Eğitim Sen tarafından 2019 yılı yükseköğretim bütçesi ile ilgili yapılan analiz yayımlandı. 2019 yükseköğretim bütçesinin yükseköğretimde ticarileşme sürecinin 2019 yılında artarak devam edeceğini gösterdiği ifade edildi.
Açıklamada öğrencilerin barınma ve burs sorununun süreceği ve ceplerinden yapacakları harcamaların artacağı belirtilirken çoğunlukla siyasal ihtiyaçlar üzerinden her şehirde üniversite açıldığı ve Türkiye'deki üniversite sayısının 208 olduğu açıklandı.
161 bin personel var
Raporda "Türkiye'de üniversitelerde bu öğretim yılı itibariyle 25 bin 527 profesör, 14 bin 825 doçent, 38 bin 365 doktor öğretim görevlisi olmak üzere toplam 78 bin 717 öğretim üyesi görev yapmaktadır." ifadeleri kullanılan raporda; bu sayıya 46 bin 858 araştırma görevlisi ve 35 bin 574 öğretim görevlisi eklendiğinde personel sayısı 161 bin 149'a ulaşmaktadır denildi.
"Son 16 yıl içinde devlet üniversitesi sayısı 53'ten 129'a, toplam üniversite sayısı ise 76'dan 208'e çıktığı söylenen raporda aynı dönemde öğrenci sayısının ise 1,9 milyondan 8 milyona çıktığı belirtildi.
Üniversite sayısı ve öğrenci sayısındaki hızlı artışa rağmen, yükseköğretim bütçesinin söz konusu artışı karşılayabilecek kadar arttırılmadığını eleştirisi yapılan raporda şu ifadelere yer verildi:
"Yükseköğretim kurumlarına bütçeden ayrılan payın gerek milli gelire (GSYH) gerekse merkezi yönetim bütçesine oranının 2016 yılından bu yana istikrarlı bir şekilde azaltılması dikkat çekicidir. Özellikle üniversite bütçelerindeki yıldan yıla yaşanan artışın tamamen personel giderleri gibi zorunlu harcamaları karşılamaya yönelik olması dikkat çekicidir"
Bütçenin yüzde 69'u zorunlu gider
Üniversitelere ayrılan bütçelerde farklılık göstermekle birlikte, genel eğilimin Hazine yardımının her geçen yıl azaltılması ve üniversitelerin kendi gelirlerini yaratmaya zorlanması yönünde olduğu belirtilen açıklamada "2019 yılı için öngörülen bütçelerde, özellikle üniversitelerdeki servis, temizlik vb. hizmetlerin sınırlanması, dolayısıyla cepten yapılan harcamaların daha da artması beklenmektedir" denildi.
"Yükseköğretim kurumları bütçesinin yüzde 69'u zorunlu giderler arasında yer alan personel harcamalarına (personel giderleri + sosyal güvenlik kurumu devlet primi giderleri) ayrılmıştır. 2019 Yükseköğretim bütçesi rakamlarına bakıldığında, tamamen zorunlu harcamalar dikkate alınarak hazırlandığı anlaşılmaktadır."
"Üniversiteler 'Devlet Dairesi'ne Dönüştürülmek İstenmektedir"
Üniversitelerin devlet dairelerine dönüştürülmek istendiği belirtilen raporda 15 Temmuz sonrasında akademik tasfiyelerin yaşandığı ve eğitimin kalitesizleştiği belirtildi.
"Genel bütçeden kaynak ayrılmayan üniversiteler, 15 Temmuz sonrasında üniversitelerde yaşanan kitlesel akademik tasfiye ve siyasal baskıların da etkisiyle, bilimden ve bilimsel faaliyetlerden hızla uzaklaşmış, başta kadro politikası olmak üzere, hemen her konuda iktidarın ve piyasanın ihtiyaçlarına göre hareket etmeye başlamıştır. Mevcut haliyle üniversitelerimizin bilim yuvası olmaktan hızla uzaklaştırıldığını söylemek mümkündür.
"Akademik özgürlükleri ortadan kaldıran, ihraç ya da işten atma politikalarıyla üniversiteleri çölleştiren uygulamaların arttığı bir dönemde üniversitelerin bütün itiraz ve kitlesel karşı çıkışlara rağmen iktidarın arka bahçesi ya da 'devlet dairesi' haline getirilmek istenmesi kabul edilemez.
"Piyasacı eğitim sistemi, yaşamın her düzeyinde rekabeti, hizmetin bedelini ödemeyi, üniversitelerin 'şirket', üniversite öğrencilerinin 'müşteri' haline getirilmesini hedefleyerek, toplumsal eşitsizliği daha da derinleştirmektedir."
Sonuç
Açıklamada eğitimden beklenen amaçların gerçekleşmesi için yapılması gerekenler şöyle sıralandı:
*Eğitimden beklenen amaçların gerçekleşmesi, eğitimde ve yükseköğretimde personel açıklarının kadrolu istihdam ile kapatılması, eğitimin ve yükseköğretimin niteliğinin yükseltilmesi, fiziki alt yapı ve donanım eksikliklerinin giderilmesi, akademik ve idari personel açıklarının giderilmesi ve diğer sorunlar için mevcut bütçe anlayışının acilen değişmesi
*Yapılması gereken, kamusal kaynakların yine kamusal bir hak olan eğitim için, özel çıkarlar değil, toplumsal çıkarlar gözetilerek değerlendirilmesi ve sadece eğitimde ve yükseköğretimde değil, bütün alanlarda kamu harcamalarının payının belirgin bir şekilde arttırılmasıdır. (HA)