Türkiye'de elektrik enerjisi fiyatlarının, Avrupa ülkelerindeki düşme eğiliminin tersine büyük bir hızla arttığına dikkat çeken açıklamasında Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, şu uyarıları yaptı:
* Sanayiinin rekabet edebilirliğinin ve tüketicinin yaşam düzeyinin yükseltilmesinin en önemli unsuru olan elektrik enerjisi fiyatlarındaki bu artış,ülkemizin gelişimi önünde ciddi bir handikap olarak durmaktadır.
* Elektrik enerjisinin bir kilovatı bugünkü rakamlarla 3-4 cent'e mal edilmekte ama tüketiciye 10-15 cent gibi bir fiyatla satılmaktadır.
* Yaklaşık 3-5 katı bu fiyatlandırmaya rağmen TEAŞ'ın ticari bilançolarında zarar ettiği görülmektedir.
* TEAŞ'tan alınan elektrik, TEDAŞ tarafından 2000 yılı itibarıyla tüketiciye yüzde 45.5 zamlı satılmış, bu oran 2002 ocak ayı itibarıyla ise yüzde 50'ye çıkmıştır.
* TEDAŞ, TEAŞ'tan 73.795 liraya aldığı bir kilovat/saat elektriği 150 kWh'ye kadar 114.800 liraya, 150 kWh üstünü ise 172.200 liraya satmaktadır.
Elektriği "fahiş fiyatla" satmanın 5 nedeni
* Elektriğin üretimden tüketiciye kadar bu denli katlanarak fiyatlanmasının altında temel olarak 5 neden bulunmaktadır.
1. Kayıp ve kaçak oranlarının yüksekliği ve maliyete yansıtılması,
2. TEAŞ'ın, kendi santralları dışından yap-işlet, yap-işlet-devret modelleriyle yapılan ve işletme devir hakkı ile satılan santrallardan yüksek fiyatla enerji satın alması,
3. TEAŞ'ın üretim santrallarında modernizasyon ve yenilenme çalışmalarının yapılmaması nedeniyle, kapasitedeki düşme ve üretim sürecinde çıkan kayıpların maliyete yansıtılması,
4. Elektrik enerjisi fiyatlarına eklenen vergiler,
5. Üretimden tüketime, enerji yönetiminin merkezi yapısının dağıtılması sonucu ortaya çıkan verimlilik oranındaki düşmenin yarattığı ek maliyet.
Kayıp ve Kaçaklar
Dağıtım Şebekelerindeki Kayıp Ve Kaçaklar konusunda Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi açıklaması şu noktalara dikkat çekiyor:
* Türkiye Elektrik Enerjisi İletim Hatlarında meydana gelen teknik kayıpların oranı, bütün sistem içinde OECD standartlarına uygun bir durumdadır.
* Ancak, elektriğin indirici merkezlerden tüketiciye ulaşmasına kadar olan kısmında büyük bir kayıp ve kaçak ortaya çıkmaktadır. Dağıtım hatlarındaki bu kayıp kaçak oranı, OECD ülkelerinde yüzde 6-8 iken ülkemiz genelinde gerçekleşmesi yüzde 25'ler civarındadır.
* Yani, bugün toplam elektrik enerjisinin yüzde 17-19 oranında bir bölümü fazladan dağıtım hatlarında kaybolmaktadır. Bu değer, doğu ve güneydoğu illerinde uygulanan politikalar sonucunda yüzde 60-70'lere dayanmakta, İstanbul gibi büyük illerde yüzde 25'leri aştığı söylenmektedir.
Kayıp ve kaçaklar ayrıştırılabilir
* Kayıp ve kaçakların ne kadarının teknik nedenlerle (modernizasyon ve bakım yatırımlarının yapılmaması), ne kadarının kaçak kullanım nedeniyle olduğu bilinmemektedir. Bunların ayrıştırılması teknik olarak mümkündür, ancak bunun için gerekli olan SCADA sistemi gerçekleşmemiştir.
* Kayıpların önemli bir bölümünün, dağıtım şirketlerinin İşletme Devir Hakkı yöntemiyle özelleştirilmesinin planlanması nedeniyle, yenileme ve bakım çalışmalarının yapılmamasının yarattığını söylemek mümkündür. Resmi verilere göre yüzde 17-19 oranında seyreden fazladan kayıp ve kaçak miktarı yine üretim maliyeti içine eklenerek telafi edilmektedir. Bu unsurun tüketicilerin faturasına doğrudan yansımasının oranı ise yüzde 15-20 civarındadır.
* Bütün bunlara ek olarak TEAŞ'tan alınan elektrik, tüketiciye yaklaşık olarak yüzde 45.5 zamlı satılmaktadır.
Kayıpları önlemek için yapmalı?
*Sadece bu kayıpların yüzde 10'unun gerekli yatırımlar yapılarak giderilmesi, belediye vergisi ve KDV oranlarında bilerle bir indirime gidilmesi durumunda bile bu tasarrufların tüketiciye yansıması çok olumlu olacaktır.
* Üretim santrallerinin yenilenmesi ve kapasitesinin artırılması için Enerji Bakanlığı'nın açıkladığı 1.5 milyar dolarlık yatırım yapıldığı zaman, hem Türkiye'nin 5-10 yıllık enerji artış ihtiyacı karşılanabilir hem de elektrik kullanıcıların ödediği faturalarda ciddi bir indirim sağlanabilir.
Yap-İşlet'in yarattığı etki
"Yap-işlet, yap-işlet-devret modelleriyle yapılan ve işletme devir hakkı ile satılan santrallerden yüksek fiyatla enerji satın alınması" faktörü ise söz konusu açıklamada şöyle değerlendiriliyor:
* 1980'li yılların ikinci yarısından sonra, Türkiye'nin dışa açılmasına paralel olarak ülkenin enerji ihtiyaçlarının da yurt dışı kaynaklardan karşılanması eğilimi artmıştır. Özellikle 1987 yılından sonra, ülkemiz finansal kaynaklarının yetersizliği gerekçe gösterilerek, yeni yatırım projeksiyonu ile santral projelerinin özel sektör eliyle yürütülmesi politikaları uygulanmaya başlamıştır.
* Bunun sonucunda kamu sektörü yatırımları azalmış, tevsii projeler (Kangal 3, Çayırhan 3 ve 4) dışında yeni santral projeleri işletmeye alınmamış, ülkenin enerji gereksiniminin karşılanmasında ithal kaynakların payı giderek artmıştır.
* Örneğin, 1985 yılında Türkiye elektrik üretiminin yüzde 42'sini karşılayan linyit santrallerinin payı, 2001 yılında yüzde 28,7'e düşmüştür.
* Aynı dönemde yap- işlet kapsamında özel sektör eliyle kurdurulması çalışmaları yoğunlaşan doğal gaz santrallerinin payı yüzde 17'den yüzde 39,4'e yükselmiştir.
* Yine bu dönemde hidrolik kaynaklardan sağlanan elektrik yüzde 35'den yüzde 19,3'e düşmüştür.
Elektrik enerjisi üretiminin yüzde 30'u: özel
* Özelleştirme politikaları sonucunda 2001 itibarıyla toplam elektrik enerjisinin yüzde 30'una yakın bir bölümü TEAŞ dışında özel kuruluşlar tarafından üretilmektedir.
* 2000 yılı verilerine göre, TEAŞ santrallerinde bir kilowat/saat elektrik enerjisi; termik santrallerden 4.19 cent'e, hidrolik santrallerden ise 0.20 cent'e mal edilmektedir.
* Bu maliyet, özel üretim şirketlerinde; termikte 10.0 cent'e, hidrolikte ise 9.69 cent'e yükselmektedir.
Özel sektör elektriğinde "46 kat yüksek" maliyet
* Yani özel sektör üretimi söz konusu olduğunda termikte2.5 kat , hidrolikte ise 46 kat yüksek maliyet ortaya çıkmaktadır.
* TEAŞ'ın hidrolik ve termik santrallerinde ortalama maliyet tutarı 3.4 cent iken, diğer santrallerden alınan elektrik 9.8 cent'e mal olmaktadır. Her iki kaynaktan alınan elektriğin paçal maliyeti 4.70 cent civarındadır.
* TEAŞ kendi santrallerinde 3.4 cente mal ettiği, ama dışardan aldığı elektrik nedeniyle, ortalama 4.70 cente mal ettiği elektriği 4.06 cente satarak yaklaşık 656 milyon dolar zarar etmektedir. İleriye yönelik projeksiyonlar da bu yanlış politikaların giderek yaygınlaştırılması yönündedir.
Toplam kayıp: 4 Afşin Elbistan'a eşdeğer
Türkiye'de tüketime sunulan elektrik enerjisi üretiminin önemli bir bölümünü, termik santral üretiminin oluşturduğunu vurgulayan Elektrik Mühendisleri açıklamasında, "TEAŞ'ın üretim santrallerinde kapasite düşüşü ve üretimde çıkan kayıpların maliyete yansıtılması" konusu ise şöyle değerlendiriliyor:
* Bugün termik santrallerimiz iyi işletilmemeden kaynaklanan sorunlarla iç içedir.
* Kömür santrallerimize, proje değerinde kömürün verilememesi, kömürün iyi harmanlanmaması, bant konvenyör arızaları, yanma ve yakma problemleri nedeniyle üretilemeyen enerji 1998 yılında 11.350 milyar kWh/yıl iken, bu değer 2000 yılında 13.631 milyar kWh/ yıl'a yükselmiştir.
* Bu değere, doğal gaz ve sıvı yakıtla çalışan termik santrallerde benzer nedenlerden kaynaklanan 5.976 milyar kWh/yıl enerji kaybını da eklersek toplam kayıp yaklaşık 19.600 milyar kWH/yıl olur ki , bu değer Türkiye şartlarında çalışan dört adet Afşin Elbistan santralına eşdeğerdir.
* Uluslar arası standartlarda normal olarak yüzde 85 civarında kabul edilen kapasite kullanım oranı ülkemiz termik santrallerinde yüzde 60'a güçlükle ulaşmaktadır.
Elektrik enerjisi fiyatlarına eklenen "vergiler"
"Bir kamu hizmeti olan enerjinin bu denli ticarileşmesinin doğru olmadığını hatırlatan açıklamada vurgulanan bir başka yanlışlık da şu:
* Uygulanan vergilendirme politikaları bu yanlışı daha da artırmaktadır.
* Elektrik faturalarına yansıyan yüzde 18 oranında KDV, yüzde 5 oranında belediye vergisi ve Sabit Ücret ve diğer vergilerinin faturaya yansıyan toplamı yüzde 30'u bulmaktadır.
* Doğrudan vergilendirme politikasından bir an önce vazgeçilmesi ve yaşamsal bir tüketim unsuru olan elektriğin lüks tüketim maddesi kategorisinden çıkarılması gerekmektedir.
Verimlilikte düşüş
Enerji yönetiminin merkezi yapısının dağıtılması sonucu ortaya çıkan verimlilik oranındaki düşme konusunda ise şöyle deniyor:
* Elektrik enerjisi doğal tekel niteliğindedir. Depolanamaz ve stratejik bir üründür.
* Bu nedenle üretimden dağıtıma kadar bütün aşamalarda merkezi bir yönetimi zorunlu kılar.
* Kendi zenginliklerimizin kullanılmasına öncelik verilmesi, doğal gaz kullanımına dayalı dışa bağımlılık politikalarından hızla vazgeçilmesi ve Ulusal Enerji Programı'nın ivedi olarak yaratılması gerekmektedir.
* Ancak bu yolla halkın bu temel ihtiyacının karşılanması, sürekli, yeterli ve güvenli olarak elde edilebilir ve sunulabilir.(NU)