HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, HDP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında yeniden yapılanma çalışmaları ve bu çerçevede gerçekleştirecek halk toplantılarına ilişkin açıklamala yaptı.
Günay, şunları söyledi sözlerine "Sizlerin de bildiği üzere seçimlerden sonra partimiz hem seçimlerin muhasebesini yapmak hem de yenilenme ve değişim sürecini tamamlamak üzere yoğun istişare ve değerlendirme toplantılarına başladı. Partimiz bu çalışmalarını kararlı ve istikrarlı bir şekilde sürdürüyor. Bugünkü toplantımızın esas gündemi partimizin bu çalışmaları ve yürüttüğü yeniden yapılanma süreci olacak. Ancak öncelikle Türkiye gündeminde öne çıkan birkaç hususta partimizin görüşlerini sizlerle paylaşmak istiyorum." diyerek başladı.
'Bu iktidar halk düşmanı, Kürt düşmanı, kadın düşmanı olduğunu kanıtlamıştır'
Seçim değerlendirmesi yapan Günay sözlerini, "Bugün Türkiye'de iktidar gibi düşünmeyen, iktidara biat etmeyen, yaşanan yıkıma karşı sesini çıkaran herkes ve her kesim iktidarın hedefindedir. İktidar; Kürtler, partimiz ve mücadele güçleri başta olmak üzere herkes için hak, hukuk, adalet, demokrasi, eşitlik ve özgürlüğü mumla aranır hale getirmiştir. Türkiye 21 yıldır AKP iktidarıyla sistematik bir şekilde irtifa kaybediyor, kötüye gidiyor, uçuruma sürükleniyor.Topluma her alanda derin bir sömürü ve kimliksizleştirme hali yaşatılıyor. Bu iktidar bütün pratikleriyle esas itibariyle halk düşmanı, Kürt düşmanı, kadın düşmanı olduğunu kanıtlamıştır." diyerek sürdürdü.
Maaş zamları memurların, emeklilerin, asgari ücretlilerin cebine girmeden eriyor
İktidar tarafından ekonomi alanında atılan adımları değerlendiren Günay " 'Seçim başarısı' ile övünen AKP-MHP iktidarının topluma getirdiği tek şey zam oldu, zulüm oldu, baskı oldu. Seçimden beri her gün zam üstüne zam yapılıyor. Seçimlerin üzerinden daha 45 gün geçmeden, AKP doğrudan kendisinin sorumlusu olduğu bütün bu sorunların ve krizlerin faturasını halklarımıza kesti ve kesmeye devam ediyor. Gece yarısı operasyonuyla başta en temel ihtiyaç malzemeleri olmak üzere KDV artışıyla her şeye zam yapıldı. Matbu harç tutarları yüzde 50 artırıldı. Yurt dışından getirilen bir telefon için ödenecek tutar 6 bin TL'den 20 bin TL'ye çıkarıldı. Halkın geçinmesi ve barınması neredeyse mümkün değil. Kiralar 20 bin civarında seyrediyor. Toplumun yüzde 80'inin araç ve konut sahibi olması hayal olmaktan dahi çıktı. Döviz kurunun hali ortada, dolar 26 TL'yi aştı. Bütün bunlar iğneden ipliğe büyük zam yağmurunun, enflasyonun istikrarlı bir şekilde süreceği anlamına geliyor. Buna karşın iktidar yetkilileri utanmadan lütufmuş gibi memura, emekliye, asgari ücretliye yaptıkları zamdan bahsediyor. Verdikleri zamlar memurların, emeklilerin, asgari ücretlilerin cebine girmeden eriyor. Yoksulluk bir kadermiş gibi toplumun büyük kesimine sunuluyor. Bir avuç sermayedar ve rantçı ile iktidar ve yandaşları ise palazlandıkça palazlanıyor. Ülkenin içerisinde bulunduğu gerçek budur." şeklinde konuştu
Tecridi konuşmanın değil tecrit uygulamanın suç olduğunu herkes çok iyi biliyor
Ebru Günay insan hakları konusunda yaşananlara değinirken ise Merdan Yanardağ, Emine Şenyaşar ve Can Atalay'a yönelik uygulamaları değerlendirdi:
Peki, gerçeği konuşan, konuşabilen var mı? Ağzını açan, itiraz eden herkes iktidar ve aparatı haline gelen yargının hışmına uğruyor. Bu yıkım ve kriz hali konuşulmasın diye baskı ve saldırılar derinleştiriliyor. Bakın tüm toplumu ilgilendiren ve demokrasilerde yeri olmayan Sayın Abdullah Öcalan'a yönelik ağırlaştırılmış tecrit durumu özü itibariyle artık tüm topluma uygulanır oldu. Tecridi konuştuğu, evrensel ve ulusal yasaları hatırlattığı, "Suç işlemeyin" dediği için Gazeteci Merdan Yanardağ önce iktidar medyası tarafından linç edildi, ardından jet hızıyla iktidar yargısı tarafından tutuklandı. Tecridi konuşmanın değil tecrit uygulamanın suç olduğunu herkes çok iyi biliyor. Tecritte ısrarın asıl nedeninin çözümsüzlükte ısrar etmek olduğunu tüm demokratik kamuoyu çok iyi biliyor. Çözüm politikalarının güçlenmesi için Sayın Öcalan'a yönelik tecrit politikalarına bir an önce son verilmelidir.
Gezi Davası tutuklusu Can Atalay halkın iradesi gasp edilerek rehin tutulmaya devam ediliyor. Yine binlerce partilimiz hukuksuz bir şekilde, Anayasa ve uluslararası sözleşmeler ayaklar altına alınarak rehin tutuluyor. Hiçbir demokraside bunun yeri yoktur. Kobanî Kumpas Davasında bütün evrensel hukuk ilkeleri ayaklar altına alınmış durumda. Yarın Diyarbakır'da bir yılı aşkın bir süredir tutuklu bulunan 15 özgür basın emekçisi ilk kez hakim karşısına çıkarılacak. AYM kararına rağmen yakınlarının akıbetini soran Cumartesi Anneleri her hafta polis şiddetine uğruyor. Emine Şenyaşar'ın adalet haykırışı devam ediyor. Tüm bu hukuksuzlukların kaynağı Kürt halkına karşı saldırılardır ve elbette bu hukuksuzlukları saymakla bitmez.
'Halkımızın ferasetine güveniyoruz'
Günay konuşmasının son bölümünü partideki yenilenme çalışmalarına ayırdı. Partinin eleştiri ve özeleştiri süreci başlattığını ifade eden Günay konuşmasını "Partimiz şeffaf bir şekilde ve büyük bir cesaretle kendisini halkımızın değerlendirmelerine, eleştiri ve özeleştirisine açmıştır. Çünkü biz öncelikle kendi mücadelemize ve halkımızın ferasetine güveniyoruz. Bu mücadelenin, partimizin ve kazanımlarımızın asıl sahibi halklardır. Bu süreç hepimiz ve herkes açısından büyük bir arınma ve yenilenme sürecine dönüşecektir. Her şeyden önce halkımız kendisine, partisine ve değerlerine yönelik saldırılara karşı duracak; doğru ve mücadeleyi büyütecek eleştirilerle bu sürece müdahale edecektir.
Halk toplantılarımız mücadele kaygısı duyan, gidişattan rahatsız olan ve çözüme dair sözü olan herkese açıktır. Halk toplantılarımıza demokratik kurum temsilcileri, STK'lar, kadın örgütleri ve platformları, kanaat önderleri de davet edilecektir. Bu toplantılardan çıkan her bir sonuç büyük bir titizlik ve ciddiyetle kayıt altına alınacak ve çözümün yol haritasına dönüştürülecektir. Halk toplantılarından çıkan sonuçlar; 20 Temmuz - 5 Ağustos tarihlerinde yapacağımız çalıştay ve atölyelerde bir kez daha ele alınacak, bu görüşler üzerinden konferans ve kongre süreci yürütülecektir. Bu tespit, öneri ve eleştiriler ışığında çalıştay ve atölyelerde alt başlıklarıyla birlikte örgütlenme modelimize, siyaset biçimimize ve siyasal genişleme hattımıza dair yol haritası belirlenecektir." sözleri ile tamamladı.
(Mİ)