Sağlık, küreselleşmenin yarattığı baskılarla özel hizmet alanı haline dönüşüyor. Sağlığın özelleştirildiğini; alınıp satılan, üzerinden kar edilen, hatta bebek ölüleri üzerinden hastane reklamı yapılan bir sektör haline geldiğini izliyoruz.
Dünya Sağlık Örgütü'nün, 1997'de yayınladığı raporda "küresel deneyimler göstermiştir ki, devlet sağlık sisteminin esas finansörü olduğunda erişebilirlikte eşitlik, etkinlik ve tasarruf daha olasıdır" dediği bir dünyada ve ülkemizde yaşanıyor bunlar.
"Sosyal" kavramı sadece adında kalmış devlet mekanizmalarının, demokratik kitle örgütlerinin ürettiklerine gereken önemi vermemesi, görüşlerini ifade etme, ürettiklerini yaşama geçirme şansını tanımaması, içine sürüklendiğimiz çöküş sürecinin temel nedenlerinin başında geliyor.
Böyle bir ortamda sağlık sektörünün temel aktörlerinden biri olan eczacılık mesleği ve eczacılar da yaşanan tüm olumsuzluklardan nasibini fazlasıyla alıyor.
Hükümet eczaneleri finansör olarak kullanıyor
Mevcut ortamda eczaneler devletin finansörü durumuna geldi ve bu durum eczaneler üzerinde ciddi bir yaşamsal tehdit unsuru oluşturuyor.
Eczaneler üzerindeki bu baskının ortadan kaldırılması için devletin, kurum ödemelerinde, altında kendi imzası olan protokol hükümlerine sadık kalması ve ön görülen süreler içerisinde ödemeleri yapması gerekir.
Sağlık hizmetlerinin ayrılmaz bir parçası olan eczacıların yaşaması ve çağdaş ölçülerde hizmet vermesinin olmazsa olmaz koşullarından biridir bu.
Eczacıların günlük işleyişle ilgili en önemli sorunlarından biriyse, devlet kurumlarının otomasyon sistemleri.
Otomasyon sistemlerinin rasyonel ilaç kullanımına ve ilaç harcamalarında tasarrufa yaptığı katkı gözardı edilemez ancak, birbirinden farklı içeriği ve işleyişi olan mevcut sistemler birleştirilmeli, tek, basit ve pratik hale getirilmeli.
Bunun yanında neredeyse her kurum için farklı özellik ve içerikte olan ilaç verme mevzuatı tüm kurumlan bağlayacak nitelikte, tek tip, anlaşılır şekilde ve yoruma yol açmayacak biçimde düzenlenmeli.
50 yıllık yasa
Eczacılar yıllardır 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun günün ihtiyaçlarına cevap vermediğini söylüyor. Taleplerimizse şunlar:
* Eczacılık eğitimi AB'de olduğu gibi 5 yıla çıkarılmalı.
* Yeni açılacak eczaneler için nüfus ve mesafe kriterleri getirilmeli.
* Yeni eczacılık fakülteleri açılmamalı, mevcutların kontenjanları düşürülmeli.
* İlacın, üretiminden hastaya ulaşıncaya kadar geçen her aşamasında yeterli donanıma sahip eczacılar yetiştirilmeli.
* Meslek içi eğitim zorunlu ve sürekli hale getirilmeli.
Eczacılık fakülteleri yeni işsiz eczacı üretme durumundan çıkarılmalı, ülke ihtiyaçları göz önüne alınarak gerçek "sosyal devlet" yaklaşımı ile genelde sağlık, özelde eczacılık alanı bir kamu görevi sorumluluğu ve bilinci içinde ele alınmalı ve düzenlenmeli.(SÜ/EÜ)
* Selami Üstündağ, Kırklareli Eczacılar Odası Başkanı