*Fotoğraf: bianet/arşiv
DurDe Platformu, 1915 Ermeni Soykırımında hayatını kaybedenleri andı.
COVID-19 salgını nedeniyle sosyal medyadan yapılan etkinlikte basın açıklamasını Melek Ulagay Taylan yaptı.
“106 yıl önce bugün tek tek çalınan kapılar, 1.5 milyon Ermeni’nin felaketinin başlangıcını simgeliyordu” diyen Ulagay Taylan’ın konuşması şöyle:
“’Karakola kadar ifade vermeye gelir misiniz?’ denilerek evinden alınanları korkunç bir son bekliyordu. Aralarında bir çok meslekten yurttaşın, diş hekimlerinin, milletvekillerinin, gazeteci ve yazarların olduğu 250’ye yakın kişi tutuklandı.
“Bu harekât, 1914’te Osmanlı nüfusunun yüzde 30’unu oluşturan gayrimüslimlerin binde 1,5 gibi bir orana düşeceği kanlı sürecin kapısını aralıyordu. İki yıl içinde Anadolu topraklarında 1.5 milyon Ermeni yok edildi. Kadim bir halkın kültürü, değerleri, yetenekleri bu coğrafyadan sökülüp atıldı. Ve yüz yılı aşkın süre sonra hâlâ siyaseti ve toplumu baştan aşağıya belirleyen, milliyetçi ve ırkçı bir atmosferin temelleri de bu gelişmelerle birlikte atıldı.
TIKLAYIN-Ermeni Soykırımı | "Türkiye'nin tezlerini ciddiye alan yok"
"Yapılanlar 'kasabanın sırrı' gibi"
“Ermenilere yapılanlar, defalarca altını çizdiğimiz gibi, 'kasabanın sırrı'dır; herkesin bildiği ama hakkında konuşmama konusunda yazılı olmayan bir anlaşmanın var olduğu bir gerçektir. Bu coğrafyada kapitalizm kanlı bir tasfiye, mülklerin el değiştirmesi operasyonu üzerinde kuruldu.
“On yıllar boyunca bu konuyu konuşmak yasaklandı, bırakın 'soykırım' demeyi en küçük imasında bulunanlar bile ciddi zorluklarla karşı karşıya kaldı. Fakat gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış milyonlarca Ermeni’nin hafızası ve adalet arayışı, Türkiye’de Hrant Dink’in başını çektiği mücadele, son 20 yılda 1915’in gündemimize esaslı bir şekilde geri dönüşüyle sonuçlandı.
TIKLAYIN-Soykırım onlarla başladı: Ermeni gazeteci ve yazarlar
"Geri döndürülemez bir süreç başladı"
“Dink cinayetinin ardından “Hepimiz Hrant’ız hepimiz Ermeni’yiz” diyerek yürüyen yüz binler, bu yüzleşmenin yolunu açtı. Irkçılık, failimeçhul cinayetler geleneği hiç ummadığı bir anda büyük bir darbe yedi. İnkârcılar için geri döndürülemeyecek bir süreç başladı. Aşağıdan kitlesel mücadele, devlet ağzından yarı gönülsüz anmaları beraberinde getirmeye başladı. Her 24 Nisan’da sokaklarda, hem de birçok şehirde birden, anmalar yapılmaya başlandı.
“Hrant Dink’i, Sevag Balıkçı’yı, Marisa Küçük’ü öldürerek devam eden bir geleneğe karşı attığımız adımları sürdürmek niyetindeyiz. Bu cinayetlerin bir daha yaşanmaması, bu coğrafyada yaşayan hiçbir halkın ırkçılığa ve ayrımcılığa maruz kalmaması için, bu büyük katliamla yüzleşmek zorundayız.
TIKLAYIN-"Bazı şeyler asla unutulmamalı, Ermeni soykırımı gibi"
"Sesimiz yükselirse yüzleşme olacak"
“'Hepimiz Ermeniyiz' diyenler, ırkçılığa karşı çıkanlar, halkların eşit koşullarda kardeşliğinin öneminin farkında olanlar sesini yükseltirse bir yüzleşmenin yaşanabileceğine inanıyoruz. Bu yüzleşmenin yaşanması özgürlük için, eşitlik için, halkların kardeşliği için el ele vermeye devam etmemizle mümkün.
"Bunu biliyoruz. İnkâra son verecek somut adımların atılmasını, eşit ve yüzleşmenin yaşandığı koşullarda kardeşliğin tesis edilmesini istiyoruz.
TIKLAYIN-İHD: Soykırımı tanıyın, af dileyin, tazmin edin
"Yüzleşme olmadan acılar dinmez"
"Yüzleşme, sadece bir tarihsel felaketin tanınması anlamına gelmiyor, bugün nasıl bir toplumsal havayı soluyacağımızı belirleyecek bir adım olacak. Bu olmadan, yanıbaşımızdan koparılıp çekilen bir halkın evlatlarının acısının dinmesi sağlanamaz, acıların birikerek büyümesi engellenemez.
"Kardeşlik, içi boşaltılmış bir temenni olarak kalır. 24 Nisan 1915’te başlatılan sürecin sonunda hayatını kaybedenleri saygıyla anıyoruz." (RT)