Avrupa Konseyi tarafından düzenlenen Dünya Demokrasi Forumu bu sene Strasbourg'da gerçekleşiyor. 2012 yılında ilk kez gerçekleşen forum her sene dünyanın farklı ülkelerinden sivil toplum örgütü temsilcilerini, gazetecileri, akademisyenleri, politikacıları ve gençleri Strasbourg'da davet ediyor. Üç gün süren forumda dünyadaki son gelişmeler çerçevesinde belirlenen konular herkesin söz hakkı sahibi olabileceği şekilde tartışmaya açılıyor.
Türkiye'den Akşener, Karakaş, İşcan var
Bu sene forumun ana başlığı “Özgürlük ve Kontrol: Demokratik Sorumluluklar''.
Forum bu ana konu başlığı altında şu sorulara yanıt arayacak: “Demokratik güvenlik bugün ne anlama geliyor? Tehdit altındaki bir toplumda özgürlük ve güvenlik arasında denge nasıl korunabilir?”
Foruma bu sene Türkiye'den davet edilen kişi ise Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi'nden Ruhat Sena Akşener.
Forumda ayrıca İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Başkan Yardımcısı Yargıç Ayşe Işıl Karakaş ve Avrupa Konseyi Daimi Temsilcisi Büyükelçi Erdoğan İşcan da farklı oturumlarda moderatör olarak yer alacaklar.
Güvenlik normal düzeyde
Paris saldırıları sonrası Avrupa’da artan “güvenlikçi” politikaların artırılmasının konusu “Özgürlük ve Kontrol” olan forumu nasıl etkileyeceği merak ediliyordu. Ancak forumda güvenlik önlemleri normal düzeydeydi. Avrupa Konseyi’nin bulunduğu bölgedeki binanın çevresinde üst düzey bir güvenlik önlemi gerçekleşmemişti. Binanın içinde ve binaya girerken yapılan güvenlik araması da aynı şekildeydi.
Jaggland: Antidemokratik yolla mücadele olmaz
Forum dün Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjørn Jagland'ın açılış konuşmasıyla başladı.
Konuşmasına Paris ve Ankara katliamlarını anarak başlayan Jagland, Paris'te katliamda hayatını kaybedenler için salonda bulunan katılımcıları 1 dakikalık saygı duruşuna davet etti. Saygı duruşuna davet ederken şunları söyledi:
“İnsan hakları ve demokrasi konusunda birleşmiş olarak bir dakikalık saygı duruşunda (sessizlik içinde) bulunacağız.”
Jagland’ın konuşmasında dikkat çeken cümle şu oldu:
“Antidemokratik güçlerle antidemokratik yollarla mücadele edemeyiz.”
Panellere gerçekleşmeden önce Fransa Avrupa İşleri Genel Sekreteri Harlem Desir (Secretary of State for European Affairs, France) ve Michaelle Jean (Secrétaire générale de la Francophonie) konuşmalarını gerçekleştirdiler.
Desir: Yeni umutlar için buradayız
Harlem Desir konuşmasında şunları söyledi:
“Terörizm her zaman kaybetmiştir ve bir kez daha kaybedecektir. Bugün burada yarın için yeni umutlara sahip olmak için bulunuyoruz.''
Jean: Sözlüğünüzden imkansız sözcüğünü çıkarın
Michaelle Jean konuşmasında şunlara değindi:
“Krizler, trajediler, tehditler sadece yaşadığımız yerde değil artık. Bunların hepsi biz nerede olursak olalım bizi etkiliyor. Geleceğimizin kaybolmaması için her şeyi yapmalıyız. Hepimiz direnmeliyiz!' Bizler her yerdeyiz. Bizler tüm jenerasyonlarız.”
“Benim bir kızım var. Paris saldırısından sonra bana şu soruyu sordu: 'Anne sence dünyadaki terörizmin içinde bizim geleceğimiz olacak mı?' Hiçbir şey imkansız değildir. Lütfen kendi sözlüğümüzden imkansız kelimesini çıkaralım.”
Birinci oturum: Hakların ölçüsü
Forumun ilk gününde iki farklı panel gerçekleşti.
Birinci panelin konusu “Denetim: Hakların ölçüsü nedir?” idi. Moderatörlüğünü Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı Anne Brasseur'un gerçekleştirdiği oturumda konuşmacılar kısa sürelerde konuşarak ifade özgürlüğü ve gizlilik hakkındaki düşüncelerini dile getirdiler ve katılımcılardan gelen soruları yanıtladılar.
Brasseur: Özgürlük demokrasinin anahtarı
Ana Brasseur oturumda uzun süren açıklamalar yaptı. Konuşmasının dikkat çeken bölümler şöyleydi:
“Kitlelerin gözetilmesi, kontrol edilmeye çalışılması demokrasiler için büyük bir tehdittir. Güvenlik güçleri bizim demokrasimize hizmet etmekle görevli olduklarını asla unutmamalıdır. Özgürlük demokrasinin anahtarıdır.”
Binney: Mahremiyet özgürlüktür
Oturumdaki konuşmacılardan eski Amerikan Ulusal Güvenlik Teşkilatı üst düzey görevlilerinden William Binney politika ve bilişim ilişkisine değindi:
“Çok az sayıdaki üst düzey politikacı casusluk programından haberdardır.”
Binney, özgürlük ve mahremiyet ilişkisi arasındaki ilişkiyi açıkladığı konuşmasında son cümlelerinde konuşmasını özetledi:
“Mahremiyet, özgürlüktür. Özgürlük, demokrasidir ve bizim bunun için mücadele etmeye ihtiyacımız var.”
Oturumda konuşmacılara sorulan en ilginç soru ise son zamanlarda sıklıkla tartışılan bir konu oldu: “Güvenlik uygulamaları, programları yanlış insanlar tarafından kullanılırsa ne olacak?”
İkinci oturum: Farklı kimlikler
İkinci oturumda ise toplumların üzerinde baskı olarak uygulanan korkunun kaldırılması ve güvenilir, esnek yönetim anlayışına sahip farklı kimlikleri içinde barındıran toplumların inşasının nasıl oluşturulacağı konuşuldu.
Karman: Despotizim ve terörizm paranın iki yüzü
Tevekkül Karman kimdir?Yemenli aktivist Karman, Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih'e karşı başlayan isyanın en sıcak oluğu Taiz kentinde yaşıyor. Gazeteci olan Karman, aynı zamanda İslami Parti üyesi. Babası, Salih hükümetinde görev almış bir isim. Yemen'de uzun yıllar insan hakları ve özgürlük için mücadele veren Karman, 2006'dan bu yana Salih hükümetine karşı kampanya yürütüyordu. 23 Ocak 2011'de evinde gözaltına alındı. Ancak kadın hakları için protestoların çok nadir görüldüğü Yemen'de Karman'ın serbest bırakılması için büyük protestolar yapılınca, bir gün sonra serbest bırakıldı. Yemenli muhalifler, Karman'a, "Devrimin Annesi" ve "Yemen Devriminin Ruhu" lakaplarını taktı. 2011 Nobel Barış Ödülü Liberya'dan Ellen Johnson-Sirleaf ile Leymah Gbowee ile Karman'a verildi. |
Oturumun en dikkat çekici konuşmacısı Avrupa Konseyi Dünya Demokrasi Forumuna ikinci kez davet edilen Yemenli Nobel Barış ödülü sahibi Tevekkül Karman oldu.
Karman konuşması Paris saldırısından sonra İslam dünyasının tepkisini merak eden Avrupalılar için çok önemli oldu:
“Paris'te yaşananlardan dolayı çok üzgünüm. Bu saldırılar İslam'ı temsil etmiyor. İslam kültürünü açıklamıyor. Bu saldırılar yalnızca teröristlerin yaptıkları yanlışları ortaya koyuyor.”
“İslam barış dinidir. Hepimiz artık terörle yüz yüzeyiz. Hepimiz terörden dolayı acı çekiyoruz. Despotizim ve terörizm bir bozuk paranın iki yüzü gibidir.”
“Fransızlara şunu söylemek istiyorum: Sizin teröre karşı mücadeleniz bizim mücadelemizdir.”
“Terörizm ve tiranlığı seçmek zorunda değiliz. Bizim üçüncü bir yolumuz var: özgürlük, demokrasi ve farklılık.
Ragazzi: Diyalog ve eğitim
Günün son etkinliği olan panelin diğer konuşmacıları da önemli konulara vurgu yaptı.
Leiden Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Francesco Ragazzi konuşmasında şunlara değindi:
“Özgürlük ve bağımsızlık tartışmaya açılabilecek ilkeler değildir. Diyalog ve eğitim, farklı bir kültürü anlamamızı sağlar. Buna ihtiyacımız var.”
Janczak: Ortak dil insan hakları
Polonya Dışişleri Bakanlığı Birlemiş Milletler ve İnsan Hakları Yardımcı Direktörü Maciej Janczak: “Bizim aynı bir dil konuşmamız gerekiyor. Bu dil insan hakları ilkelerinin dili olmalı.” (FÇİ/HK)
* Fotoğraflar: F. Çağdaş İslim - Strasbourg