NVJ Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Ülger'in ve NRC Handelsblad gazetesi İstanbul eski muhabiri Frouke Santing'in konuşmaları, Hollanda medyasında yaşanan tiraj sorunun gazetecilere yansıdığını gösterdi.
Hollanda'dan FreeVoice ve NCDO Vakıflarının maddi desteği, İstanbul Hollanda Başkonsolosluğu'nun katkıları ve Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesinin organizasyon ve koordinatörlüğünde gerçekleştirilen seminere Galatasaray, İstanbul, Marmara, Ticaret ve Kocaeli Üniversiteleri'nden yaklaşık 40 öğrenci katıldı.
İlkiz örneklerle TCK sakıncalarını anlattı
İki buçuk gün süren seminerde konuşan İletişim Hukukçusu Av. Fikret İlkiz, 1 Nisan'da yürürlüğe girecek yeni Türk Ceza Kanunu' nun (TCK) basın ve medya için getirdiği sakıncaları örneklerle anlattı.
Bugüne kadar Türkiye'de gazetecilere açılmış davalardan örnekler veren Av. İlkiz, yeni TCK ile gazetecilerin mahkum olmasına neden olacak "hakaret", "küçük düşürme" ve "aşağılama"ya dair maddelerin kapsamının genişletildiğini anlattı.
"Şerefe Karşı Suçlar" paragrafında yer alan 125. maddeye dikkat çeken Av. İlkiz, bir kurulun bire üyesine hakaret edildiği iddiasıyla dava açılması durumunda hakaretin tüm kurul üyelerine yapılmış gibi sonuçlar doğurabileceğini belirtti.
Ülger: "Sendikalılık bağımsızlık ve hak arama demek"
İlkiz'in konuşmasının sonunda sendikacı Mehmet Ülger, Hollanda'da basının kaynaklarını açıklamak zorunda kaldığı durumlar olduğundan söz etti.
Hollanda'da editoryal bağımsızlığın her gazetenin kendi iç tüzüğüyle garanti altına alındığını anlatan Ülger, gazete çalışanlarının, editörlerle görüş ayrılığına düşmeleri halinde, onu istifaya bile zorlayabildiklerinden söz etti.
Ülger, sendikalılığın, hem bağımsızlık hem de hak arama konusunda kendilerini daha şanslı kıldığına değindi.
İnceoğlu: "Gazeteci patron imajını koruyor"
"Yazılı ve Görsel Medya'da Etik" başlıklı bir sunum yapan Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, liberal etik kuramlarıyla, ifade özgürlüğü ve bilgi dolaşımı hakkının garanti altında olması gerektiğinin belirlendiği ve devlet müdahalesinin dışlandığını anlatarak, bunların gazetecinin sorumsuz olması anlamına gelemeyeceğini söyledi.
Özdenetime dikkat çeken İnceoğlu, daha sonra Türk basınından etik kurallarla çelişen örnekler verdi. Turgut Özal ve liberal ekonomiye geçişle birlikte, "Halk bunu istiyor" diyerek, seviyenin düşürüldüğünü, tek amacın gazetenin satılmasına dönüştüğünü anlattı.
Gazetelerin günümüzde, patronların imajını yansıtan birer araca dönüştüğünü ve gazetecilerin de sadece bu imajı korumaya çalıştıklarını belirten İnceoğlu, her okuyucunun bilgi ve haber alma hakkının saklı olduğunu, dolayısıyla bilinçli ve eğitimli olacak bir okuyucunun, haberin çarpıtılması veya yanlı verilmesini engellemek için hem kendini hem de gazetesini düzenli olarak sorgulaması gerektiğinden söz etti.
Duran: "Türkiye'de editoryal bağımsızlık sağlamak çok zor"
"Editoryal Bağımsızlık" konulu sunumunda Galatasaray Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve bianet eğitmeni Ragıp Duran, Türkiye'de medya işvereni ile Genel Yayın Yönetmenleri arasındaki ilişkilerde, ticari çıkar ile gazetecilik değerleri arasındaki dengeyi oturtabilmek için reklam veren, askeriye gibi dış faktörlerin de göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade ederek, "Bu nedenle, Türkiye'de editoryal bağımsızlık sağlamak çok zor" dedi.
Duran, "Bizde editoryal bağımsızlık yok, gazetecilerin işverenlerine sadakat bağımsızlığı var" diye konuştu.
Santing: "Hollanda'da gazeteciler tiraj baskısına ortak"
NRC Handelsblad gazetesi İstanbul eski muhabiri Santing ise, Hollanda basının tirajın her geçen gün düşmesinin en önemli sorun olduğunu söyledi. Ülkesinde en çok satan beş gazeteden dördünün bir medya patronunun elinde olduğunu kaydeden Santing, bunun yeni okur bulmada sorun yarattığını ve gazetecilerin de bu tiraj kaygısına ortak edildiğini ifade etti.
Gazetecilerin rolünün gelecek günlerde çok tartışılacağını açıklayan gazeteci, normalde editoryal bağımsızlıkla ilgili sorun yaşamadıklarını ancak tiraj kaygısı nedeniyle okurun beklentilerinden etkilendiğini ifade etti.
Santing, "Bir gün düşünmekle olmuyor artık. Her gün bir araya gelerek düşünmek zorundasınız. Her gün tekrardan öğrenmek zorundasınız" dedi.
Gazeteci, Hollanda'da gazetecilerin yüzde 80'inin sendikalı olduğunu, maaşları arasında da fazla fark bulunmadığını, bu nedenle gazetecilerin aklına da birbirlerine "sendikalı mısın?" diye sormak gelmediğini söyledi.
Talu: "Gazeteci kendi TCK'sı ile ilgilenmedi"
"Medya-Patron ilişkileri" başlıklı bölümde konuşan "Sabah" gazetesi yazarı Umur Talu, "kadın eylemcilere polis şiddetinin medyada aktartılmasında bir ikiyüzlülük yok mu?" sorusuna, "Bütün hiyerarşik yapılar insanı ikiyüzlü yapar. İkiyüzlülük çok insani bir sorun" dedi.
Gazetecilerin her gün çok aşina olduğunu zannettiği bir çok olayın arka planını, artan kültürü ve teknolojisine rağmen kavrayamadığını, bir deformasyon içerisinde olduğunu kaydederek, "Semra Hanım özgürlüğü üzerinde onca tartışıldı ama gazeteciler bir potansiyel olarak yeni TCK'yı Mart'ın başında tartışmaya başladılar" diye konuştu.
Talu, "Ben 25 yıl önce mesleğe başladığımda teleksle haber geçmeye çalışıyordum. Ama bugünkü olanaklar geçmişe göre aynı işlevi göremeyebiliyor" dedi.(EÖ/EÜ)