Fatma Kaya 23 yaşında bir genç kadın, temizlik işçisi, 17 yaşında, evliliğin ilk günlerinde Duygu Asena'yı televizyonda konuşurken gördüğünü, sonra hep onu izlemeye çalıştığını ve dünden beri de çok üzgün olduğunu söylüyor.
Üstelik bu genç kadın yalnız da değil. Bugün Türkiyeli kadınlar ve hatta onu kitaplarının çevrildiği dillerden tanıyan kadınlar bir öncüyü kaybetmenin acısını paylaşıyor. Biz de...
Cinsellik, şiddet, bedeni tanımak, kürtaj... Bu başlıklar ve niceleri neredeyse ilk kez kadın adına Kadınca dergisi sayfalarında birbiri peşi sıra yer aldıkça kadınlar da sorgulamaya, tartışmaya ve bu kadını ve onunla birlikte çalışan kadınları tanımaya başladılar. Tabii erkekler de...
Kadınca dergisi çıkıp da...
Asena bir söyleşişinde o günleri şöyle anlatıyor.
"Ortada feminist bir söylem yoktu. Kadınca'yla birlikte feminist söylem öne çıktı. Yoktu dememin nedeni şu; vardı da duyulmuyordu, çünkü basın yer vermiyordu. Ne Türkiye'deki ne dünyadakine. Kadınca dergisi çıkıp da bu kadar ilgi görene kadar hiçbir yayın, ilgi göstermiyordu.
Kadınca'nın çıkıp satışların artmasıyla yavaş yavaş bu konular gündeme gelmeye başladı. Onun için bugün feminizm denince akla ben gelirim. Halbuki Şirin Tekeli'ler vardı. Onun yanında nefis bir akademisyen ekip vardı. Ama duyuramıyorlardı seslerini, ben duyurduğum için ben akılda kaldım. Halbuki onlar benden çok daha bilgili bu konuda."
Çok eleştirildi ama...
Onun işi zordu. Erkekler bu sesten o kadar da hoşlanmamıştı. Nereden çıkıyordu bütün bunlar? O yıllarda, feminist hareket de gelişiyordu Türkiye'de.
Tam da Asena'nın söylediği gibi feministlerin öncüğünde verilen mücadele gazete sayfalarında kendine o kadar da kolay yer bulamıyordu. Bu iyi bir fırsattı. İşte, Fatma Kaya'lar onu izlemeye başlamıştı.
Bu öncü kadın sesini yükseltmeden tane tane konuşur, sözlerini hiç de sloganlaştırmazdı. Ve bu dingin üslupla "Feminizm" kadınların yaşamında, belki her zaman bu adla değil ama "kadın olma" bilincine kapılar açtı.
Kadının adı yok!
Asena 1987'de yazdığı "Kadının Adı Yok" kitabıyla kadının var olduğunun altını çizdi. Slogan atmayan Duygu o günden bugüne sık sık tekrarlamak zorunda kaldığımız bir slogan sahibi yaptı biz kadınları.
"Kadının adı yok," halen Türkiye'de, hatta dünyada, kadının durumunu tartışırken, ne yazık ki uzun lafın kısası oluyor, durumu özetliyor.
"Kadının Adı yok" çok baskı yaptı, çok satıldı, çok tartışıldı, çok hayatlar değiştirdi... Bir şey daha oldu; kitap 1988'de Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu tarafından muzır bulunarak yasaklandı.
Üç yıl süren yargılama Asena ve Kadının adı yok'un aklanmasıyla sonuçlandı, kitap yeniden raflarda yerini aldı, ardından da Atıf Yılmaz kitabı filme çekti.
Asena ayrıca, "Umut Yarıda Kaldı", "Yarın Cumartesi", "Bay E" adlı üç filmde de rol aldı.
Adının adı yok, Asena'nın Kadınca döneminde yazıldı; sonra Söz gazetesi, Milliyet gazetesi, Kim ve Negatif dergileri, Cumhuriyet ve en son Vatan dönemlerine de "Aslında Aşk da Yok-1989"; "Kahramanlar Hep Erkek -1992"; "Değişen Bir Şey Yok -1994"; "Aynada Aşk Vardı -1997"; "Aslında Özgürsün -2001"; " Aşk Gidiyorum Demez -2003" ve "Paramparça -2004" kitapları düştü. Onun bütün kitapları baskı üstüne baskı yaptı, satış rekorları kırdı.
Göktepe, barış, İnsan hakları
Duygu Asena tabii ki sadece kadın hakları savunucusu bir gazeteci değildi. Pedagog olarak iki yıl çalıştıktan sonra Hürriyet gazetesinde Şirin imzasıyla yazılar yazmaya başlayan Asena hep haklardan yana olmaya çalıştı.
Öyle olduğu için de gazeteci Metin Göktepe öldürülmesi, gözaltında kayıplar için Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray'daki oturmaları, Manisalı Çocuklar onun için hep haberdi. Sadece haber değil, insan hakları savunucusu olarak onun için mücadele edilmesi, dayanışma gösterilmesi gereken alanlardı.
Çalıştığı gazeteler kimi haberleri görmezden gelmeyi başarırken, o bu gözden kaçırılanlara köşesinde dikkat çekmeyi başaracak kadar da yürekliydi.
O yazdıkça onu izleyenler çoğaldı. Memlekette ne kadar yere gitti, kaç panelde konuştu, kaç kadının hayatını değiştirdi, aklını güzel bir şekilde bulandırdı? Şimdi bilmiyoruz ama, ileride bileceğiz mutlaka.
Yabancı ajanslar da verdi
Onun sözlerinin önemi Yunanistan'da ya da Hollanda'da, Almanya'da kıymetli olduğu için uluslararası haber ajansları AP ve AFP de onun gidişini haberleştirdi, onun kadın hakları ve özgürlüğü için verilen mücadeledeki öncü rolünü vurguladı.
Amerikan AP ajansı, "kadın hakları savaşçısı" olarak tanımladığı Asena'nın, tabuları göz ardı ederek, kadın hakları, cinsellik ve kadınlara uygulanan şiddet gibi konuları inceleyen ilk Türk yazar olduğunu belirtti.
Fransız AFP de, Asena'nın kitaplarında kadınlara eşit haklara sahip olmak için mücadele etmeleri ve özgür olabilmek için ekonomik bağımsızlıklarını kazanmaları çağrısı yaptığını yazdı.
Asena 60 yaşını 19 Nisan'da kutlamıştı
Duygu 60. doğum gününü 19 Nisan 2006'da dostlarıyla birlikte kutlamıştı. Doğum gününde Asena'ya Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ödül vermişti. PEN Türkiye Merkezi Başkanı Vecdi Sayar'ın, "Asena'nın adını sonsuza kadar sürdürecek bir ödül yaratmaya karar verdik" dediği törende, Asena doğum günü pastasını üflemişti.
Asena, beynindeki tümör nedeniyle uzun süredir tedavi görüyordu. Solunum sıkıntısı ve yüksek ateş nedeniyle Amerikan Hastanesi'ne kaldırılan ve yoğun bakıma alınan Duygu Asena, pazar günü sabaha karşı yaşama gözlerini yumdu.
Duygu Asena kimdir
19 Nisan 1946'da İstanbul'da doğdu. Atatürk'ün yaveri CHP milletvekillerinden Ali Şevket Öndersev'in torunu olan Asena, Kadıköy Özel Kız Koleji ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Pedagoji Bölümü'nden mezun oldu.
Haseki Hastanesi Çocuk Kliniği ve İstanbul Üniversitesi Çocuklarevi'nde pedagog, bir reklam şirketinde metin yazarı olarak çalıştı. Gazeteciliğe 1972'de Hürriyet'te başladı. "Kadınca", "Onyedi", "Ev Kadını", "Bella Bayan", "First", "Kim", "Negatif" dergilerini yöneten Asena, köşe yazarlığına Milliyet'te başladı. Söz, Sabah, Güneş gazetelerinde köşe yazarlığı, yöneticilik ve röportaj yazarlığı da yaptı.
Son kez birlikte
Hepimiz çok üzgünüz, Fatma Kaya gibi. Duygu Asena için yarın (Salı) ilk tören son çalıştığı vatan gazetesinde saat 10:00'da yapılacak. Atatürk Kültür Merkezi'nde saat 11:00'deki buluşmadan sonra, 13:15'te Teşvikiye Camii ve Zincirlikuyu Mezarlığı.
Yarın biz kadınlar rengarenk giyinerek Duygu'yla birlikte olacağız. (AD/BA)