Türkiye'de Muhafazakarlık konulu araştırmaya göre, Türk toplumunda muhafaza edilmesi gereken kurumların başında sırasıyla aile, din, devlet ve millet geliyor.
Araştırma, Türkiye'de bir anaakım muhafazakarlıktan söz edilecekse, bunun merkezinde aile, onun da çekirdeğinde "eşit, hamarat ve namuslu" olması beklenen kadın olduğunu gösteriyor.
Koç:AKP iktidarına hoşgörüyle yaklaşıldı
Kadının rolünün yine aile içinde;"eşit, hamarat ve namuslu" olarak tanımlanmasıyla ilgili olarak konuştuğumuz feminist yazar Handan Koç, "Kadınlar boyun eğiyorlar" derken; feminist gazeteci Ayşe Düzkan "Araştırmanın sormadığı sorular var" diyor. Gazeteci-yazar Ali Bayramoğlu ise kadın ve beden söz konusu olunduğunda çok muhafazakar, arkaik bir geleneğin su yüzüne çıktığını söylüyor.
Feminist Handan Koç, bu araştırma sonuçlarının, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarına hoşgörüyle yaklaşanlara bir uyarı olması gerektiğini söylüyor:
Bağımsız hareket eden kadınlar bunun kıymetini bilsin
Koç "Ali Bayramoğlu ve Ömer Laçiner gibi muhalif yazarların son yıllardaki politik çizgilerini, AKP'ye verdiği primi ve desteği gözden geçirsinler diye düşünüyorum. AKP'nin iktidarına çok hoşgörülü yaklaşıldı" diyor ve ekliyor:
"Şehirde yaşayan bağımsız hareket edebilme şansına sahip kadınlar bunun kıymetini bilmeli. Ve tüm topluma seslenen toplumcu bir feminizmin yandaşı olunmalı. Benim de içinde olduğum feminist ekol; muhafazakarlığı hep bir tehlike olarak gördüğünü söyledi.
"Araştırmanın sonuçları bir direncin de ifadesi. Patriarka kadının değişmesini istemiyor, gücünü hiç geri çekmiyor ve kadınlar da buna boyun eğiyorlar. Çok yüksek işsizlik var. Kadınlar aileyi ve evi sığınılacak bir liman olarak gören görüyorlar. Dolayısıyla faşizan döneme girildiğini herkes düşünmeli."
Bayramoğlu: AKP'nin iki yüzü var
Yazar Ali Bayramoğlu ise araştırmayı henüz okumadığını; ancak AKP'ye hoşgörüyle yaklaştığı yolundaki görüşe pek katılmadığını belirtiyor. Bu görüşte olanlara karşı da şunları söylüyor:
"AKP iki yüzü var. Makro düzeyde, politik alanlardaki değişimci yüzü. Mikro düzeyde de; kadın ve beden söz konusu olduğundaki muhafazakarcı yüzü. AKP bu iki yüzü arasında gidip gelen bir siyasi parti.
"Zaman zaman çok reformu görüntü veren, mikro ilişkilerin ortasında, beden söz konusu olunca, çok muhafazakar, arkaik bir gelenek de su üstüne çıkıyor. Başbakan Erdoğan'ın ataerkil görüntüsü, tavrı siyasete de yansıyor. Bütün bunlara baktığımız da, temsil ettiği kitlelere yaslanan mikro bir politika söz konusu."
Düzkan: Kadınlar için daha fazla fırsat var
Ayşe Düzkan ise araştırmanın sonuçlarının şaşırtıcı olmadığını söylüyor. Düzkan'a göre toplumun bakışı hiç değişmez ve ancak kadınlar kendilerine o bakış açısından bir alan açarlar; yaratırlar.
"Araştırmanın sormadığı sorular var. Örneğin kadınların ileri yaşta bile güzel olması gerekip gerektiğini düşünüyor musunuz diye sormuyorlar. Kadının aile içindeki rolleri konusunda pek bir değişiklik olduğunu sanmıyorum. Artık her yaşta kadının cinsel nesne olduğuna ilişkin bir gözlemim var."
Toplumun bakış açısı değişmiyor
Düzkan, kadın istihdamındaki gerilemeye karşın; kadınların hareket alanlarının genişletildiği kanısında:
"Veriler kadınların çalışma yaşamındaki oranın düştüğünü gösteriyor ama başka bir şey var, o bizi yanıltıyor: Artık kadınların için daha fazla fırsat var. Çalışmaları daha meşru görülüyor. 20 yıl önce bu soru sorulsaydı evet diyen daha az olurdu."
Düzkan, toplumun bakış açısının değişmediğini; kadınların kazanımlarının toplumun bakış açısını reddetmesinden doğduğunu söylüyor:
"Kadınlar, kendisine olumsuz bakılmasından, namuslu, sadık vs. gibi bakılmasından vazgeçtiği; bunu göze aldığı takdirde kendine yaşam alanı açıyor. Toplumun bakış açısı değişmese de, kadınların artık namuslu olmaktan vazgeçme şansı var. Bu toplumun hoşgörüsü değil. Kadınlar bunu dayatarak elde etti." (AD/KÖ)