* Fotoğraf: Murat Çetinmühürdar - Ankara / TCCB, AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Katar dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Gazetecilerin, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın AİHM kararları uyarınca derhal serbest bırakılmasına dair çağrı ve kararlarıyla ilgili sorusunu şöyle yanıtladı:
“Buna yorum yapmaya gerek yok ki. Biz, Avrupa Birliği'nin Kavala'yla, Demirtaş'la, şununla, bununla ilgili aldığı kararları tanımıyoruz. Olay bu kadar basit. 'Yok' farz ediyoruz. Bizim indimizde bunlar yok hükmündedir. Bunları kaç kez açıkladık. İster anlasınlar ister anlamasınlar. Bizim yargımızın vermiş olduğu kararın üzerinde biz, Avrupa Birliği kararı tanımıyoruz. Ne biliyorlarsa onu yapsınlar.”
Erdoğan "AB" derken neyi kastetti?
NOT: Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala ile ilgili kararlar Avrupa Birliği'nin (AB) değil Avrupa Konseyi icra organı olan Bakanlar Komitesi'nin kararlarıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Avrupa Konseyi bünyesinde bir mahkemedir. Türkiye birliğe üye olmadığı için AB kararlarına uyma yükümlülüğü bulunmuyor. Fakat Türkiye, Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesi ve Anayasa'nın 90. maddesine göre AİHM kararlarına uymak ve uygulamak zorunda.
Türkiye AİHM kararına neden uymak zorunda? |
Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin bir tarafı. Taraf olmak için de Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Mahkemesi’nin yetkisini kabul ediyor, idarenin kararlarına uymayı taaddüt ediyor. Türkiye’nin bu sözleşmeye taraf olması sebebiyle karar bağlayıcı ve mutlak suretle uygulamak zorunda. Ayrıca Anayasa’nın 90. maddesinin son fıkrasına göre de bu kararların bağlayıcılığı var. Bu fıkra temel hak ve özgürlükler söz konusunda, uluslararası sözleşmelerin daha öncelikli kabul edileceğini söylüyor. Uymazsa ne olur? Avukat Benan Molu bianet’e yaptığı açıklamada, AİHM Büyük Dairesi’nin kararın uygulanmaması halinde Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliğinden çıkartmaya kadar gidebilecek bir dizi yaptırımla karşı karşıya olduğunu söyledi. AİHS’nin 46. maddesinin 4. fıkrasına göre eğer bir devlet ısrarla İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kesin ve bağlayıcı kararları yerine getirmezse ve bunda direnirse Bakanlar Komitesi 3’te 2 oy çokluğu sağlanarak şikayet prosedürü işletilir. Yani ilgili kişiler hala tahliye edilmemişse ve kararın gereği yapılmamışsa Bakanlar Komitesi, İnsan Hakları Mahkemesine, mahkemenin kararını yerine getirmeyen devleti şikayet etme yetkisine sahip olur. |
Komite’den “ihlal süreci” kararı
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) iş insanı Osman Kavala kararını yerine getirmediği için 2 Aralık’ta Türkiye'ye karşı ihlal sürecini başlatma kararı verdi.
TIKLAYIN - Osman Kavala'ya tahliye yine yok
Bakanlar Komitesi adına büyükelçiler seviyesinde toplanan ve AİHM kararlarının uygulanmasını denetlemekten sorumlu delegeler komitesinin üç gün boyunca yaptığı toplantılar sona erdi. Komite yaptığı oylamayla Türkiye'ye yönelik ihlal sürecinin başlatılmasını talep etti. Oylamada ihlal sürecinin başlatılabilmesi için üye ülkelerin üçte ikisinin oyu gerekiyordu.
TIKLAYIN - "AKP, Anayasa Mahkemesi'ni de Teslim Aldı"
47 üyeli Avrupa Konseyi'nde bu sürecin başlatılması için gerekli 32'den fazla üye Ankara aleyhine el kaldırdı.
“Serbest bırakma” çağrısı
Avrupa Konseyi icra organı olan Bakanlar Komitesi, Selahattin Demirtaş ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 22 Aralık 2020'de verdiği "derhal serbest bırakılma" kararının uygulanmamasını değerlendirdiği toplantıya yönelik kararını 4 Aralık’ta açıkladı.
Komite, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) en kısa sürede "Demirtaş başvurusunu, AİHM kararları ile uyumlu bir şekilde karara bağlaması ve Türkiye’ye Demirtaş’ı serbest bırakma" çağrısı yaptı.
Komite, Demirtaş ile ilgili durumu mart ayında yeniden görüşme kararı alırken, Türkiye’nin itirazı ise kabul edilmedi. (AS)