El Nusra Cephesi (yeni adıyla Fetih el Şam Cephesi), Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un 19 Aralık’ta katıldığı sergide suikasta uğramasıyla gündeme geldi.
Saldırgan Mevlüt Mert Altıntaş’ın olay sırasında, El Nusra’nın bağlı olduğu Irak El Kaidesi’nin neşidini (cihat marşı) söylediği iddia edildi.
Fetih el Şam Cephesi liderliğinde İdlib'de kurulan Fetih Ordusu, bir “çatı örgüt” niteliğinde, diğer örgütleri de kapsayan bir yapı. Suikastın arkasında da el Nusra/ Fetih el Şam Cephesi ya da Fetih Ordusu’nun olduğu gazetecilerce ihtimallerden biri olarak gündeme getirildi.
Önce IŞİD sonra el Kaide
Charles Lister’in “Profiling Jabhat al-Nusra” (el Nusra Cephesi’nin Profili) adlı makalesinde, El Nusra’nın temelleri, Ağustos 2011’de kuzeydoğu Suriye’de atıldı.
El Nusra şu anda Suriye’deki silahlı güçlerin en büyüklerinden biri.
Örgüt, Nisan 2012’de, “ulusal karakteristikte olan ‘Suriye muhalefetine’ İslam Devleti (İD/IŞİD) tarzı bir şiddeti taşımakla” suçlanıyordu.
IŞİD’in Irak’taki liderliğinden finansal ve lojistik destek aldığı ortaya çıkan örgüt, Nisan 2013’te IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi ile bağlarını kopardığını açıkladı.
Bu olayın hemen sonrasında IŞİD’in “halifelik” ilan etmesi, Irak ve ardından Suriye’deki uluslararası güçlerin dikkatini çekti.
Toplumla ilişkileri
IŞİD ile el Nusra, Ocak-Ağustos 2014’te birbirleriyle çatışmaya da girdi.
Eylül 2014’te, ABD savaş uçakları, el Nusra’nın bulunduğu Suriye’nin kuzeyindeki bölgeyi de bombaladı. ABD gerekçe olarak, el Nusra’nın, “Batı’da el Kaide merkez liderliği adına eylem yapmasını” gösterdi.
El Nusra’nın Sünni toplumla etkisi başlarda çok sınırlıydı. Bu ilişkiyi, el Kaide’ye benzer yöntemlerle yavaş ama sistemli olarak artıran örgüt, önce hakim olduğu bölgede kendini kabul ettirdi sonra da halkın bir kısmını kendini desteklemeye ve sonra da savunmaya götüren bir halk gücü kazandı.
Bu süreçte El Kaide’ye biat ettiğini açıklayan örgüt, hakim olduğu bölgeyi elinde tutmaya yoğunlaşarak ardından sınırdışında eylem hazırlığına girişti. Bu yaklaşım zaten, el Kaide’nin Usame bin Ladin’den sonraki lideri Ayman el Zevahiri’nin “Cihadın Genel Kılavuzu” adı altında formüle edilmişti.
Rusya’nın müdahalesi dengeleri değiştirdi
Eylül 2015’te Rusya’nın, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın davetiyle savaşta daha aktif bir rol almasının ardından dengeler bir kez daha değişti.
El Nusra görünürde daha güçsüz olarak tanımlanmaya başlarken, bölgedeki diğer cihadist örgütlere vekalet vermeye başladı. Bu örgütlerin içinde, el Kaide’nin radikal İslam anlayışına birebir uymayan örgütler de vardı.
Örgüte, 2016’nın başında özellikle İdlib ve Halep kentlerinden büyük oranda katılım oldu.
Charles Lister, el Nusra’nın Şubat ve Haziran ayları arasında 3 bin Suriyeliyi örgüte kattığını yazdı.
Ancak “dış müdahale” korkusu, örgüt yönetiminin, el Kaide ile ilişkilerini de sorgulamaya başladı.
Haziran 2016’da örgütte, el Kaide ile uluslararası bağlarını koparıp yeni, bağımsız bir fraksiyon olarak yola devam etme kararı ağır bastı. Fetih el Şam Cephesi’nin kurulduğu duyuruldu.
Cihadist örgütler ve Ahraruş Şam bağlantıları
Uzmanlar örgütün el Kaide’den ayrıldığını açıklayıp lokal grupları bünyesinde toplamasını “zekice bir siyasal hamle” olarak nitelerken, bunun ABD-Rusya ortak işgalini de engellemek üzere atılmış bir adım olduğu yorumu yapıldı.
Her ne kadar örgüt el Kaide’den ayrılmış olsa da, Lister’e göre bu hamlenin, el Kaide’nin “küresel cihat” anlayışında hareket eden cihadist örgütlerin Suriye’de güçlenmesinden başka bir sonucu olmadı.
El Nusra şu anda Suriye’de, kadrosu eski el Kaide militanlarından oluşan Ahraruş Şam örgütüyle de askeri bir işbirliği içerisinde. Müslüman Kardeşler ile de eskiye dayanan bağları olan Ahraruş Şam da Suriye’deki en güçlü örgütlerden biri.
Kriminallik algısı ve finansmanı
El-Nusra Cephesi'ni “terör örgütü” olarak tanımlayan ülkeler ve tanımlama tarihleri:
Amerika Birleşik Devletleri (10 Aralık 2012), Fransa (30 Mayıs 2013), Avustralya (28 Haziran 2013), İngiltere (19 Temmuz 2013), Kanada (7 Kasım 2013), Suudi Arabistan (7 Mart 2014), Yeni Zelanda (14 Mayıs 2014), Birleşik Arap Emirlikleri (19 Mayıs 2014), Türkiye (2 Haziran 2014), Rusya (29 Aralık 2014).
Finansmanının çoğu, IŞİD’in aksine Suriye dışından gelen örgüt, aralarında Türkiyelilerin de bulunduğu birçok farklı ülkedeki finansörleri üzerinden para kazandığı iddia ediliyor. Örgüt ayrıca, elindeki rehineleri serbest bırakmak için 4 ila 25 milyon dolar istiyor. Bu rehine değişiminin de Katar üzerinden yapıldığı iddia ediliyor.
Özellikle Kuveyt ve Katar yönetimleri, el Nusra’ya finansman sağlamakla suçlanıyor. (AS)