*Fotoğraf: AA/Arşiv
Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesi radyasyon tedavisi (ışın tedavisi) alan kanser hastalarına "ışın cihazı bozuk, kendinize başka bir hastane bulun" dedi ve çıkışlarını verdi.
Hastanenin, Tomo Therapy adı verilen cihazı kiraladığı firmaya 9 milyon TL borcu olduğu ve bu borcu ödemediği gerekçesiyle arızanın giderilmediği iddia ediliyor.
Cihazın uzun süredir arızalı olması ve yapılamaması üzerine hastane perşembe günü hastaları aradı ve "cihazın ne zaman yapılacağı belli değil, çıkışınızı alın" dedi.
"Kanser hastaları yarı acil kategoride"
Batman, Urfa, Mardin, Şırnak gibi birçok ilden Diyarbakır'a tedavi için gelen hastalar ise ne yapacaklarını bilmiyor, tedavi alabilecekleri iki hastanenin de kendilerini kabul etmediğini söylüyor.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Onkolog Halis Yerlikaya ise; "Kanser hastaları yarı acil kategorideki hastalardır geciktirilemez, tedavisi aksatılamaz. Ancak şu an 60'a yakın belki daha fazla hasta mağdur edildi. Belki bir kısmı tedavileri yarıda kaldığı için geri dönülemez noktaya bile geldi" diyor.
"İki buçuk aydır gidip geliyoruz"
bianet'in ulaştığı kanser hastası 56 yaşındaki Metin B., 21 yaşındaki Eyüp B., ve 36 yaşındaki Osman B.'nin yakınları yaşadıkları süreci anlattı.
56 yaşındaki Metin B.’ye iki ay önce akciğer kanseri tanısı konuyor. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji bölümünde tedaviye alınıyor. Işın ve eş zamanlı kemoterapi alması gerekiyor ama tedavisi cihaz bozuk olduğu için aylardır başlamıyor.
Batman’dan Diyarbakır’a tedavi için gelen hastanın eline dosyası veriliyor ve “başka yer bulun” deniyor. Metin B. Kardeşi Nejat B., yaşadıkları süreci şu sözlerle anlatıyor: “Perşembe günü aradılar, cuma günü gittim. ‘Cihaz bozuk, Malatya, Elazığ istediğiniz yere gidin’ dediler. 2 buçuk aydır gidip geliyoruz, ‘bugün yarın başlayacağız’ bir türlü başlamadılar.
"Başka bir kente gidin diyorlar, nasıl gideyim?"
"Kemoterapi hocasının yanına gittim, ‘Hocam bari siz başlayın, 2-3 ayda yapılırmış cihaz, en azından bir yerden başlasın tedavimiz’ dedim. Ama öyle olmuyormuş, ikisi beraber yapılmalıymış. Başka yere gidin diyorlar ama biz Batman’dan Diyarbakır’a zor gidip geliyoruz.
"Abim emekli 2200 TL maaş alıyor, 1200 kira zaten, ben abime ve abime bakabilmek için çalışamıyorum. Annemin bakım parasını alıyoruz. Biz başka bir kente nasıl gidelim. Abimin kitlesi de çok büyük, akciğer kanseri de en riskli en kötü kanser türü nerdeyse, ne yapacağımızı bilmiyoruz."
"Şu an 25 seansı almalıydı, 6 seans aldı"
Osman B., 36 yaşında, ekim ayının başında beyin sapında tümör olduğu belirtiliyor ve Ankara’da ameliyat oluyor. Biyopsi sonucunda tekrar edebileceği bu nedenle bir an önce ışın tedavisi olması gerektiği belirtiliyor.
Memleketi Diyarbakır’a dönüyor, Dicle Üniversitesi'nde ışın tedavisine başlıyor ama bitiremiyor. Kardeşi Eser B., şöyle devam ediyor: “30 Kasım’da Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde radyoterapiye başladık. Fakat ilk günden itibaren cihaz arıza vermeye başladı. Normalde kesintisiz her gün tedaviyi almalıydı ve bizim şu an 25 seansı almış olmamız gerekiyordu fakat sadece 6 seans alabildik. Seanslar hep aksadı.
*Tedavi kartında hastanın en son 9 Aralık'ta ve sadece 6 seans tedavi aldığı görülüyor.
"15 gündür parça bekliyoruz diyorlar"
“Son 15 gündür bize sürekli yurt dışından parça bekliyoruz, hala gelmedi, bugün gelecek yarın gelecek' deniyordu. Tedaviye 15 gün ara vermek zorunda kaldık, perşembe akşamı da aradılar, 'Cihaz bozuk akıbeti belli değil, ne zaman yapılır bilemeyiz, yarın gelin dosyanızı alın, başka hastaneye gidin' dediler.
“Cuma günü gittiğimde 40-50’ye yakın hasta vardı, onlar da çıkışını almaya gelmişti. Resmen bize ‘kendi başınızın çaresine bakın’ denildi. Hiçbir hastaneyle de anlaşma yapmamışlar. ‘Bu kadar hasta var, eğitim araştırmaya bilgi verdiniz mi ya da anlaşma yaptınız mı, ne olacağız biz’ diye özellikle sordum. ‘Farklı hastaneleriz kurumsal olarak anlaşma yapamayız’ dediler. Hiçbir önlem alınmamış.
"Yöneticilerin bariz ihmali var"
“Abimdeki tümörün tekrarlama ihtimali çok yüksek, bu tedaviyi almaması onun için çok büyük bir risk. Tedaviyi hızlıca almalıydı. Küçük bir umudumuz vardı, tedavi sonuç verir ve iyileşir diye umuyorduk. Ama o umudumuzu da bu şekilde yok ettiler.
“Yöneticilerin bariz bir ihmali, suçu var. Cihazın bozuk olduğunu biliyorlar ve insanların tedaviye başlatıp, sonra yarıda kalmasına neden oldular. Biz kısa bir süre önce tedaviye başladık ama uzun süredir tedavi alan insanlar dosyalarını almaya gelmişlerdi. Bir iki aylık bir süreçten değil, neredeyse 6-7 aylık, bir yıllık bir süreç olduğunu söylüyorlar.
"Diğer hastaneler de bizi almak istemiyor"
"Bir hasta yakını ‘aylardır bir gün geliyoruz, bir ay gelemiyoruz’ diyordu mesela. Böyle bir durum varsa bizi başta kabul etmeyebilirlerdi, tedaviye burada başlamazdık başka bir hastaneye giderdik. Zaten bu tedaviyi alabileceğimiz üç hastane var; biri üniversite, biri özel, bir diğeri de eğitim ve araştırma hastanesi. Ama şu an diğer hastaneler de bizi almak istemiyor çünkü cihaz değiştirmenin de bir takım riskleri oluyormuş.
"Basit bir hastalıktan söz etmiyoruz, beyin tümörü, direk ölümle karşı kalınan bir hastalıktan söz ediyoruz. Bizim şehir dışına başka bir yere gidecek bir ekonomik gücümüz de yok. Nereye gideceğimizi ne yapacağımızı bilmiyoruz.
“Abimin genel durumu da iyi değil. Ameliyattan sonra ödem riski vardı, tedaviyle önüne geçilebileceği söylendi fakat tedaviyi de alamadık şu an ödem ve ödemden kaynaklı sol tarafında hissizlik var. Her geçen gün hayati riski artıyor, zaman zaman solunum güçlüğü yaşıyor.”
"Tedavi başlamadığı için hastalık ilerledi"
21 yaşındaki Eyüp B., dil kanseri. 45 gün önce Dicle Üniversitesi'nde tanı konuyor ve ameliyatı yapılıyor. Hâlâ hastanede yatıyor, Eyüp B.'nin de ailesi aranıyor ve hastalarını başka bir hastaneye götürmeleri gerektiği söyleniyor.
Hastalarını kabul edecek bir hastane arayışında oldukları söyleyen kuzeni Mehmet T., şunları söylüyor: "Ameliyat oldu, ışın tedavisine başlanacaktı ama cihaz bozuk olduğu için başlamadı. Işın tedavisi 20 gün önce başlaması gerekiyordu ama tedaviye başlanamadığı için hastalığı ilerledi. Yüzünü kafasını kapladı. Işın tedavisine girseydi yayılmayacaktı."
"Kanser hastaları aylarca bekleyemez"TTB Merkez Konsey Üyesi- Onkolog Dr. Halis Yerlikaya, DÜTF'deki sürecin yeni başlamadığını, uzunca bir süredir pek çok defa bu cihaz arzasının tekrarlandığını birçok hastanın söz konusu şikayetle kendisine başvurduğunu söylüyor. Hastaların çaresizlik içerisinde hastane arayışa girdiğini belirten Dr. Yerlikaya, "bazı hastaların tamamen iyileşeceği bir evrede olduğunu ancak tedavilerinin yarım kaldığını" vurguluyor. "Sorun yeni değil, öncesi var"Yelikaya, hastalar ve hekimler olarak "çözümsüz ve çaresiz" bırakıldıklarını ifade ediyor ve ekliyor: "Kanser hastaları yarı acil hastalardır, tedavileri aylarca bekleyemez, tedavileri geciktirilemez, ertelenemez. Tedavisinin geciktiği her gün, evre atlama olasılığını artmasına ve hastalıktan tamamen iyileşme olasılığının da azalmasına neden olur. "Mesela evre 3B akciğer kanseri bir hasta ışın tedavisi ve beraberinde kemoterapi de aldığında tamamen iyileşebilir. "Ancak bu tedaviyi alamaması veya gecikmesi hastanın dördüncü evreye geçmesine neden olabilir ve tamamen iyileşme şansı da ortadan kalkar. "Araç hareket ederken şoför değiştir diyorlar""DÜTF'deki bu sorun da çok uzun süredir yaşanıyor fakat hastalara şimdi bunu söylüyorlar. Işın tedavisi hiç başlamamış hastaların başka bir sağlık kurumuna gitme şansı var. "Ama tedavisi başlamış hastaların başka bir yere gitme şansı da yok. Çünkü bir yola girilmiş, bu araç hareket halindeyken şoför değiştirmek gibi bir şey olur. "Farklı cihaz risk demek""Işın tedavisi tümörün tekrarlayabileceği durumlarda özellikle, yaşamsal önem taşıyor. Kanserin tekrarlayabileceğini düşündüğümüz hastalara ışın ve kemoterapiyi aynı anda uyguluyoruz. Ayrıca bazı durumlarda ışın tedavisi alsa bile yeniden nüksetme olasılığı var, ama bu tedaviler bu olasılığı önemli oranda düşürüyor. "Ayrıca ışın tedavisi sürekli verildiğinde sonuç alabileceğiniz bir uygulama. Yani araya boşluk girdiğinde o tedavinin etkinliği de belirgin şekilde azalıyor. Hastalar farklı bir cihaza geçtiğinde de tedavinin etkisi azalabilir. Farklı cihaza geçildiğinde tedavinin yan etkisi de artabilir. "Bütün bölge bu cihaz ile tedavi oluyor""Bazı kanser türlerinde Tomo Therapy gibi yeni nesil cihazlara mecburuz, çünkü ancak bu cihazdan sonuç alabiliyoruz ya da çevre dokulara zarar vermeden tedavi edebiliyoruz "Fakat bu cihaz sadece Diyarbakır'da ve fakültede var. Üstelik sadece Diyarbakır'daki hastalar değil, bütün bölgedeki hastalar buradan yararlanıyor. Yani 10 dan fazla ildeki hastalar bu cihaz ile tedavileri sağlanıyor. Yani cihaz çabuk bozulabilir, çünkü hasta yükü çok fazla. "Sorumlu Bakanlık ve Başhekimlik""Diyarbakır'da ışın tedavisi yapan üç hastane var, şu an fakülte dışındaki iki hastane dolup taşmış durumda. Buradaki tek sorumlu ise DÜTF başhekimliği ve Sağlık Bakanlığı'dır. "Bu sorun bir an önce çözülmeli. Her geçen gün hastalar için hayati önem taşıyor. Yaşanacak ölümlerin sorumlusu olmak istemiyorlarsa sorunun kaynağına yönelik olarak bir an önce çözüm bulunmalı." | |
(RT)