Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Diyarbakır milletvekili Galip Ensarioğlu ile söyleşi yaptı.
Söyleşide 2015 seçimleri, çözüm süreci, Ağrı olayı gibi konular konuşuldu.
Söyleşinin tartışmalara neden olan ve bir sivilin hayatını kaybettiği Ağrı olayı ile ilgili olan bölümü şöyle:
Siz Ağrı Valisi olsanız ne yapardınız?
Jandarmayı daha görünür kılarsınız, devletin yasal güvenlik güçlerini daha görünür kılarsınız, silahlı militanların orayı terk etmesini sağlarsınız. Oraya inememeleri için tedbir alırsınız.
Çatışmaya girmeden mi tedbir alınacak? Bu mümkün olabilir mi?
Olabilir... Zaten bu işler çok risklidir... Siyaset risk yönetme sanatıdır. Riski iyi yönetebilmeyi becerebildiğiniz kadar başarılı olursunuz.
Ağrı olayında PKK da Vali de hatalı Ağrı olayına gelmeden önce bölgede nasıl bir tablo vardı?
Son 2.5 yıldır şöyle bir durum var: Örgüt eylemsizlik kararı almış durumda, devlet de operasyon yapmıyor. Biz risklerin önünü almak için yasa çıkardık. Operasyon yetkisini valilere verdik. Valiler siyasi otoriteye bağlı oldukları için siyasi otoritenin kararına uygun davrandılar. Operasyon olmadı. Herkes sözünde durdu. Süreç devam etti.
O zaman Ağrı'da bir kural ihlali söz konusu. Kim ihlal etti kuralı?
Aslında karşılıklı ihlal var. Olaya bir yönünden bakarsanız Vali'nin ihlali gibi görünse de aslında ihlal karşılıklı.
O zaman soralım: Örgüt neyi ihlal etti, Vali neyi ihlal etti?
Örgüt, devletin kendisine yönelik operasyon yapmamasını istismar etti. Silahlı güçlerini, neredeyse bölgede legal güçler haline dönüştürdü. Pervasızca, şımarıkça bütün alana yayılmaya başladılar. Bu durum bizim hükümetimizin de bir zafiyeti olarak algılanabilir. Ama örgütün silahlı güçlerini ülke dışına çıkarması gerekiyordu. Çeşitli gerekçelerle buna yanaşmadılar. Bölgede kurdukları hâkimiyet hoşlarına gitti. Hatta silahlı varlıklarını daha da tahkim ettiler. Çadır kurma, bahar şenliği, ağaç dikme falan... Baktığınızda bölgenin her tarafında bunları yaptıklarını görürsünüz.
Ne yapmak istiyorlar?
Daha görünür olmak istiyorlar. Halka "Bölgeye biz hâkimiz" mesajı vermek istiyorlar. Çünkü bu örgüt, bölgede silahın gücünü çok iyi bilen bir örgüttür.
Vali'nin hatası neydi?
Ağrı Valisi'nin hatasını özel olarak tartışmak yerine valilerin bu süreçteki tutumunu ele almak lazım. Silahlı militanların bu kadar pervasızca dolaşmalarına göz yumulması hatalı değil miydi? Ağrı Valisi için "Seçime giderken böyle bir operasyon yapmak, seçime yönelik olarak anlaşılabilir" denilebilirdi. Ama aslında Vali'nin yetkisini kullanması normaldir. Zaten ilk ateşin çadırdakiler tarafından açıldığı söyleniyor.
Tersini söyleyenler de var.
Tersini söyleyenler de var. Ama sonuçta silahlı güçlerin sivil alana inmemesi gerekirdi.
Devlet, silahlı güçlerin sivil alana bu denli yayılmış olduğunun farkında mı?
Bana göre valiler ve bölgedeki yetkililer, yukarıya durumun vahametini net bir biçimde yansıtmıyorlar. Bürokratlar yukarıya duymak istenenleri söylüyorlar, duymak istenmeyenleri söylemiyorlar.
Ne olmuştu?Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK), 11 Nisan’da Diyadin’deki bahar Şenliği kapsamında düzenlenen fidan dikme etkinliğine “halkın seçim öncesi HDP’ye oy vermeye yönlendirildiği” iddiasıyla müdahale etmesi üzerine çatışma çıktı. Dört askerin yaralandığı, çatışmayı engellemek için canlı kalkan olan DBP Diyadin İlçe eski Eş Başkanı Cezmi Budak’ın yaşamını yitirdiği, MEYA-DER temsilcisi Cenap İlboğa’nın da yaralandığı olaylardan sonra operasyon genişletildi. Genelkurmay Başkanlığı, operasyonlarda beş PKK’linin öldürüldüğünü, bir PKK'li ile dört askeri personelin yaralandığını açıkladı. KCK, öldürülen PKK’li sayısının bir olduğunu savundu. Dicle Haber Ajansı (DİHA) çatışmanın ardından halkın yaralanan askerlere yardım ettiği görüntüleri yayınladı. Görüntülerin yayınlanmasının ardından TSK, yaralı askerlere yardım eden halka teşekkür mesajı yayınladı. |
Söyleşinin tamamı için tıklayınız.