Emekli büyükelçi İlter Türkmen'in kaleme aldığı "Türkiye'nin Bugünü ve Yarını" raporuna göre, Kürt sorunu, "Türkiye'nin gelecek yıllardaki en çetin sınavı olmayı sürdürecek."
Görüş verenlerin çoğunu emekli diplomatların ve askerlerin oluşturduğu, Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi'nden (Bilgesam) çıkan rapor, Kürt sorununun üniter devlet içinde çözümü için "Kürt kültürel kimliğinin gerçekten tanınması" gerektiğini savunuyor.
Raporda ayrıca yüzde 10 seçim barajı yerine iki turlu dar bölge seçiminin benimsenmesi, kurucu meclisle yeni anayasa yazılması, kadın-erkek eşitliği için politika geliştirilmesi de öneriliyor.
Emekli diplomatlar Özdem Sanberk, Sönmez Köksal, Oramiral Salim Dervişoğlu, Albay M. Sadi Bilgiç'in yanı sıra Onursal Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, profesörler Çelik Kurdoğlu, Hasret Çomak, M. Oktay Alnıak ve Dr. Atilla Sandıklı'dan oluşan kurulun görüşleri kamuoyuna dün (5 Mart) duyurulan raporda yer alıyor.
Raporda, Kürt sorunu için yapılan bazı saptamalar ve çözüm önerileri şöyle.
Bölgesel projeler üniter devletle karşıt değil: "Üniter devlet ülkenin her tarafında aynı kanunların geçerli olduğu bir sistemdir. Federasyon veya bölgesel otonomi sistemleriyle bağdaşması mümkün değil. Bölgesel çaptaki ekonomik ve sosyal projelerin gerçekleştirilmesini sağlayacak düzenlemeler üniter devlet sistemiyle tezat sayılamaz."
DTP: "Etnik partiler TBMM'de yer alınca, bu partilere sürekli terör örgütüyle aralarına mesafe koymaları gerektiği uyarısı yapılmaktadır. Başka ülkelerde terör örgütü ile özdeşleşen siyasi partiler terörün sona ermesini temin eden çözümlere açık veya kapalı katkıda bulunmuşlardır. Etnik siyasi partilerin mevcudiyetinin hiç değilse terörün meşruiyetinin gittikçe daha fazla sorgulamasına imkan verdiği de yadsınamaz."
Yatırım çatışmadan daha ucuz: "Bölgede devlet yatırımları yetersiz kaldığından, özel sektör yatırımlarını çekecek teşviklere de ihtiyaç duyulmaktadır. Bölgede yapılacak kamu yatırımlarının, uzun vadede terörün aynı yoğunlukta devam etmesinin gerektireceğinden çok daha hafif bir mali yük teşkil edeceği de hatırda tutulmalıdır."
Kürtçe yayın: "Kürtçe'nin yazılı ve sözlü olarak kullanılmasını yasaklayan mevzuat değiştirilmişse de uygulamada yasaklar devam etmektedir. TRT'nin tam gün Kürtçe yayın yapmaya başlaması, ideolojik saplantıları olmayan Kürt kökenliler tarafından memnunlukla karşılanmıştır. Tam gün yayın yapabilen ve yayınlarını aynı anda Türkçe'ye çevirmek zorunda bırakılmayan özel radyo istasyonlarına ve televizyon kanallarına da ihtiyaç duyulmaktadır. Bu yayınları sakıncalı görmemek gerekir. RTÜK nasıl olsa Kürtçe bilenler kadrosunu genişleterek bütün yayınları izleyebilir ve denetleyebilir. Kürt kökenliler Avrupa'dan Kürtçe yayın yapan televizyon kanallarını ve Kuzey Irak radyo ve televizyonlarını zaten izleyebilmektedirler."
Kürtçe'ye engel kalkmalı: "Resmi toplantı ve temaslar dışında Kürtçe'nin kullanılmasını engelleyen idari veya adli uygulamalar da sona erdirilmelidir. Talep olan yerlerde ve okullarda Kürtçe'nin seçmeli ders olarak öğretilebilmesi gerekir. Resmi eğitim sistemi içinde bu dersleri kimlerin verecekleri halledilmesi gereken bir sorundur. Üniversitelerde Kürdoloji Enstitüleri ve Kürt Dili ve Edebiyatı bölümleri kurulmasına izin verilmelidir. Kürt kökenlilerin hem Türk kültürünü ve hem de kendi kültürlerini iyi bilmeleri bugünkü aşamada entegrasyonu sağlamanın en etkin yollarından biridir."
Kürdistan Bölgesel Yönetimi: "Türkiye'yle Kuzey Irak Kürt Yönetimi arasındaki ilişkilerin çatışmacı değil, barışçı ve yapıcı olması iki tarafın da yararına olur. PKK terörü devam ettiği sürece ilişkilerde gerginliğin sürekli önlenebileceği şüphelidir. Bölgesel Kürt Yönetiminin PKK'ya karşı kesin sonuç alacak bir askeri müdahalesini beklemek herhalde gerçekçi olmaz. O nedenle, bölgeyle ilişkiler güvenlik ve işbirliği gibi iki ayrı güzergahta yürütülmeye çalışılmalıdır. Türkiye'yle çatışmacı ilişki içinde bulunan Kuzey Irak'a İran mutlaka sahip çıkar, hem Güney hem Kuzey Irak'ta nüfuzunu yayar."
"Ermeni sorununda devletle tarih paralelliğinden vazgeçilsin"
Raporda Ermeni sorunu için de Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde somut gelişmeler savunuluyor ve şöyle deniyor:
"Türkiye'nin Ermeni iddialarını doğrudan veya dolaylı bir şekilde kabullenmesi söz konusu olamayacağına göre, en doğrusu bu iddiaların zamanla geri plana itileceği bir ortam yaratmaya çalışmaktır. Ermeni meselesi ve soykırım iddiaları konusunda daha temel bir yaklaşım devletle tarih arasındaki paralelliği ayırmak ve tarih biliminde çoğulcu düşünceye daha fazla yer bırakmak olacaktır." (TK)