Forumun ilk oturumu olan Cumhuriyetin 80. Yılında Türkiye Ekonomisi konferansına katılan Prof. Dr. Korkut Boratav, Türkiye ekonomisinin 80 yılda yüzde 4.9 oranında büyüdüğünü belirterek, Türkiye ekonomisi 80 yılda yerinde saydı dedi.
Konferansa Merkez Bankası adına katılan Bilsay Kuruç ise, kamu ekonomisindeki disiplinsizlikten özel sektörün rahatsız olmadığını belirtti; Bir bütçe açık veriyorsa bunun bedelini en az kazanan kesimler öder diye konuştu.
Boratav ve Kuruç, konuşmalarında şu ifadelere yer verdiler:
Boratav: Bir adım ileri, iki adım geri
* Ekonomik büyüme evrensel bir olgudur ve göreceli olarak yorumlanabilir. Türkiye ekonomisi 80 yılda yüzde 4.9 oranında büyüdü.
* Büyüme olgusuna göreceli olarak baktığımızda, Türkiyenin büyümesini diğer ülkelerle karşılaştırdığımızda, Türkiye ekonomisinin sabit kaldığını söyleyebiliriz.
* Türkiye 1913ten 2000e kadar olan sürede gelişmiş Avrupa ülkeleriyle arasındaki seviye açığını kapatamamış, bu açık aynı düzeyde sabit kalmış.
* Aynı sürede Türkiye ekonomisi ile Afrika-Latin Amerika ülkelerinin ekonomilerini karşılaştırırsak, Türkiyenin geliştiğini söylemek mümkün.
* Ama aynı dönemde Çin ve Japon ekonomisi ile Türkiye ekonomisini karşılaştırdığımızda Türkiyenin geri kaldığını görüyoruz. Yani geçmiş 80 yıla baktığımızda Türkiye ekonomisi ne iyi ne kötüdür.
* Türkiyenin 80 yılda sabit kalan ekonomisi, 1994ten sonra büyüme istikrarsızlığı ile karşılaştı. Böylelikle Türkiye ekonomisinde bir adım ileri, iki adım geri dönemi başladı. Şimdiki göstergelere baktığımızda, Türkiye ekonomisi iki adım ileri gidebilir. Ama, geçmiş on yıla bakınca, üçüncü adımdan umutlu değilim.
Kuruç: Zaman kaybetme lüksümüz yok
* Üniversiteleri, ekonomi ile ilgili iyimser resmi söylemleri sorgulaması gerekir. Ekonomi alanında zaman kaybetme lüksümüz yok.
* Cumhuriyetin ekseni, ortanın solu üzerinde kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti, bu eksen doğrultusunda, kaynakların toplum için kullanılması politikasını uygulamıştır. Böylece, ekonomik ve toplumsal alanda ilerleme kaydedildi; ama bu süreç 1950lerde sona erdi.
* 1950den sonra eksen sağa doğru kaydırılınca, kaynaklar büyük mülk sahipleri ve sanayi sermayedarları tarafından kullanılmaya başlandı. Türkiye ekonomisinde buhranlar dönemi başladı.
* 1950ye kadar açık vermeyen bütçe açık vermeye başladı. 1958de ise, bütçe açıklarını kontrol edecek dış güçlere ihtiyaç duyuldu ve IMF ortaya çıktı. Ancak bu durumdan sanayi ve ticaret sermayedarları rahatsızlık duymadı. Çünkü bir bütçe açık veriyorsa bunun bedelini az kazanan kesimler öder.
* 1980den sonra eksen tamamen sağa kaydırıldı ve özel sektör kayıtsız şartsız desteklendi. Son 23 yıl gösteriyor ki 1980e kadar Türkiyenin gelişmesini sağlayan aktörler yerlerini özel sektöre bıraktılar. Ama bu sorumluluk özel sektöre ağır geldi. (BB)