Değişen yöneticilerin, popülist anlayışla hayata geçirdiklerinden; kadrolaşma hareketlerinden ve ders kitaplarının içeriğine dönük değişikliklerde öne çıkan politik kaygılardan rahatsızız diyen Günay, eğitimin ve eğitim çalışanlarının sorunlarına çözüm bulunmasını istedi.
Günay, Orhan Mutayın sorularını yanıtladı:
Eğitim emekçileri sendikası olarak yeni eğitim-öğretim yılını nasıl karşılıyorsunuz?
Yeni bir eğitim ve öğretim yılına yine sıkıntılar ve sancılarla dolu bir şekilde adım attık. Hükümetler değişiyor, Milli Eğitim Bakanları değişiyor ama sorunlar hep aynı kalıyor.
Eğitim sistemine yönelik değerlendirmenizi alabilir miyiz?
Eğitim sisteminin durumu da eğitim çalışanlarının durumundan farksız. Değişen yöneticiler, eğitimi yap-boz tahtasına çevirdi. Yapılanlar hep popülist anlayışla yaşama geçiriliyor. Değişen hükümetler, ilk iş olarak kadrolaşmaya çalışılıyor. Ders kitaplarının içeriğine dönük değişliklerde de politik kaygılar ön çıkıyor.
Öğrenciler de velileri de sıkıntılı
Öğrenciler ve aileleri okula başlarken ne tür sıkıntılar yaşadılar?
Anaokuluna yeni başlayan bir öğrencinin ve ilköğretim öğrencisinin okul masrafları, 300 milyon liradan başladı. Lise öğrencileri için ise, okula atacakları adımda 450-500 milyon liralık masraf yapıldı. Tüm okul kıyafetleri, defter, kırtasiye gibi malzeme ve gereksinimlerin sağlanmasıyla da ana okulda bu masraflar 600 milyon lirayı; ilköğretimde ise 800 milyon lirayı buldu.
Orta okul öğrencileri ise 1 -1,5 milyar liraya alınabilecek malzemelerle okula başladı. Liselerdeki durumu siz düşünün. Tabi bunlar ekonomik sıkıntılar.
Eğitim çalışanları ve örgütlülüğü ne yapıyor?
Eğitim-Sen, önümüzdeki dönem sendikal etkinliğini, Adalet ve Kalkınma Partisinin (AKP) kamusal eğitimde yaratmaya çalıştığı tahribatı önleyen, kamusal eğitime sahip çıkan ve niteliğinin yükseltilmesini amaçlayan bir noktadan örgütlenmeye çalışacak ve ortak bir hattın oluşturulması yönünde çaba harcayacak.
Değişim ve dönüşüme ihtiyaç var
Peki; sorunların kaynağında yatan nedenler
Yaşadığımız sorunlar Türkiyenin demokratikleşememesinden kaynaklanıyor. Demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işletilmesi, insan haklarını, evrensel hukuk kurallarını, genel kabulleri temel alan bir değişim ve dönüşüme duyulan ihtiyaç, önümüzdeki dönem mücadele hattının ana eksenini oluşturacaktır.
Yapılması gereken nedir?
Açık ki, tek tek alanlarda yaşadığımız sorunlar bütünün parçalarını oluşturuyor. Bu nedenle tüm toplumsal muhalefetin asıl sorunu görebilecek bir perspektif ışığında bir araya gelmesi ve sorunların yarattığı ortaklığı çözüm noktası haline getirilmesi zorunlu.
Eğitim sistemimizde son gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eğitim sistemimizi ve Türkiyenin geleceğini tehdit edecek boyutta ciddi bir kadrolaşma yaşanıyor. Türkiye tarihinde eşi benzeri görülmeyen bu kadrolaşmadan son derece rahatsızız.
Yapılması planlanan projelere bakış açınız nedir?
Uzun süredir eğitimin özelleştirilmesi,paralı hale getirilmesi ve özel okulların desteklenmesi amacıyla girişimler yaşanıyor. 10 bin yoksul ve zeki çocuğun devlet marifetiyle okutulmasını sağlayacağı ileri sürülen özel okulları destekleme projesi tam anlamıyla kamusal eğitimi ortadan kaldırmaya kararlı olduğunu ortaya koymuştur.
Yeni Dünya düzeninde eğitimin ayırt edici özelliği, devletin tüm kamusal hizmetlerle birlikte eğitimden de elini çekmesidir. Kamusal bir hak olan nitelikli ve parasız eğitim, açıktan terk edilmek istenmektedir
Öğretmenlerin maaşları,sosyal hakları konusunda ne söylemek istersiniz?
Eğitim emekçilerinin ücretleri yükseltilmeli ve zorunlu tasarrufta biriken ana para ödemelerinde yaşanan sorunlar çözülmelidir. Bugün yoksulluk sınırı 1.3 milyarı çoktan geçmiştir. Eğitim emekçilerinin ortalama maaşı ise 550 milyon civarındadır. Yani eğitim emekçileri yoksulluk sınırının altında maaş almaktadır. Bu duruma bir an önce son verilmelidir.
Türkiyede öğretmen açığı ne durumda?
Öğretmen açığını kapatmak için 20 bin öğretmen ataması yapılması durumunda bile 2003-2004 eğitim ve öğretim yılında çocuklarımız yine öğretmensiz bir okula başlıyor.
Her yıl 10 bin öğretmenin emekliye ayrıldığını göz önüne alırsak atama yapılan gerçek öğretmen sayısı 10 bindir. Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre 71 bin 381 öğretmen açığı tespit edilmiş atanan öğrenmen sayısını 20 binle sınırlamak açığın sözleşmeli personelle kapatılacağı anlamına geliyor.
Çünkü nitelikli öğretmen sayısıyla nitelikli eğitime devam edilmesi olanaklı değildir. Eğitim-Senin hesaplamalarına göre şu anda 126 bin öğretmene ihtiyaç vardır.11 bin okulda ikili, 18 bin 517 okulda ise birleştirilmiş sınıflarda eğitim verilmektedir. (OM/BB)