beraberliğini savunacağız bu çatının altında.
Bunu hep birlikte yapacağız. Kendimizi geri çekmeden, başkalarını da dışlamadan milli irademize, müşterek hukukumuza her birlikte sahip çıkacağız. Milletimizle aynı üslubu kullanacağız, milletimizle aynı vefa ve kader çizgisinde yürüyeceğiz."
"Diyoruz ki: Bize oy versin-vermesin istisnasız, bütün vatandaşlarımızın hukukunu koruyacağız. Bütün vatandaşlarımızın
emanetini, emanetimiz bileceğiz. Bu sözlerimizi siyaseten söylenmiş sözler olarak görenler, hissiyatımızı paylaşmayanlar pekala olabilir, olacaktır. Çoğulcu demokrasinin gereği de zaten farklılıklarımızın ahenk içinde bir
arada olmasıdır."
"Türkiye'de esas mesele, siyasetin alanını daraltmaktan medet uman, erkler arasında 'yetki çatışması' çıkarmak için her vesileyi fırsat bilen bir anlayışın yine siyasetin içinde hala var olmasıdır."
CHP ne istiyor?
"Bunu milletimiz çok iyi biliyor. Herkes 'Meclisin yasama yetkileri daraltılıyor' derken, bir tek CHP sözcülerinden, 'Meclisin yetkilerini aştığı' iddiasını duyarsınız. Başkasından duyamazsınız. Ve bunu da yargının bağımsızlığını savunur görünerek yapıyorlar. Oysa geçen yıl bu zamanları hatırlayın. O zaman da onların istediği yönde karar vermezse 'Türkiye'nin çatışma ortamına sürükleneceğini' söyleyerek Yüksek Mahkemeyi tehdit ediyorlardı. Dün Yüksek Mahkemeye yönelttikleri söylemlerin hedefinde bugün, yasama yetkilerini kullanmaktan başka bir şey yapmayan bu Yüce Meclis var.
Dün mahkemeye söylediklerinin benzerlerini bugün Meclis'e söylüyorlar."
"Peki bu CHP sözcüleri ne istiyor? Ben size söyleyeyim; Anayasamızda yetki sınırları açıkça çizilen yasama ve yargı erklerini karşı karşıya getirmek istiyorlar. Erkler arasında hiç yeri yokken, Türkiye'nin çözüm bekleyen ağır meseleleri varken, uyum ve ahenk içinde birlikte çalışmaları gerekirken, bir yetki çatışması meydana getirmek istiyorlar.
Bunu yaparken siyasetin ülke meselelerine çözüm üretme kabiliyetinin kırılması, yargı kurumlarının güven kaybetmesi, Meclisin etkisiz hale getirilmesi, demokrasinin zaafa uğraması onları ilgilendirmiyor. CHP'nin milletvekili dokunulmazlığı talebinin altında yatan da budur."
"Bütün demokratik açılımları, korku siyasetiyle durdurma çabası Türkiye'ye ciddi zararlar veriyor. Bu gölge oyunları, bu korku siyaseti, halkımızın ekmeğini, aşını büyütmez, büyütmüyor, ülkemizin itibarını yükseltmez, yükseltmiyor. Böyle korku ve vehimlerden beslenen hiçbir siyaset özgürlüğü, adaleti getirmez, getirmiyor.
"TBMM'nin iradesini bloke etmeyi 'muhalefet' zannetmek, doğrudan doğruya halkın taleplerine, milli
iradeye açıkça tavır almaktır, objektif hukuk kurallarını sabote etmektir."
"Türkiye Cumhuriyeti'nin temel hukuk kaynağı Anayasadır. Her kurum, kişi veya kurul, Anayasa zemininde ve Anayasa'dan aldığı meşruiyet çerçevesinde faaliyette bulunabilir. Anayasaya aykırılık, temel hukuk metnine ve Cumhuriyetin temel esaslarına aykırılık demektir. Anayasanın 6. maddesi 'Hiçbir kimse veya organ
kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz' diyor."
"Anayasanın 11. maddesi 'Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. İşte bu yüzden her işlem, her karar, her uygulama Anayasaya ve yasalara uygun olmalıdır. Anayasaya dayanmayan, kaynağını, gücünü Anayasadan almayan hiçbir karar, anlam taşımayacağı gibi, Anayasanın vermediği hiçbir yetki de kullanılamaz' diyor."
Kanun koyma yetkisi sadece seçilmiş meclislere aittir
"Anayasanın 148. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi, Anayasa değişikliklerini sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Geçen hafta Anayasa Mahkemesinden çıkan karar, Anayasanın bu hükümleri açısından tabiatıyla kamuoyunda tartışılmaktadır. Öyle anlaşılıyor ki daha da tartışılacak, değerlendirilecektir.''
"Anayasasının 6. maddesi egemenliği, 7. maddesi yasama yetkisini, 148. maddesi Anayasa Mahkemesinin görevlerini tanımlıyor. Bunları hepimiz ideolojik gözlüklerle değil, evrensel hukukun ışığında okumalıyız ki uygulamalarımız Anayasaya uygun olsun. 6. maddeye göre 'Egemenlik, Kayıtsız Şartsız Milletindir'. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya
sınıfa bırakılamaz. 7. maddeye göre, yasama yetkisi Türk Milleti adına TBMM'ye verilmiştir. Bu yetki hiç bir surette devredilemez. 87. maddeye göre, TBMM'nin görev ve yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmaktır. Kanun koyma yetkisi münhasıran, yani sadece ve sadece seçilmiş meclislere aittir."
"Anayasa tarafından verilen bu yetkiyi kimse Yüce Meclisimizden alamaz. Kimse kendini yasa koyucu yerine koyamaz. Aynı şekilde anayasamıza göre, TBMM de yasama yetkisini devredemez. Bu hak ve yetki, TBMM'ye
verilmemiştir.'' (NZ/EZÖ)