Ekinci, Aybar'ın "sosyalizme meşruiyet kazandıran" isim olduğunu söyledi, "TİP meclis deneyimi bağımsız adaylara örnek olmalı" dedi.
Mehmet Ali Aybar'ın Türkiye sosyalist tarihi açısından önemi sizce nedir?
Aybar Türkiye'de yasal olarak kendini ifade eden TİP'in kurucusudur. Türkiye'de o döneme kadar meşru bir sosyalist parti hiç olmadı. Gayri meşru kalmak zorunda kaldılar. TİP, onun saptığı ilkeler içinde parlamentoya girme imkanı buldu. 15 milletvekiliyle temsil edildi. Bu süreç sosyalizme meşruiyet kazandırdı.
Bağımsız adayların TİP sürecinden kazanabileceği deneyim nedir?
Adaylar arasında Ufuk Uras, Baskın Oran, Levent Tüzel gibi çok değerli arkadaşlar var. Diğer milletvekilleriyle ortak strateji oluştururlarsa Türkiye'nin demokratikleşmesine önemli katkıda bulunacaklarına inanıyorum. Kendi düşünce ve görüşlerini ortak bir platform haline getirebilirlerse belirleyici bir güç haline gelebilirler. Sol demokratik güçlerinin etkin hale gelmesini sağlayabilirler. TİP'ten sonra sol hep dağınık kaldı. Adeta dernek tarzında çalışıldı, belirleyici olamadı. Bu hareketin birleşmesi sağlanabilir.
Aybar'ın meclisteki tavrı nasıldı?
En önemi özelliği bağımsızlıktan yana bir politika izlemesiydi. Bunu şiar haline getirdi. Türkiye'de işçiyle emekçilerin örgütlenerek etkin bir siyasal güç haline gelmesi için çalıştı. 1961 anayasasının yürürlüğe konması ve eksiksiz biçimde uygulanmasını istiyordu. Anayasa'ya yeni yorumlar getirdi. Türkiye'de Anayasa konuşulmasını sağladı. Madde madde yorumladı bazı kanunların iptali için dava açtı. Büyük çoğunluğunu da iptal ettirdi.
12 Mart darbesi döneminde, Demirel, "Bu Anayasa'yla ben Türkiye'yi idare edemem" dedi. 1961 anayasasını kendi istediği biçime soktu. Bugün meclise giren bağımsız arkadaşların da görevi Türkiye'yi 12 eylül Anayasası'ndan kurtarmak, hak ve özgürlüklerin yaşama geçmesini sağlayacak yeni bir Anayasa yapılmasını sağlamak. Bağımsızlar belirleyici bir konuma gelebilirler.
Aybar başka neleri savunmuştu?
Türkiye'nin Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü'nden (NATO) çıkmasını, ABD üstlerinden arındırılmasını savundu. Çok büyük bir ordunun beslenmesinin anlamlı olmadığını, güvenlik için küçük bir ordunun yeterli olduğu tezini dile getirdi, demokratik hak ve özgürlükleri yaygın şekilde meclise taşıdı.
Buna ilişkin bir örnek verebilir misiniz?.
Bir kez parlamentoda Cemal Tural isimli Genelkurmay başkanı TİP'i tehdit eden bir konuşma yaptı. O bu konuşma üzerine çıkıp bu konuşmadan hükümetin sorumlu olduğunu, Genelkurmay başkanının böyle konuşamayacağını söyledi. Dönemi için çok ilerici bir tavırda.
Sonraki süreçte Aybar'ın rolü ne oldu?
TİP alışılmamış biçimde yeni düşünceleri meydana getirdi. Mehmet Ali Aybar 12 Eylül rejimine karşı amansız bir şekilde mücadele etti. İsmet İnönü "Aybar sen tek başına bir parti gibi çalışıyorsun" demişti. Cezaevlerinde bulunan, baskı altında olan herkesin sorunlarını dile getiriyordu.
Aybar'ın bir diğer özelliği inandığı şeyleri savunabilmesi, cesurca muhalefet edebilmesiydi. Mesela, Sovvet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) Çekoslovakya işgaline karşı çıkmıştı. "Ne ABD ne SSCB" tezini geliştirmişti. O zaman sosyalistler SSCB'ye yakın olmakla suçlanırdı. Bu suçlamaya karşı çıktı. Daima, Türkiye bağımsız bir devlet olarak yaşaması gerektiğini savundu.
Aybar kimdir?
5 Ekim 1908'de İstanbul'da doğdu. Galatasaray Lisesi'nden ve İstanbul Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Aynı fakültede Anayasa hukuku asistanı, hukuk doktoru ve devletler hukuku doçenti oldu.
1946'da yazıları nedeniyle doçentlik görevine son verildi. Aynı yıl Demokrat Parti listesinden bağımsız milletvekili adayı oldu ancak seçilemedi. Önce Hür, sonra Zincirli Hürriyet gazetelerini çıkardı ve buralardaki yazıları nedeniyle 1949'da 3 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı.
1950'deki genel afla serbest bırakılan Aybar iki yıl sonra avukatlığa başladı.
1962'de TİP Genel Başkanı oldu. 1965 ve 1969 genel seçimlerinde bu partiden İstanbul milletvekili seçildi. Aynı dönemlerde Sovyetler Birliği'nin Çekoslovakya'yı işgaline karşı çıktı ve "Türkiye'ye özgü sosyalizm" şeklinde ifade ettiği sosyalizm anlayışını savundu.
Bu görüşlerine karşı çıkanlar arasındaki anlaşmazlığın büyümesi üzerine 1969'da genel başkanlıktan, 1971' de de parti üyeliğinden istifa etti. 1975'te, kısa bir süre sonra Sosyalist Devrim Partisi (SDP) adını alacak olan ve 12 Eylül 1980'de diğer partilerle birlikte kapatılan Sosyalist Parti' yi kurdu.
Bağımsızlık, Demokrasi, Sosyalizm (1968), 12 Mart'tan Sonra Meclis Konuşmaları (1973) ve Örgüt Sorunu (1979) isimli kitapları bulunan Aybar, ABD'nin Vietnam'daki savaş suçlarını yargılamak üzere oluşturulan Uluslararası Russell Mahkemesi'ne yargıç olarak da seçildi.
Aybar 1928-35 arası Türk Milli atletizm takımında yer almış, bu dönemde 100 ve 200 metre bayrak yarışlarında Türkiye rekorları kırmıştı. Aybar, 1931'de Balkan şampiyonu olan 4x100 bayrak takımının da başarılı koşucuları arasındaydı.
10 Temmuz 1995'de İstanbul'da, tedavi edildiği Florance Nightingale Hastanesi'nde kalp yetmezliği sonucu öldü. (AÖ/NZ)