Ne tuhaf değil mi? Ne zaman dünyanın herhangi bir yerinde savaş karşıtı gösteriler düzenliyor olsa, sanki özellikle hazırlanmış gibi kaygı verici silahlanma haberleri gündeme oturuveriyor.
Aslında bugun Berlin’de gerçeklestirilecek olan büyük barış yürüyüşüyle ilgili bir yazıyı kaleme almayı düşünüyordum.
Alman barış hareketi, toplumsal ve politik solu 15 Eylül yürüyüşüyle hem Alman ordu birliklerinin Afganistan’dan çekilmesini talep edecek, hem de sözde "teröre karşı savaş"la bağlantılı olarak demokratik ve sosyal hak budanımını protesto edecek.
İşte bu çerçevede "terör ve islam" başlığı altında Almanya’da hararetle yürütülen, en son "islam dinine geçen Almanların fişlenmesi" zırvasıyla devam eden tartışmalara değinmek istiyordum.
Rusya'da ekolojik kaygılı bomba!
Ama yazımı kaleme aldığım Perşembe (13 Eylül) günü okuduğum küçük bir haber, yazının içeriğini degiştirdi. Okumuşsunuzdur, haber şöyle: "Rusya, bombaların babasını yaptı. (...) Genelkurmay Başkan Yardımcısı Alexander Rukschin: "... Dünyanın en güçlü vakum bombasının ilk denemesi başarıyla sonuçlanmıştır. (...) Bizim, bombaların babası adını verdiğimiz silah ABD bombasından dört kat daha güçlü olmasına rağmen, ondan bir kaç kat daha hafif. İnfilak ettiği alanda yarattığı ısı da iki misli daha fazla. (...) Yeni silahın nükleer esasa gore çalışmaması da büyük ekolojik önem taşıyor."
Sevsinler. Militaristlerin ekolojiyi bu kadar düşünebilecekleri hiç aklıma gelmezdi doğrusu. Hani Rus militaristlerinin "ekoloji sicilini" bilmesek, inanacağız neredeyse. Üretilen vakum bombasını silah uzmanları "aerosol bombası" olarak da nitelendirmekteler. İste bu "aerosol bombasının" daha az etkin olanını Rus militaristleri Çeçenya’da defalarca kullanmışlardı.
Çeçenya’nın "ekolojisi" hepimizce mâlum olduğundan, Rukschin'in ekolojik önemden ne kastettiği anlaşılır. Ama gelin "bombaların babasının" işleyişine bakarak, nelere kadir olduğunu bir görelim: "Uçaktan atılan vakum bombasının birinci haznesi belirli bir irtifada patlıyor.
Bu patlamadan yayılan patlayıcı toz imha edilecek alanın üzerine seriliyor. İkinci aşamada ise bombanın ikinci haznesinde bulunan patlayıcı aerosol, ateş alarak çevredeki patlayıcı tozu tetikliyor. Oluşan kapsamlı vakum dalgası tahribat alanındaki basıncı aşağı çekiyor. Etki alanı içinde kalan tüm canlılar, tıpkı mikro dalga fırına konmuş çiğ yumurta gibi içten parçalanıyor."
40 ton TNT gucundeki vakum bombasının etkisi bu. Eger mikro dalga fırında çiğ yumurtanın nasıl patladığını görmediyseniz, denemenizi salık veririm. Ardından gözünüzü kapatıp, yumurta yerine bir insanı, bir hayvanı, bir canlı varlığı tasavvur edin.
"Terörist" saldırılara karşı savunma...
Nano teknoloji yardımıyla uretilen bu "baba bombanın" yaratacağı dehşet gözünüzün önüne gelecektir.
Rukschin bombanın nerede kullanılacağını da şöyle açıklıyor: "Bu yeni bomba, orduya ulusal guvenliği koruma ve terörist saldırılara herhangi bir yerde ciddî karşı koyma gücü verecek." Aslında general Rukschin’in bu söylediklerinden, Rusya’nın önümüzdeki dönem savunma ve güvenlik politikasının nasıl bir yön alacağı belli olmakta.
Enerji devi olup, dünyadaki konumunu guçlendirmeye çalışan Rusya da, aynı ABD ve AB gibi yayılmacı bir politikanın yol açacağı sonuçlara karşı kendisini hazırlıyor anlaşılan. Sözde "teröre karşı savaş" nasıl saldırı savaşlarına ve işgale yol açıp, işgal altındaki ülkelerdeki direnişi tetiklediyse, Rusya’nın etki alanında bulunan ülkelerdeki gelişmeler de benzeri bir yön izleyebilir.
Bu durumda da, olası "terörist direniş hareketlerine" karşı kullanılacak uygun (!) silahlar şimdiden hazır.
Okurlarımız belki de, "yahu 50 milyon ton TNT gücündeki nükleer silahların yanında bu vakum bombanın ne önemi olabilir ki" diye sorabilirler. Haklı bir soru, ama nükleer silahların kullanılma olasılığının pek büyük olmadığı, ancak konvansiyonel silahların kullanıldığı bölgesel ve süreli savaşların günümüzün bir realitesi olduğu düşünülürse, üretilen silahın önemi ortaya çıkar. Yani kısacası, Türkiye’de görüp neredeyse kanıksadığımız "kirli savaş" ve enstrümanları dünya çapında olağan hâl alıyor. Kaygı verici olan bence bu. (MÇ/NZ)
*Murat Çakır'ın yazısı bugün Almanya merkezli Yeni Özgür Politika gazetesindeki köşesinde yayımlandı.