Ceza yeniden işleve giriyor
Erdem, milletvekili adayı olsaydı Recep Tayyip Erdoğan, Necmettin Erbakan, Murat Bozlak ya da Akın Birdal'ın yaşadığı sorunlarla kendisinin de karşılaşacağını anlatıyor.
"Kamu haklarımızın iadesini almış olduğumuz halde, milletvekili olmak istersek, bu ceza yeniden işleve giriyor. Bu bir anlamda çifte standart. Yüksek Seçim Kurulu bugün karar verecek ve yaklaşık 50 kişi bu karardan etkilenecek."
Hukukun bağımsızlığı
Erdem, bu yasakların 12 Eylül Anayasası'ndan kaynaklandığını vurguluyor, siyasetin hukuk üzerindeki etkisine dikkat çekiyor:
"Bunlar 12 Eylül yasalarının etkileri. 12 Eylül Anayasası'na yüzeysel, yapay, makyaj malzemesi mahiyetinde düzenlemeler yapılsa da hukuki sorunlar sürüyor." İkinci problem de, siyaseten hukuka müdahil olunuyor. Siyasal İslamcılara, sosyalistlere yönelik yaptırımlar her dönem var."
"Her cezanın yaptırımı vardır ama..."
Ömür boyu kamu haklarından men cezasını "kabul edilemez" bulan Erdem, "her cezanın bir müeyyidesi olur ama, bunun da bir sınırı vardır" diyor. Erdem, yargılanma sürecini ve bunun üzerindeki etkilerini şöyle anlatıyor:
"Sıkıyönetim döneminde, İzmir Askeri Mahkemesi'nde Ege Devrimci Yol Davasında yargılandık. Önce 146/1'den yargılandık, dava daha sonra 146/3'e sonra da 168'e düştü. Yargılama süreci 17-18 yıl sürdü. Beş yıllık bir ceza almış görünüyorum ama ben, ondan fazlasını yattım."
"Bunun yaptırımı, ceza süreci ve 'kamu haklarından men'di. Cezadan üç yıl sonra, memnu hakların iadesi davası açtım ve böylece 'kamu haklarında men' cezası düştü. Bu, kamu yönetiminde görev alabileceğim, belediye başkanlığı ya da siyasi parti başkanlığı yapabileceğim anlamına geliyor. Ancak, milletvekilliği konusunda problem çıkıyor."
"Cezalar, sınırları içinde değerlendirilmeli. Bir suç işlediğinizde cezasını çekiyorsunuz ama, bir daha asla normal bir vatandaş gibi davranamıyorsunuz. Bu kabul edilemez bir yaklaşım. İster Recep Tayyip Erdoğan, Necmettin Erbakan, isterse Murat Bozlak ya da Akın Birdal için olsun..." (BB)