Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, TBMM Genel Kurulu’nda eğitim bütçesi hakkında yaptığı konuşmada “Öğretmenlik Meslek Kanunu” taslağının aralık ayı içinde Meclis’e sunulacağını açıkladı.
Eğitim-Sen yayınladığı açıklama ile meslek kanuna tepki gösterdi. “Eğitim emekçilerinin ve eğitim bileşenlerinin bilgisi dışında, onlara danışılmadan bizzat iktidar tarafından hazırlanan bir meslek kanununun ne kadar kapsayıcı ve demokratik olduğu tartışmalıdır” uyarısı yaptı.
“Anti demokratik”
Eğitim-Sen’in açıklaması şöyle:
“Siyasi iktidar ve Milli Eğitim Bakanlığı bugüne kadar defalarca olduğu gibi, bir kez daha kendi bildiğini okumakta, masa başında hazırlanmış meslek kanunu ile eğitim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarını tek taraflı olarak düzenlemeye çalışmaktadır.
“Öğretmenlik Meslek Kanunu” düzenlemesi gündeme geldiği ilk günden itibaren tartışılmaktadır. Bu konudaki hazırlıklar, bugüne kadar geçen kısa sürede yürütülen tartışmalar ve ağırlıklı olarak iktidara yakın sendika, dernek ve çevrelerin talep ve önerileri doğrultusunda yapılmıştır.
"“Öğretmenlik Meslek Kanunu” gibi önemli bir düzenleme kapalı kapılar ardında, kanunun muhatabı olan öğretmenlerin ve sendikaların iradesi dışında, onların görüşleri, önerileri, hakları ve talepleri dikkate almadan hazırlanmıştır. Meslek kanununun hazırlık süreci ve gündeme getiriliş biçimi, içeriğinden bağımsız olarak son derece antidemokratiktir.
‘Somut adım yok’
"Bugün öğretmenlik mesleği açısından uluslararası düzeyde kabul gören en önemli belge 5 Ekim 1966 tarihinde ILO ve UNESCO tarafından alınan “Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı”dır. Tavsiye kararı öğretmenlerin toplumsal statüsüne yönelik olarak bugüne kadar atılmış en önemli adımdır.
"Öğretmenlerin sadece okul içinde değil, toplum içinde de yerine getirdiği görevlerin taşıdığı önemi uluslararası düzeyde belgeleyen, öğretmenlerin tüm sorunlarını ele alan ve durumlarını tüm ayrıntıları ile düzenleyen bu kararın altında Türkiye’nin de imzası bulunmasına rağmen, bu kararın hayata geçirilmesi için bugüne kadar hemen hiçbir somut adım atılmamıştır.
“Öğretmenlerin Statüsü Tavsiye Kararı”, öğretmenlerin konumlarını güçlendirmeyi, haklarını geliştirmeyi ve korumayı amaçlarken, aynı zamanda uluslararası düzeyde yapılmış bir toplu sözleşme niteliği taşımaktadır. 145 paragraftan oluşan belge, öğretmenlik mesleğinde işe alınma, işe alınmada seçme ve formasyon, mesleğe hazırlık, değişik düzeydeki öğretmenlerin mesleki sorunları, iş güvencesi, öğretmenin hak ve sorumlulukları, disiplin işleri ve mesleksel bağımsızlık gibi konuları kapsamaktadır.
"Siyasi iktidar ve MEB, gerçek anlamda bir meslek kanunu hazırlamakta samimi ise altına imza attığı “Öğretmenler Statüsü Tavsiye Kararı”nda yer alan başlıkları temel alan bir kanun hazırlamalıdır.
‘Mesleki dayanışma ortadan kalkacak’
"Kariyer sınavları öğretmenler arasındaki mesleki dayanışmayı ortadan kaldıracak, çalışma barışını bozacak, eğitim emekçileri arasındaki güven ilişkisini zedeleyecektir.
"Aynı işi yapan öğretmenler arasında hiyerarşi yaratmak ve farklı ücret politikası uygulamak ‘eşit işe eşit ücret’ ilkesine temelden aykırıdır. Ayrıca öğretmenlik mesleğinin ve öğretmenin saygınlığı, öğrenci ve velilerin farklı değerlendirmeleriyle polemiğe açılacak, öğretmenlik mesleği daha da itibarsız hale getirilmiş olacaktır.
“Öğretmenlik Meslek Kanunu” hazırlanma biçimi ve içeriğiyle öğretmenlerin temel haklarını, ekonomik talepler ve iş güvencesi başta olmak üzere sosyal, demokratik ve özlük haklarını güvenceye almak zorundadır. Öğretmenlik mesleğinin tanımı, öğretmenlerin nasıl ve nerede yetiştirileceği, mesleğe kabul ve istihdam koşulları, öğretmenlerin güvenceleri, hakları ve sorumlukları ile mesleki yaşamları ve emeklilik konularında yapılacak düzenlemelerin muhataplarına sorulmadan yapılmak istenmesi kabul edilemez.
“Milli Eğitim Bakanlığı, meslek kanunu konusunda samimiyse ve gerçekten öğretmenler lehine bir düzenleme yapmak istiyorsa ILO ve UNESCO tarafından 5 Ekim 1966’da kabul edilen ve Türkiye tarafından da imzalanan ‘Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı’na uygun düzenlemeler yapmalı; ekonomik, sosyal, mesleki, özlük haklarımızla ilgili taleplerimiz kabul edilmelidir."
Kanun neleri kapsıyor?
Öğretmenlik Meslek Kanunu'na ilişkin ilk açıklamayı Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan yapmıştı.
Erdoğan, kanunda "adaylık, öğretmenlik, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik alanlarında hakların ve sorumlulukların" yer alacağını belirtti.
Erdoğan kanunda yer alacakları şöyle sıraladı:
Öğretmenlikte 10 yılını doldurmuş öğretmenlere uzman öğretmen sayılacak.
Eğitimlerini tamamlayan ve yapılan sınavdan başarıyla geçen uzman öğretmenler, hem bir derece alacaklar hem de maaşlarında bin lira artış olacak.
Yüksek lisans yapmış öğretmenler ise sınavdan muaf tutulacak.
10 yıllık uzman öğretmenler, eğitimlerini tamamlayıp sınavda başarılı oldukları takdirde başöğretmen unvanıyla görev yapacaklar.
Yine bu öğretmenlere ilave bir derece verilecek, ayrıca maaşlarında da 2 bin lira artışa gidilecek. Doktora yapmış öğretmenler ise bu sınavdan muaf tutulacak.
Birinci derecedeki öğretmenlerin ek göstergeleri 3600'e çıkacak.
(EMK)