Halkların Demokratik Kongresi (HDP) tarafından Ankara’da düzenlenen, “Radikal Demokrasi Mücadelesinde Yeni Muhalefet ve Örgütlenme Biçimleri – Yeni siyaset arayışları” konferansı TMMOB/İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Teoman Öztürk Salonu’nda gerçekleşti.
Konferansa; Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eş Başkanı Asya Abdullah, Ciwan Mihemed Mustefa, Yunanistan Radikal Sol Koalisyon (Synaspismós Rizospastikís Aristerás – SYRIZA) Milletvekilleri Georgios Tsipras ve Dimitra Okaliari, Almanya Sol Parti’sinden (Die Linke) Parti Meclisi Üyesi Dominic Heilig, Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler (CTP-BG) Parti Meclisi Üyesi ve Milletvekili Asım Akansoy ile HDP Eş Genel Başkanları Sebahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü katıldı.
Paylan: Ortak mücadele
İlk oturumun moderatörü Garo Paylan, Rojava’daki özerk yönetimi selamlayarak başladığı kısa konuşmasında şunları söyledi: “Bu kantonlar demokratik özerklik mi olacak, yoksa başka türlü hayal kırıklığımız mı olacak? Rüyamızın gerçek olacağı pratiğini özellikle Cizire’deki çok halklı, kültürlü temsiliyetten gördük. Bu pratiğin Türkiye’de de var olması için Kürt özgürlük hareketi ve demokrasi güçleri ortak mücadele edecek.”
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Ermenilere yazdığı mektuba değinen Paylan, Türkiye tarihinde ilk kez bir güçlü aktörün Ermeni Soykırımı’nın tanınması için çağrı yaptığını, bu nedenle Öcalan’a teşekkür ettiğini söyledi.
Abdullah: Demokratik siyaset
İlk oturumda söz alan PYD Eş Başkanı Asya Abdullah şunları söyledi:
“Suriye topraklarında üç yıllık direnişin yaşam ve toplum üzerindeki etkisi bütün Suriye halkları üzerinde çok ağır oldu. Direniş sonucu yüzbinlerce insanın yaşamını yitirdi ve milyonlarca insanı göç etmek zorunda kaldı.”
“Savaş sonucunda ülkenin yer altı ve kültürel zenginlikleri tahrip oldu. Bu savaşın en ağır sonuçlarını yaşayanlardan biri de çocuklar ve kadınlardır. Zor ve zahmetli bir yaşam sürüyorlar.”
“Biz parti olarak demokratik siyaset yolunu denedik. Devrimci bir barış mücadelesi yürüttük. Devrim başladığından beri barışçıl ve demokratik siyaseti zorladık. Suriye halklarının birliğinden yanayız. İç barıştan yanayız.”
“Bizler tüm renklerimiz ve kültürlerimizle halklarımızla demokratik yaşamı kurmak için eşit haklar için yürüyoruz. Ülkeyi parçalamayı düşünmüyoruz. Çözüm projemizde halkların onayını almak için mücadele ediyoruz. Sonuçları demokratik özerklik projesi olarak Rojava’da buna bağlı üç kantonda halkların birlikte yaşaması ve sorunlarını çözmek için hayata geçirdik.”
“Bu halkların projesidir. Dili, kimliği, inancı ne olursa olsun kendi özgünlüğüyle herkes bu demokratik sistemde yer alabilir. Bunun örnekleri kendini kanton şeklinde ortaya çıkarmıştır. Onun için demokratik özerklik projesi, toplumsal demokratik kültürün ilerlemesi projesidir. Toplumun ortak değerleriyle ortaya çıkmıştır. Tarihin ileri modellerinden biridir. Bunun temsilini oluşturmak için uğraşıyoruz. O yüzden komünlere gittik. Toplumun en küçük birimini esas alır. Köyleri esas alır. Kentlerde mahalle örgütlenmelerini esas alır. Meclisler bunun üzerinden kurulur. Meclis istediği zaman topluma cevap olacak şekilde örgütlenmiştir.”
“Bizler merkezi otoriteyi kabul etmiyoruz. Tek bir devletin hükümranlığını kabul etmeyiz. Toplumsal demokratik siyasetimizin kabul ettiği tek şey toplumun beklentileri ve ihtiyaçlarıdır.”
Tuncel: Değişim süreci
Konferansının ilk oturumunun ikinci konuşanı da HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel oldu.
“Dünya bir değişim sürecinden geçiyor. Bunun en somut örneği de Ortadoğu’da görülmektedir. Ortadoğu’daki halkların adil, barışçıl bir yaşam ve yönetimlere dahil olmak istiyorlar. Türkiye’de de halklar rahatsız. Sadece Kürtler değil, bütün halklar. Özellikle kadınlar bu durumdan rahatsız.”
“Rojava’da yaşanan devrimi örnek almak istiyoruz. HDP olarak, Türkiye’nin özerk yerlere ayrılmasını, yerinden yönetilmesini istiyor. Rojava’daki devrimi aynı zamanda kadın devrimi olarak görüyoruz.”
Neoliberalizme alternatif
İkinci oturumun başlığı “Neoliberalizme karşı alternatif inşa etmek: Toplumsal hegemonya mücadelesinde yeni muhalefet ve örgütlenme biçimleri”ydi. Moderatörlüğünü Levent Köker’in yaptığı bu oturuma HDP Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, Die Lenke ve Avrupa Sol Partisi Yönetim Kurulu üyesi Dominic Heilig ve Kuzey Kıbrıs CTP Milletvekili ve PM üyesi Asım Akansoy katıldı.
Kürkçü: Ulusal ve sınıfsal mücadele
Bu bölümde ilk söz alan Kürkçü şunları söyledi;
“Türkiye krizi her şeyden önce devletin biçimi, rejimin yapısı ve kurumları itibariyle vardır. Bu krizi çözmeye talip olmadan onun etrafından dolaşarak siyaset yapma imkanı yoktur.”
“Biz Türkiye’de yeni siyasetin eski kabulün ortadan kaldırılmasıyla mümkün olacağını düşünüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisini düşünme şekli Türkiye sosyal ve demokratik hareketlerinde de geçmişte vardır. Bu mevcut sınırlar içerisinde monolotik yapı olarak kapitalizmden sosyalizme geçecekti ama her şey yerli yerinde kalacaktı.”
“Kürt özgürlük mücadelesi bir sorgulama yarattı. Biz türdeş bir insanlar topluluğu olarak Türkiye’den söz edemeyiz. Sadece sınıflar değil, kültürler, kentsel yaşantılar manasında türdeş toplumdan söz edemeyiz.”
“Türkiye Cumhuriyeti’nin krizi ile kapitalizmin kriziyle üst üste geldi. Kapitalizmin krizinin kuvvetlerin seferber edilmesi için yeni imkanlar sunuyor. Toplumsal mücadelelerinin hepsinin antikapitalist mücadelenin sebebidir. Ulusal mücadele ve sınıfsal mücadele bir arada olabilir.”
Heilig: “Occupy” gibi bir hareket
Almanya’dan Dominic Heilig ise Portekiz devriminden söz ederek başladığı konuşmasını şu sözlerle sürdürdü;
“Neredeyse Avrupa’daki her ülke az ya da çok kriz içerisinde. Avrupa solunun uzun yıllar sonra ilk kez başarı sağladı, seçimlerde ortak aday çıkaracaklarını, adaylarının Yunanistan SYRIZA’dan Aleksis Tspiras olduğu açıklandı.”
“Sol örgütlerin bütün dünyada ortak adaylar çıkarabilir. Farklı bölgelerden farklı siyasi görüşten insanları bir araya getirmek zorundayız, feministleri, sosyalistleri, demokratları, eski moda komünistleri bir araya getirmemiz gerekiyor.”
“Avrupa’da yaptığımız gibi yeni bir hareket, occupy gibi bir hareket oluşturmalıyız. Almanya devleti askerlerini başka ülkelere gönderiyor, bunu halkın itirazına rağmen yapıyor. Başarılı olmak için farklı güçleri birleştirmek, ortak konumlar yaratmak, sokaklarda birlikte olmak ve muhafazakarlarla karşı karşıya gelmek, ekonomi ile karşı karşıya gelmek zorundayız.”
Akansoy: Federal Sistem
CTP Milletvekili Asım Akansoy, Rojava devrimini selamlayarak başladığı konuşmasında şunları ifade etti:
“Biz Kıbrıs’ın bütünlüğünü savunuyoruz. Elbette emek perspektifinde, sosyal haklar perspektifinde. Adada bir milyon nüfus huzurlu ve mutlu değil. Öncelikli hedefimiz adanın birleştirilmesidir. İki bölgeli, iki toplumlu federal bir sistemi hedefliyoruz.”
“Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Kuvvetler olarak pek çok sosyal hareketlerle birlikte mücadele ediyoruz. CTP 2010 yılında yüzde 10 oy alırken, son seçimde yüzde 47 ile en büyük parti haline geldi.”
“Sosyalistlerin iktidarı devraldığı zaman ne yapacağı sorusunun evrensel düzeyde yanıtlanması gerekir. 10 gün önce ölüm cezası kaldırdık. LGBTİ’lerin haklarıyla ilgili önemli bir yasa çıkardık. Adanın tüm güvenlik yapısını Türkiye askerlerine devreden yasayı da kaldıracağız. Türkiye ve İsrail devletlerinin, Kıbrıs’taki doğalgazı Türkiye üzerinden Avrupa’ya pazarlama projesi imzalandı. Bu projede Kıbrıslı Türklerin tavrı önemli. AB üyeliğini savunuyor ve müzakerelerin yakın zamanda yeni bir evreye gireceğine inanıyoruz.” (YK/AS)
Kürdistan Demokratik Birliği Partisi (PYD) Eş Sözcüsü Asya Abdullah söyleşisi.
CTP-BG Parti Meclisi Üyesi ve Milletvekili Asım Akansoy'un söyleşisi.
SYRIZA'nın Dış Politika ve Savunma Sekreteryası Koordinatörü Sotiris Roussos'un söyleşisi.
Almanya Sol Parti (Die Linke) Eş Sözcüsü Bernd Riexinger'un söyleşisi.