"Kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamasıyla ceza alan Erbakan'ın ifade özgürlüğü ve adil yargılama haklarının kısıtlandığını açıklayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Refah Partisi liderine tazminat ödenmesine gerek olmadığını bildirdi.
Beş yıl sonra tek video kasetle ile dava
Yerel Seçimler dolayısıyla 25 Şubat 1994'te bir konuşma yapan Necmettin Erbakan'a bundan dört yıl sonra "din, ırk ve bölge faklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" iddiasıyla dava açıldı.
Bingöl'de yaptığı bu konuşmaya Temmuz 1998'de Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde açılan davaya, savcılığın hazırlattığı ancak Erbakan'ın içeriğine itiraz ettiği bir video kaset temel teşkil etti.
Haziran 1996'dan itibaren bir yıl süreyle Başbakanlık görevinde bulunan Erbakan'ın Refah Partisi, laiklik ilkesine aykırı faaliyetlerin odağı olduğu gerekçesiyle 1998'de Anayasa Mahkemesi'nde kapatılmıştı.
Diğer partiler Allah'a savaş açmış!
10 Mart 2000 Diyarbakır DGM'si, bir örgütün yaptığı terör eylemlerinden etkilenen Bingöl kentinde Erbakan'ın "inananlar" ile "inanmayanlar" arasında ayırım yapan bir konuşma yaptığı sonucuna vararak, siyasi tartışma özgürlüğünün kabul gördüğü sınırları aştığına karar vermişti. 5 Temmuz 2000'de de Yargıtay, Erbakan'ın itirazını reddederek mahkumiyet kararını onamıştı.
Erbakan'ın kendi partisi dışındaki partileri "Adaletsiz, sadakatsizlik aşığı, çıkar sistemini koruyucuları" olarak nitelendirmesi ve Kuran'ı kaynak göstererek bu partilerin "Allah'a savaş açtıklarını" iddia etmesini mahkeme suça gerekçe olarak göstermişti. 4454 ve 4616 Sayılı Şartlı Af Yasaları uyarınca ceza askıya alınmıştı.
"Siyasiler hoşgörüsüzlüğe dikkat etmeliler"
Türkiye'den hakim Rıza Türmen'in de dahil olduğu AİHM'in yedi üyesi, 1'e karşı 6 oyla ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. Mahkeme, oybirliğiyle de, askeri üye bulunduran DGM'deki yargılamanın adil olamayacağını bildirdi.
Erbakan'ın kullandığı terminolojinin, çeşitliliği "inananlar" ve "inanmayanlar" türünden bir ayrışmaya indirgeyen ve dini aidiyet üzerinde temellenen bir siyasi çizgi oluşturmanın bir parçası olduğunu kaydeden AİHM, diğer yandan her türlü hoşgörüsüzlükle mücadelenin de insan haklarının korunmasının önemli bir parçası olduğunu, siyasi kişiliklerin de buna dikkat etmek durumunda olduklarına işaret etti.
AİHM, Erbakan'a konuşmasında 4 yıl 5 ay sonra sadece bir video kaydından hareket edilerek dava açıldığını hatırlattı, bunun da belirlenen meşru hedeflere göre makul ve orantılı bir araç oluşturmadığını bildirdi.
AİHM, Erbakan'ın konuşmasının toplum için "güncel tehlike" oluşturduğu ve tehlike oluşturabilecek bir nitelikte olduğu iddiasının da kanıtlanmadığını bildirdi. (EÖ/KÖ)