Türkiye önceki yıllara göre zayıf
Bu yılki fuara Türkiye'den 15 kuruluş katılıyor. Bu kuruluşlardan Bilgi, Boyut, Doğan, Global, Kaynak, Metis, Mozaik, Tasarım Yayıncılık ve Güzel Sanatlar Matbaası gibi bir bölümü yayıncılık alanında faaliyet gösteriyor, Akçalı ve ONK gibi bir bölümü ise telif haklarıyla ilgili.
Kültür Bakanlığı, Türkiye resmi reyonunun kurulması, yayın ve yayıncıların tanıtılması görevini TÜYAP'a verdi. Önceki yıllarda bu işlevi üstlenen, geçtiğimiz yıl ise bağımsız bir reyon kuran Türk Yayıncılar Birliği, maddi sorunlar nedeniyle fuara katılmayacak. Fuara, Almanya'daki Türk yayınevlerinden de Anadolu, Emek, Önel ve Yazın firmaları katılıyor.
Türkiye reyonunda, önceki yıllardan farklı olarak sadece kitap sergilenmeyecek, yayıncı ve yazarlar bu reyonda bir araya gelecek. Fuarın ilk günü burada Yüksel Pazarkaya, Nedim Gürsel ve Demir Özlü'nün katıldığı açık oturumda "Avrupa'da Türk edebiyatı" tartışılacak. Ayrıca Çetin Öner, Mine Kırıkkanat, Doğan Hızlan, Faruk Şüyun, Yalçın Doğan, Nermin Abadan Unat, Aras Ören, Özcan Karabulut gibi yazarlarla sohbet toplantıları düzenlenecek, zaman zaman da müzik dinletileri gerçekleştirilecek.
Misafir ülke: Letonya
Kitap fuarından her yıl bir ülke "misafir" ediliyor ya da bir konu "ağırlıklı" olarak öne çıkarılıyor. Bu kez misafir ülke Letonya. Avrupa'nın en küçük ülkelerinden biri olan Letonya, sadece 6 gün boyunca fuarda değil, Almanya'nın birçok bölgesinde düzenlenen kültürel etkinliklerle, edebiyat, tiyatro, müzik ve sinema ağırlıklı programlarla, kitapları Almanca'ya çevrilen Letonyalı yazarların ve eserlerinin tanıtıldığı toplantılarla tanıtılacak..
Küreselleşme ve kültürler arası ilişkiler
Günümüzün en önemli olgusu küreselleşme, fuarın önemli temalarından. Fuar içindeki uluslararası merkezde son on yılda küreselleşmeyle ilgili olarak yayınlanmış kitaplardan 700'ü sergilenecek, burada düzenlenen toplantılarda ağırlıklı olarak farklı kültürler arasındaki ilişkiler ele alınacak. Bu amaçla, 12 Ekim Cumartesi günü gerçekleştirilecek kongreye, İngiltere'den Tarık Ali, Kanada'dan Naomi Klein, Cezayir'den Asiye Cebar, Almanya'dan Daniel Cohn-Bendit, İsrail'den Amos Oz, Lübnan'dan Abbas Beydoun, Amerika'dan Benjamin R. Barber gibi isimler konuşmacı olarak katılıyor.
Arap ve İranlı yayıncılara ilgi
54. Frankfurt Kitap Fuarı'nın dikkat çeken bir diğer özelliği de İranlı ve Arap yayıncıların desteklenmesi... İranlı yayıncılar için düzenlenen bir bilgilendirme seminerinde "İran edebiyatı nasıl Avrupa kitap pazarına katılabilir?" sorusuna yanıt aranacak.
İran, Humeyni'nin "Şeytan Ayetleri" kitabı nedeniyle verdiği ölüm fetvası nedeniyle uzun yıllar boyunca fuara sokulmamıştı. Son yıllarda fuara katılmasına yeniden izin verilen İran'a yönelik olumlu tavır, bu konuda "ilkeler"den çok "pazar"ın daha belirleyici olduğunu gösteriyor.
Altı Arap ülkesinden özel olarak yayıncıların davet edilmesi, Arap edebiyatının Almanca'da daha iyi tanıtılmasına yönelik bilgi alışverişini hedefliyor.
Türkiye'nin misafirliği
Avrupa'yla birleşme projelerinin gündemi belirlediği Türkiye'nin fuara "misafir ülke" olarak katılması yolundaki beklentiler ise iyice geri plana itilmiş gibi. Önceki yıllarda bu konuda zaman zaman Alman tarafı, zaman zaman da Türk tarafı "istekli" olduğunu göstermiş, birtakım girişimler yapılmıştı. Ancak bir yandan Türkiye'deki yayın ve düşünce özgürlüğüyle ilgili pürüzler, bir yandan da Türk yayıncılığının bu konuda hazırlıksız olması nedeniyle bu girişimlerden bir sonuç elde edilememişti.
Gerçi, Türkiye, Alman yayıncılığının en büyük ödülü olan "Barış Ödülü"nün 1997'de Yaşar Kemal'e verilmesiyle, daha sonra da Belge Yayınları'nın Kurucusu Ayşe Zarakolu'nun "Fikir Özgürlüğü Ödülü"nü (1998) almasıyla Frankfurt Kitap Fuarı'na "misafir" edilmişti. Bu ödüllerle ilgili toplantılar, doğal olarak Türkiye'nin özgürleşme açısından sabıkalı durumunun daha da öne çıkmasına, daha da dikkat çekmesine neden olmuş, Türkiye'yi misafir ülke olarak önerme konusunda çabalayanların hevesleri kursaklarında kalmıştı.
"Misafir ülke" olmanın, Türkiye'nin, Türk kültürünün dışa açılması açısından önemli bir fırsat olduğuna dikkat çeken yayıncılar, bunun yolunun öncelikle çok sayıda Türk yazarın eserlerinin İngilizce ve Almanca'ya çevrilmesinden geçtiğine dikkat çekiyorlar ve bu alanda hem yayıncılara, hem de devlete büyük görevler düştüğünü savunuyorlar.
Artık Türkiye reyonuyla, diğer Türk yayıncılarının standlarının toplu olarak bulunduğu salonda değil, Alman yayıncılarının arasında stand açan Önel Verlag'ın sahibi Hayati Önel, böylece Türk ve Alman yayın dünyası arasında daha sıkı bir işbirliğinin gerçekleştirilebileceği iddiasında. Türkiye'nin artık "misafir ülke" olarak davet edilmesi gerektiğini belirten Önel, bunun sadece Türk yayıncılığının dışa açılması açısından değil, Almanya'daki Türkiye kökenli göçmen toplumun kültür dünyasının tanıtımı ve gelişimi açısından da çok önemli bir aşama olacağını söylüyor. (GK/BB/NK)