Parmağını sürsen dünyaya, rengini anlarsın
Gözünle görsen elmayı, sesini duyarsın
Onu işitsen, yuvarlağı sende kalır
Her başlangıçta yeni bir anlam vardır, diyor Edip Cansever Umuş şiirinde..
Bugünkü göç hikayelerinin kahramanı Selen Akagun Tolun, Endüstri Mühendisi proje yöneticisi olarak çalışıyor. Yeni bir başlangıç ve yeni bir anlam arayışıyla Mayıs 2020 yılında İngiltere’de yaşamaya başlıyorlar, eşi ve 4 yaşındaki oğluyla.
Dönmek nedir diye sorduğumda şimdi değil ancak emekli olunca bir deniz kasabasına dönebiliriz, diyor Selen…
Londra’da bir çok yerde metroda, otobüs duraklarında, okul girişlerinde “Be Kind” “nazik ol” yazısını görmek mümkün. Birini sevmesen bile saygı duymak zorunda olduğunu ülke kültürünü yansıtıyor diyebiliriz. Selen de en şaşırdığın olaylar nedir diye sorduğumda onu belirtiyor;
“Burada insanların tutumlarına şaşırıyorum. Nezaket ve saygı bir hoşgörünün hakim”
Ve ona sorularımı sormaya başlıyorum,
Ne zaman geldin? Bu hikaye nasıl ve neden başladı?
2020 Mayıs ayında geldik. Ankara anlaşması olarak bilinen ECCA vizesiyle geldik. Başvuru yaptık, vize çıkınca iş arama sürecine girdik. Covid başladıktan sonra uçak biletlerimiz iptal oldu. 6 ay içerisinde gelmemiz gerektiğinden kurtarma uçağıyla İngiltere’ye geldik.
O günden bugüne hayatında neler değişti? Neleri fark ettin? Burası sana ne öğretti?
Burada kendime daha fazla vakit ayırıyorum, İstanbul’da öyle bir fırsat yoktu hep bir koşturmaca içinde geçiyordu.
Dönmek senin için ne ifade ediyor?
Emekli olunca bir sahil kasabasına dönmek güzel bir fikir olabilir.
“Burada insanların tutumlarına şaşırıyorum”
En şaşırdığın olaylar?
Burada insanların tutumlarına şaşırıyorum. Nezaket ve saygı hakim. Bir hoşgörü var. İngiltere’nin bu kadar kozmopolit olduğunu bilmiyordum. Çok fazla başka ülkeden insanların bir arada yaşadığını görmek beni şaşırttı, bilmiyordum.
Peki özlemi nasıl tanımlayabilirsin?
Ailemi özlemek bambaşka bir şey. Türkiye’yi özlediğimde tatillerde gidebiliyorum.
Aile özlemi dışında çok yoğun bir özlem hissetmiyorum.
“Çocuğum büyüdüğünde nasıl olacak...”
Arada kaldığın durumlardan bahseder misin, desem?
Çocuğum için dil gelişimi, din seçimi konusunda neler olabilir, büyüdüğünde nasıl olacak gibi düşünceler diyebilirim. Tatillerde ilk seçenek olarak Türkiye’yi seçmek de arada kalma durumlarından.
Türkiye’ye gittiğinde ne hissediyorsun özellikle ilk gidişindeki his neydi?
Aralık ayında güneşin olması beni çok etkilemişti. Antalya’ya gitmiştik. Londra’da uzun bir süre güneşsiz kaldığımızı fark etmiştim.
Gitmek mi? Kalmak mı?
Kalmak istiyorum. Burayı seviyorum.
Burada kendini 2. sınıf vatandaş olarak hissettiğin oldu mu?
Hissetmedim. Çeşitli ırklardan insanlar var ve bunlarla tanışıyoruz. Burada o anlamda hoşgörü var.
Türkçe konuşma, yeme-içme ihtiyacı duyuyor musun?
Evet, tabi. İngilizce benim henüz tüm ihtiyaçlarımı karşılamıyor. Sosyal ve iş anlamında karşılasa da Türkçe konuşmadan kendimi iyi hissetmem diye düşünüyorum.
“Ekonomik ve siyasi duruma çok üzülüyorum”
Türkiye’ye olan bakış açın değişti mi? Ne gibi farklılıklar görüyorsun?
Ekonomik ve siyasi olarak bulunduğu duruma çok üzülüyorum. Burada korna sesi, doğa ortamı ve trafik gibi durumlara alışınca Türkiye’ye gittiğimizde bunlar zor geliyor.
Kendini buraya ait hissediyor musun?
Burayı sevdiğimi düşünüyorum. Ait miyim bilmiyorum daha yeniyiz. Ama uzun süre kalmayı düşünüyorum.
Göç, göçmenlik sence ne demek?
Göç, psikolojik dayanma sınırını belirliyor, ilk zamanlar özellikle. Bir şeyler daha rayına oturunca belirli bir dünya kültürünüz, eğitiminiz varsa sonra bir şeyler daha kolaylaşıyor.
Yabancı arkadaşların ve Türkiyeli arkadaşlarınla geçirdiğin vakitlerde farklılıklar var mı ya da aynılıklar?
Bizim kültürümüz içerisinde misafirlik önemli ve buna alışkınız; ancak yabancı arkadaşlarımız buna alışkın değil o yüzden minnetkar kalıyorlar.
“İzole olmadan doğayla bir olabileceğin ortam”
Buradaki yaşam koşullarını nasıl görüyorsun?
Londra merkezde yaşamıyoruz. O yüzden doğanın içerisindeyiz. Şehir merkezinde yaşamak beki İstanbul’da yaşamak gibi olabilirdi. İzole bir ortam olmadan doğayla bir olabileceğin bir ortamda yaşıyoruz o yüzden mutluyum.
Buraya geldiğin için hayatında neler değişti?
Tabii bazı zorlukları oldu. Ailemizi bırakıp geldik. İkinci bir dili çocuğum küçük yaşta öğrenmiş oldu, bu çok güzel oldu. Biz de farklı bir kültürde yaşayıp, yeni şeyler öğreniyoruz. Buradan öğrenecek çok şey var.
Burada gördüğün Türkiye algısı nasıl?
Türkiye’yi çok seviyorlar. Güneşli bir ülke, yemeklerini çok seviyorlar ve muhakkak gidip görmüş oluyorlar. Burada yaşayan çok fazla Türk olduğu içinde alışıklar.
Ruhun ve kalbinde burada mı? Ne düşünüyorsun bu konuda?
Evet burada diyebilirim.
“Türkiye yakın, bir Amerika değil”
Deneyimlerinden eklemek istediklerin?
İlk başlarda zorlanmış olsak da şu an memnunum. Türkiye dört saat o yüzden de avantajlı. Bir Amerika değil. (RYÇ/AS)