Haberin İngilizcesi için tıklayın
Anayasa Mahkemesi (AYM), hastanede doktorun hakaret ve mobbing’ine maruz kalan hemşirenin başvurusunu sonuçlandırdı.
İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Müdürlüğü Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana Bilim Dalında sorumlu hemşire olarak görev yapan N.A.’nın önceki başvuruları, idarece gözardı edilmiş, soruşturmalar kapatılmıştı.
AYM, hemşirenin, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlal edildiğine, kararın, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 7. İdare Mahkemesine gönderilmesine hükmetti.
Disiplin cezası verilmedi, adli soruşturma yürütülmedi
İdarece soruşturmacı olarak tayin edilen G.A.’nın raporunda, şikayet edilen doktor H.Ö.U’nun, “eleştiri sınırlarını aşan aşağılayıcı sözler kullandığı, bu tip davranışların süreklilik arz etmesi halinde psikolojik tacizden söz edilebileceği gibi süreklilik arz etmese dahi kişilik haklarına aykırılığın mevcut olduğundan söz edilmesi gerektiği” belirtilerek hakkında lüzumu muhakeme kararı verilmesinin uygun olacağı belirtilmiş, herhangi bir disiplin cezası yaptırımı öngörmemişti.
Bugün Resmi Gazete’de yayınlanan gerekçeli kararda, AYM, bu rapora rağmen idare tarafından sonuçlandırılmış bir disiplin soruşturmasının veya Başsavcılıkça yürütülmüş bir adli soruşturmanın olmadığını ifade etti.
Hemşireye “somatik yakınmalı majör depresif bozukluk” teşhisi de konulduğunun altını çizen AYM, uzman değerlendirmesi gerekse de konulan bu tanının başvurucunun işyerinde yaşadığı olaylarla uyumlu olduğunu ifade etti.
“Hayatı çekilmez hale geldi”
AYM, hemşirenin maruz kaldıklarının, çekilmez bir ağırlık ve yoğunluk derecesine ulaştığını yazdı:
“H.Ö.U.nun başvurucuya yönelik ifade ve davranışlarının - başvurucunun muhtelif zamanlarda idareye verdiği şikayet dilekçeleri, Başsavcılığa ilettiği şikayet dilekçesi, başvurucu hakkında düzenlenen tıbbi belgeleme ve bilimsel değerlendirme raporu ve G.A. tarafından hazırlanan rapor ile devam eden sürecin uzunluğu dikkate alındığında - süreklilik arz ettiği ve başvurucunun yaşamına etkisi bakımından çekilmez bir ağırlık ve yoğunluk derecesine ulaştığı değerlendirilmiştir.”
Mahkeme ayrıca, şikayet hakkında etkin soruşturma yapılmadığını da karara bağladı:
“Somut olayda başvurucu tarafından ileri sürülen şikayetler doğrultusunda, etkili bir idari soruşturmanın yapılmadığı ve psikolojik taciz uyguladığı ileri sürülen H.Ö.U.nun bahse konu davranışlarının tekrarlanmaması için önlemler alınması konusunda idare tarafından gereken özenin gösterilmediği anlaşılmıştır.”
“Kamu makamı, bu davranışlarla ilgili önlem almalı”
AYM, “Kamusal makamlar, psikolojik taciz oluşturan durumları tespitle yetinmemeli; bu tür davranışların oluşmaması ya da telafi edilmesi amacıyla etkili önlemleri hızla almalıdır” dedi.
Mahkeme, idarece sonuçlanan bir soruşturma yürütülmediğini, “yargı davasında da idare mahkemesince ulaşılan ret sonucunun kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkım içerdiği güvenceleri koruyacak ve başvurucunun zararlarını tazmin edecek şekilde ilgili ve yeterli gerekçeler içermediği” sonucuna ulaştı.
Ne olmuştu?
Hemşire N.A., amiri konumundaki anestezi doktoru H.Ö.U. tarafından kendisine aşağılayıcı, mesleki ve kişisel onurunu zedeleyici davranışlar gösterildiğinden ve sistemli olarak psikolojik tacize uğradığından bahisle Enstitü Müdürlüğüne 8 Eylül 2015’te dilekçe verdi.
Dilekçesinde doktorun kendisine, “Sen hiçbir şey bilmiyorsun, seninle çalışmak istemiyorum, seni buradan göndereceğim” gibi sözler sarf ettiğini, ameliyatta kabloların bozulması üzerine “Kabloların özellikle bozuklarını koyuyorsunuz” diyerek kendisini ameliyathaneden kovduğunu, H.Ö.U. tarafından sürekli kendisine ve ekibine yönelik onur kırıcı ve hakaret içerikli söylemlerde bulunduğunu belirtti.
N.A. kendisine “somatik yakınmalı majör depresif bozukluk” teşhisi konulmasının ardından bir dilekçe daha vererek şikayetlerinin artarak devam ettiğini ifade etti.
Ayrıca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak H.Ö.U. hakkında eziyet etme ve görevi kötüye kullanma suçlarından şikayetçi oldu. Başsavcılık ise görevsizlik kararı vererek dosyayı İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne gönderdi.
Bunun üzerine N.A.’nın açtığı tazminat davasının dilekçesinde, doktorun psikolojik tacizine idare tarafından göz yumulduğu, hakkında bir yaptırım uygulanmadığı, kendisiyle birlikte diğer çalışanların şikayetiyle açılan soruşturmanın sürüncemede bırakıldığı ileri sürüldü.
İdare mahkemesi ise “idarenin psikolojik taciz bağlamında ağır bir kusurunun olmadığından hareketle başvurucuya manevi tazminat ödenmesi için gerekli şartların oluşmadığı” kanaatine vardı. N.A. istinaf başvurusu da reddedilince AYM’ye başvurdu. AYM’nin 12 Ocak 2022 tarihli kararının gerekçesi bugün Resmi Gazete’de yayınlandı. (AS)