Çağdaş Türk resminin duayenlerinden Mehmet Güleryüz'ün 1968 yılında çizdiği, o zamandan beri Türkiye'nin önde gelen grafik sanatçısı Mengü Ertel'in çekmecesinde, "Dostun Çekmecesi"nde bekleyen resimler, dostluğu yücelten sıcacık bir öyküye Dünya Çocuklarına Günaydın kitabına ilham oldu.
Doğan Egmont'tan yayınlanan Esma Ertel imzalı kitap, okurlarını kıtalar arası bir yolculuğa çıkarıyor.
Bedia Hanım, devesi Moku ve horozu Bırbır'ın yedi kıtayı gezerek farklı kültürlerle tanışırken yolculukları boyunca bambaşka diller işitip içinde oldukları coğrafyaya özgü canlılarla tanışırlar.
Gittikleri her kıtada farklı bir horozun ötüşü ile yeni günü selamlayan kâşifler, bu sayede güneşe farklı bir dilde "Günaydın" ve "Merhaba" dedikten sonra keşfe başlarlar. Kitabın hikayesini yazarı Ertel'den dinledik.
Çekmeceden çıkan resimler
Her şey "Dostun Çekmecesi"nden çıkan resimlerle başlıyor. Bu kitabın hikayesini sizden dinleyerek başlayabilir miyiz?
Çekmecede duran resimler zihinlerde yaşıyordu, bir gün Sevgili Mehmet Güleryüz'ü aradık; "Mehmet ağabey senin harika horozların hala Mengü'nün çekmecesinde hala zihnimizde, eğer isterseniz bizler bunları gelecek kuşaklara zamansız bir araya gelen güzel ruhlar olarak armağan etmek istiyoruz" dedik.
Birbirimizden farklı kuşaklar olarak hala birbirimizden etkileniyor olmak üstelik gelecek kuşaklara bir köprü oluşturmak heyecanımızı ateşlemişti...
Resimleri görmenizle beraber böyle bir hikâye çıkıyor ortaya. Nasıl bir ilham getirdi bu resimler size?
Desen kıvılcımı daima heyecan verici. Yani tam da o an! Horozları gördüğümüzde çok heyecanlandık, yolculuk fikrini çağrıştırdı ki o zamanlar kuşlar gibi konup göçüyorduk.
Yedi kıtanın yedisine uzanıp, oradaki kültürler ve dillerle ilişkilenen bir anlatı bu. Sizin bu kültürlerle aşinalığınız neye dayanıyor?
Mezopotamya'dan Anadolu'ya uzanan topraklarda aşina olmaz olur musunuz? Çok renkli kültürler içinde büyüdük bu coğrafyada...
Kültürel çeşitliliğin bu denli yaygın olduğu yerden dünyaya açılan bir pencere gibi hissediyorum aşinalığımı ve merakımı...
"Konmak ve göçmek iyi hissettirir"
Çok mu seyahat edersiniz? Başka bir ülkeye gittiğinizde neler önceliğinizdir, nasıl bir gezginsiniz?
Konmak ve göçmek fikri bana hep iyi hissettirdi, tebdil-i mekânda ferahlık vardır! Önceliğim sokağa çıkıp şehirde keşiflerle dolu uzun bir yürüyüş olur genellikle.
Gezginliğim; yürüyüşle birlikte görmek istediklerim, yoluma çıkanlar, konserler, arkadaşlarımızla buluşmalar ve uzun sohbetler, uzun yolculuklar diye tarif edilebilir.
Dünya Çocuklarına Günaydın ilk çocuk kitabınız aynı zamanda. Bu nasıl hissettiriyor?
Senelerdir severek okuduğum zamanlardan şimdi hem okuyup hem de yazacağım bir kalemi tutmuş gibi hissediyorum.
Kitabın üç ana karakteri Bedia Hanım, devesi Moku ve horoz Bırbır. Bu üç karakter sizin için neyi, neleri temsil ediyor?
Bedia Hanım; kuşaklardır hat sanatına ilgi duymuş ve icra etmiş olan bir aileden geliyor olmasına rağmen resim sanatına yönelmiş İlk Türk kadın ressamlardan Bedia Güleryüz...
Kendisinden sonra gelen kuşaklarla oluşturduğu bu bağ Moku ile birlikte kervanda yol almaya devam ediyor.
Aydınlık üretimlerde yenilikçi çağdaş sanat anlayışı ve dünyaya olan merakı ise horozu Bırbır...
Bu kitap yolculuğuna müzikle de devam edecek. Bu süreci anlatabilir misiniz biraz?
İlham verici resimleri ve hikâyeyi eşim Murat Ertel ile dünya üzerinde farklı kıtalarda yaşayan dostlarımızla paylaştığımızda müzikal olarak çok heyecanlanıp pandemiden önce kayıtlara başlamıştık.
Her birimiz köklerimizden gelen tınılarımızı karıştırdığımızda şölen gibi albüm oldu. Heyecanlıyız.
Kitabın "Dünya, havadan, sudan, karadan fazlasıdır." diye çok kıymetli bir mesajı var. Bunu biraz genişletebilir miyiz, Dünya nasıl ve neden fazlası? Siz bunu nasıl tarif edersiniz?
Tarif edeceğim dünyada; kültürel zenginlikler ve farklılık biçemleri toprakları aşıp dolaşıma giriyor, birinden ilham alıp üreten insanlarla zamansız bir buluşma yaşanıyor havadan sudan ve karadan fazlası olan bu dünyada... Her bir renk her bir ses her bir kişiyle...
"Dolaşım özgürlüğünün olduğu bir dünya..."
Sizin hayalinizdeki dünya nasıl olurdu?
Dolaşım özgürlüğünün olduğu bir dünya çok mu ütopik?
Çocuk edebiyatıyla aranız nasıl, en sevdiğiniz kitaplar ya da yazarlar neler, kimler?
Ninniler, maniler, masallar, bilim kurgu ve macera en sevdiklerimden... Resim ve edebiyatın bir arada olduğu kitaplardan çok etkileniyorum ve ilham verici buluyorum.
Julia Donaldson ve Axel Scheffler'in sıkı takipçileriyim. Seksen Günde Devr-î Alem okuyan bir çocuk olarak seneler sonra dünya üzerinde geçen uzun yolculuklarım ve üzerine bir yolculuk hikayesi yazmam kitaptan gelen izlerin belki bir dışa vurumu ve bu, böylesine kitaplar için yıllar sonra ne kadar etkileyici olduklarını ortaya bir kez daha koyuyor.
Son olarak bu kitabın sizin için önemi nedir?
Bu kitap farklı kuşaklarla bir araya gelip, gelecek kuşaklara bir köprü hissi veriyor bana ve şimdi o köprünün üzerindeyim ve önüm ve arkam çok açık ...
(LB/PT)