Türk Mimar ve Mühendisler Odası'na (TMMOB) bağlı 21 meslek odası ile Tabipler Odası İstanbul Şubesi, Veteriner Hekimler, Eczacılar, Diş Hekimleri, Serbest Muhasebeciler ve Mali müşavirler odaları ile birlikte İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) yaptığı ortak açıklamada,uzmanlık alanlarındaki birikimlerden yola çıkılarak yapılan çalışmanın kamusal bir denetim olduğu vurgulandı.
Yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi.
"İşkence bir sorgulama biçimidir"
* Borç batağına düşürülmüş Türkiye'nin iç ve dış politikaları ne yazık ki uluslararası sermaye örgütleri tarafından belirlenmektedir. Bu ortamda Türkiye'nin üretici güçleri bir kenara itilmekte, emekçi sınıfların haklı talepleri göz ardı edilmekte, milyonlarca insan insanlık onurunun ayaklar altına alındığı bir yaşama mahkum edilmektedir.
* Yetersiz de olsa gerçekleştirilen kimi olumlu yasal düzenlemeler büyük oranda kağıt üzerinde kalmakta, insan hakları ihlalleri devam etmekte; düşünce, ifade, örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller fiilen sürdürülmektedir.
* Bir insanlık suçu olan işkence halen polis ve jandarma merkezlerinde sorgu yöntemi olarak uygulanmakta, sanık hakları yok sayılmakta, cezaevleri tecridin, hak ihlallerinin odaklandığı yerler halinde bulunmaktadır.
* Bütün bu koşullar, emekçi sınıfları ve onların bir bölümünü oluşturan hukukçu, sağlık elemanı, mühendis, mimar ve diğer meslek sahiplerinin büyük çoğunluğunu doğrudan yakıcı bir şekilde etkilemektedir.
* Özellikle son yirmi yılda üretim ekonomisinin bırakılarak rant ekonomisine ağırlık verilmesi ülkemizin
* Ulusal bilim, teknoloji, sanayileşme ve kalkınma politikalarının belirlenmesi ve gerçekleştirilmesi, halkımızın ve dolayısıyla biz meslek mensuplarının refah düzeyinin yükseltilebilmesi için en önemli araçlardan birisidir.
* Bu politikaların belirlenmesini ve yaşama geçirilmesini sağlayacak siyasal iradenin yokluğu, ülkemizi maalesef gelişmiş ülkelerin taşeronu durumuna düşürmektedir.
" Özelleştirme dayatma biçimini aldı"
* Sanayileşme, tarım, enerji, kentleşme, hukuk, sağlık, kültür, çevre, eğitim vb. ülkenin gerçeklerine ve halkımızın gereksinmelerine göre değil, uluslararası sermaye gruplarının çıkarlarına göre yönlendirilmekte, "her şeye karşın özelleştirme" dayatması sürdürülmektedir.
* Kamu yararı, hukuksal belgeler ve bilimsel gerçekler bir yana bırakılarak gündeme getirilen uygulamalar kurumsallaştırılmaya, yasal düzenlemelerle güvence altına alınmaya çalışılmakta, yaşamın bütün alanları yürütmenin denetimine ve yönetimine terk edilmektedir.
"Türkiye savaşta rol almaya zorlanıyor"
* ABD'nin doğal kaynaklar üzerindeki denetim ve yeni egemenlik arayışları bölgemizde yoğunlaşmıştır. Öncelikle Irak'ı kapsayan; ülkemizi de çok yakından etkileyecek savaş rüzgarları esmeye başlamış, ABD, BM 'den gelen eleştirilere rağmen "tek taraflı olarak" Irak'a savaş ilan etmiştir. Şimdi de ülkemizi bu savaşın içinde rol almaya zorlamaktadır.
* Erken genel seçim sonrasında mevcut politikaları sürdürecek bir siyasi iktidarın oluşması durumunda, bu siyasi iktidar demokratikleşmeyi Avrupa Birliği (AB) ile pazarlık sınırlarında tutarak, uluslararası sermayenin dayattığı düzeni pekiştirmeye çalışacaktır.
* Halkın yararına olmadığı bugüne değin defalarca ispatlanmış yapısal düzenlemeler, bu kez daha teknik ayrıntıları da kapsayarak sürecek, özelleştirmeler hızlanacaktır. Uluslararası sermayenin ve yerli ortaklarının beklentisi, halkımızın temel hak ve özgürlüklerin hayata geçirilmesi talebinin, AB kriterleriyle sınırlanarak IMF' nin dayattığı mevcut ekonomik programa devam edilmesidir.
* Bu durumda seçimler sonucunda oluşturulan "siyasi kompozisyonun" genel olarak krizin olumsuz etkilerini geniş kitleler üzerinde yayarak sürdüreceği, ülke çapında yoksullaşmanın artacağı anlaşılmaktadır
* IMF ve Dünya Bankası patentli uluslararası sermaye tarafından dayatılan ekonomik ve siyasi programın emekçiler açısından hiçbir olumlu sonuç üretmediği açıktır. Israrla sürdürülen, seçimlere giren partilerin büyük çoğunluğunun da sürdürmeyi vaat ettiği ve sermaye kesimi açısından bile beklenen gelişmeleri yaratmayan IMF programlarının toplumun önünü kapatacağı, yeni krizlere yol açacağı görülmektedir.
* Aşağıda imzaları olan biz meslek kuruluşları ve insan hakları savunucuları; silahlanma ve faize ayrılan bütçeler yerine eğitime, sağlığa, kültüre, yatırıma bütçe ayrılmasını, yolsuzluk ve talan anlayışıyla sürdürülen rant ekonomisi yerine insana ve ülkeye yatırım yapılmasını, İMF politikalarının reddedilmesini istiyoruz. (NK/BB)