Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) 10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, 20 Temmuz 2016’da ilan edilen OHAL ve sonrasında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) nedeniyle ortaya çıkan hak ihlalleri hâlâ sürdüğü belirtilen açıklamada özetle şu ifadelere yer verildi:
“OHAL sonrasında yaşanan ve aradan geçen süreye rağmen çözüme kavuşturulmayan hukuksuz ihraçlar, düşünce, ifade, basın ve örgütlenme özgürlüğünün fiilen ortadan kaldırılması, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin keyfi olarak yasaklanması, sendikal eylemleri suç kapsamına alma çabaları ve en temel demokratik tepkilerin bile polis şiddeti ile karşı karşıya kalmasını beraberinde getirmiştir.
“İktidarın kendisini mahkemelerin yerine koyarak ihraç edilen ya da açığa alınan kamu görevlileri için ‘bir daha geri dönmemek üzere kamu görevinden çıkarma’ kararı vermesi, işletilmeyen bir hukuk süreci üzerinden ihraç edilenlerin ‘çalışma hakkı’ ve ‘yaşam hakkı’nın idari ve siyasi tasarruflarla ellerinden alındığının kanıtıdır.
"140 bini aşkın kişi işten atıldı"
“140 bini aşkın kamu görevlisinin savunmaları bile alınmadan işten atılması, hiçbir yerde çalışma hakkı tanınmaması, sosyal haklarına ve banka hesaplarına el konulması, keyfi gözaltılar, tutuklamalar, işkenceler yaşanması gibi ancak darbe dönemlerinde görülebilecek ne kadar hak ihlali varsa geçtiğimiz süreçte hemen hepsi hayata geçirilmiştir.
“Bu yıl Covid-19 salgını nedeniyle çalışmak zorunda bırakılan, emeği ve alın teri ile geçinmeye çalışan milyonlarca emekçinin, özellikle salgına karşı insanüstü bir mücadele yürüten sağlık emekçilerinin yaşam hakkı âdeta yok sayılmakta, emek ve meslek örgütlerinin, bilim insanlarının salgının önlenmesine yönelik tüm talepleri görmezden gelinmektedir.
“Türkiye’de salgın bir güvenlik sorunu olarak ele alındığı için tüm alanlarda insan hakkı ihlalleri yaşanmakta, pandemi bahane edilerek en temel demokratik hak taleplerinin önüne geçilmektedir. Bu dönemde iktidar işçilerin, emekçilerin, işsizlerin, halkın haklarını koruyan, işini, ekmeğini, gelir ve kazancını güvence altına alan politikalar uygulamak yerine, sermayeyi korumayı öncelik olarak benimsemiştir.
"Türkiye'nin karnesi karanlık hale geldi"
“Salgınla birlikte eğitimde var olan eşitsizlikler daha da derinleşmiştir. Salgın riskine karşı uzaktan eğitime geçilmesi ile kamusal bir hizmet olan ve her çocuğun eşit bir şekilde faydalanması gereken eğitim hakkına ulaşmak güçleşmiştir.
"Pandemi sürecinde öğrenciler, uzaktan eğitime erişen, kısmen erişen ve hiç erişemeyen şeklinde sınıflara ayrılmış, özellikle yoksul emekçi çocukları, kendi anadilinde eğitim alamayan çocuklar ve özel eğitim kapsamındaki çocuklar açısından eğitime erişimde ciddi sorunlar yaşanmıştır. Uzaktan eğitimle birlikte her çocuğun bilgisayar ve internet gibi teknolojik araçlarının olmaması, çocukların eğitim hakkının ihlali olarak karşımıza çıkmıştır.
"Türkiye’nin insan hakları karnesi tarihte hiç olmadığı kadar karanlık hale gelmiş durumdadır. İktidar gibi düşünmeyen tüm kişi ve kurumlara yönelik olarak hayata geçirilen hak ihlalleri her geçen gün artıyor." (RT)