İstanbul kadın platformu bileşenleri de yürüyüş düzenleyerek İsrail'i ve sınır ötesi operasyonlar nedeniyle devleti protesto ederek "kadınlar savaş istemiyor" dediler. Üniversiteli Öğretim üyeleri de İsrailli öğretim üyelerine mektup gönderip "Üniversiteler sağduyunun sesidir" diyerek barışa teşvik çağrısı yaptılar.
DİSK'ten barış yürüyüşüne kitlesel katılım
DİSK Taksim Gezi Parkı'nda başlattığı ve üç gündür devam eden "Dünyanın Bütün Barışçıları Birleşin, İsrail'i Durdurun" imza kampanyası ve oturma eylemi, Cuma akşamı (28 Temmuz) Taksim'den Dolmabahçe'ye meşaleli yürüyüşle sona erdi.
Taksim Gezi parkında toplanan DİSK'e bağlı sendikalara üye işçiler, sivil toplum örgütleri temsilcileri ve savaş karşıtları, ellerinde meşaleler, İsrail-ABD karşıtı dövizler, pankartlar ve "barış" yazılı balonlarla birlikte Dolmabahçe'ye yürüdü.
Çelebi. Mücadelemiz yeni başladı
Yaklaşık 3 bin kişinin katıldığı yürüyüşte yol boyunca "Katil ABD Ortadoğu'dan Defol", "Katil İsrail Filistin'den Defol", "Filistin'e Özgürlük", "Filistin Halkı Yalnız Değildir", "Yankee Go Home", "Katil ABD, İşbirlikçi AKP", "Yaşasın Halkların Kardeşliği", "Kahrolsun ABD-İsrail"sloganları atılırken "Filistin Halkı Devrimle Özgürleşecek" yazılı pankart açıldı.
6'ncı Filo protestolarına da mekan olan Dolmabahçe meydanında kurulan kürsüden konuşma yapan DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi barıştan yana olanları güç birliğine çağırarak İsral'in yaptığı katliama ve savaşın durdurulması gerektiğini söyledi.
Çelebi, "Kirli savaşı Irak'ta denediler, kana doymadılar. Şimdi de Filistin ve Lübnan'da deniyorlar. Bize düşen görev, buna 'Dur' demektir. Türkiye'de mücadelemiz barıştan, insan haklarından, demokrasiden yana. El ele vererek ABD'ye karşı tek yürek, tem yumruk olmalıyız. Mücadelemiz yeni başladı" dedi.
Denizden gökyüzüne barış mesajları "İsrail Dursun"
Çelebi'nin konuşmasını ardından barış ve kardeşlik için 12 dilde yazılmış olan barış mesajlarının yer aldığı şişeler Dolmabahçe'den denize bırakıldı. Savaş karşıtları ayrıca ellerinde "Barış" ve "Katil ABD Orta Doğu'dan Defol" sloganlarının yazılı olduğu balonları gökyüzüne bıraktı.
Yürüyüşe katılanlar şöyle:
Kamu Emekçileri Sendikası (KESK), Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP), Emek Partisi (EMEP), Türkiye Yazarlar Sendikası, Lezbiyen Gey Biseksüel Transseksüel ve Travesti (LGBTT) Dayanışma Derneği Lambdaistanbul, Halkın Kurtuluş Partisi, Sosyal Demokrat Halk Partisi (SHP), Halkevleri, Stop The Violonce, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK).
Kadınlar savaş istemiyor
Kadınlar Ortadoğu ve Türkiye'deki savaşa karşı dün (Pazar) Taksim tramvay durağından Galatasaray Meydanı'na yürüdüler.
İstanbul Kadın Platformu Bileşenleri Ortadoğu'da süren savaş ortamını ve Türkiye'de devletin sınır ötesi operasyon kararlığı karşısında endişelerini dile getirdiler.
"İsrail ile yapılan tüm antlaşmalar iptal edilsin", "Erkek Devlet şiddetine son", "Kürtlerle değil İsrail Siyonizmiyle Savaş" "İşgale sömürüye yağmaya son", "Kadınlar savaş istemiyor", "Çocuk katilleri kadınlara hesap verecek", "Milletvekilleri Türkiye-İsrail Parlamentoları dostluk gruplarından çekilsin", "Biji Yekitiya Jinan", "Başbakan! şimdi de Filistin'e gitme zamanı" yazılı dövizlerin taşıyan kadınların attığı sloganlarsa şöyle:
"Lübnanlı Filistinli Iraklı kadınlar yalnız değildir", "Savaşa hayır, barış hemen şimdi", "Yaşasın kadın dayanışması", "Jin jiyan azadi", "Katil İsrail Lübnan'dan defol" "Yaşasın halkların kardeşliği".
"Cephede taciz ve tecavüz, cephe gerisinde şiddet ve yoksulluk"
"İşgale ve operasyonlara karşı kadınlar mücadeleye" yazılı pankartın açıldığı yürüyüş sonunda İstanbul Kadın Platformu Bileşenleri adına basın açıklamasını SDP'den Ekin Bodur okudu.
Bodur "Egemenler tarafından yükseltilen militarizm kadına yönelik şiddeti de tırmandırıyor. Bu savaş kadınların bedenlerini de savaş alanına çeviriyor, kadınlar için cephede taciz ve tecavüz, cephe gerisinde şiddet ve yoksulluk anlamına geliyor" dedi.
Lübnan'da ve Filistin'de kadınların çocuklarını da yanlarına alarak göç etmeye başladıklarını, ilaç sevkıyatı gibi insani yardım hizmetlerinin bile İsrail askerlerince önlendiğini söyleyen Bodur "Diğer yandan Türkiye de planladığı sınır ötesi operasyonu İsrail'in Lübnan'a müdahalesini örnek göstererek meşrulaştırmaya çalışıyor" dedi.
"Kürtlere yönelik savaşı kadınlar olarak çok iyi biliyoruz. Bu savaş Kürt kadınına da ekonomik, fiziksel ve cinsel şiddet olarak yansıdı. Namus cinayetleriyle de kadınların hayatları karartılıyor. Azime ağabeyi tarafından öldürüldü. İntiharları araştırmak için İran'a giden muhabir Şilan Aras da İran ordusunun Kandil'e düzenlediği saldırıda yaşamını yitirdi."
İsrail'in Lübnan ve Filistin'den çekilmesi, Hükümetin Ortadoğu saldırısından pay çıkarmaya son vermesi, bölgesel barışın sağlanmasını talep eden kadınlar "Ortadoğu2da savaşa hayır" dedi.
İstanbul Kadın Platformu Bileşenleri şöyle:
DİSK'li kadınlar, Genel Hizmetler İşçileri Sendikasından (Genel İş) kadınlar, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) 3,4 ve6 No'lu şubelerden kadınlar, Demokratik Kadın Hareketi (DKH), Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH), Demokratik Toplum Partisi (DTP) Kadın Meclisleri, Gökkuşağı Kadın Derneği, Emekçi Kadınlar Derneği (EKD), Emekçi Hareket Partili (EHP) kadınlar, EMEP'li kadınlar, İnsan Hakları Derneği'nden (İHD) kadınlar, SDP'li kadınlar, Halkevlerinden kadınlar, Lambdaistanbullu kadınlar ve Özgür Kadın.
Öğretim üyeleri de İsrail'e "dur" dedi
Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği, (ÜÖÜD) İsrailli meslektaşlarını, Ortadoğu'daki şiddetin durdurulması ve kalıcı barışın sağlanması için seslerini yükseltmeye çağırdı.
ÜÖÜD tarafından İsrailli öğretim üyelerine gönderilen mektupta, "Ortadoğu'daki şiddetin durdurulması ve kalıcı barışın sağlanması için İsrailli meslektaşlarımızı seslerini yükseltmeye davet ediyoruz. Bizi bu çağrıyı yapmaya yönelten endişe, Filistin'de ve şimdi de Lübnan'da artarak süren şiddetin İsrail de dahil olmak üzere bölge halklarını giderek daha büyük felaketlere maruz bırakacağıdır" denildi.
"Kim haklı kim haksız tartışmaları bir yana, bugün bölgede yaşanan savaş durumu vicdanlara sığmayan sivil kayıplara neden olurken altyapıya verilen zarar masum insanların yaşamını tehlikeye atan bir boyuta tırmanmıştır. Demokratik bir devlet olan İsrail'den beklenen intikamcı hislerle değil, insan yaşamına ve hukuka saygı çerçevesinde davranmasıdır.Üniversiteler geleneksel olarak vicdanın ve sağduyunun sesi durumundadırlar. Dünya çapında saygınlık kazanmış bilim insanlarına sahip İsrail akademik camiası doğruları açıklıkla ve yüksek sesle söyleyebilecek konumdadır. Bu nedenle siz meslektaşlarımızı İsrail kamuoyunun dikkatini orantısız güç kullanımı ve toplu cezalandırmanın etik boyutuyla birlikte masum insanlar üzerinde yarattığı sonuçlara çekerek, işgal altındaki Filistin topraklarını boşaltarak adil ve barışçı bir çözüm sağlamanın herkesin yararına olduğunu vurgulamaya çağırmaktayız." (EZÖ)