TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, İstanbul’da sağanak yağış nedeniyle yaşanan olumsuzluklar üzerine yaptığı açıklamada “Planlama ve denetleme mekanizmalarının etkin kullanımı, düzenli şehirleşme, rant odaklı değil kamu yararını gözeten ve doğadan yana tavır alan projelendirme bugün yaşananların bir daha tekrar etmemesini sağlayacak” dedi.
Kurul, yağış rejimlerinin elbette küresel ölçekte yaşanan iklim değişikliğinden etkilendiğini ancak bir doğa olayını uzun süreli ve olası en kötü ihtimal göz önünde bulundurularak alınan önlemlerle afet haline dönüştürmemenin mümkün olduğunu belirtti.
İstanbul'da doğal akım kuzen güney yönlüdür
Açıklamada İstanbul’daki sağanak yağışın olumsuz sonuçlarının nedenleri şöyle sıralandı:
* İstanbul ve yakın çevresindeki doğal akım birikimi ve onu şekillendiren akarsu havzaları ile bu havzalardaki doğal akım yönünün kabaca kuzey-güney yönlü olması; akışların ya güneyden Karadeniz’e ya da kuzeyden Marmara Denizi’ne doğru gerçekleşmesi teknik bir bilgi. Bu teknik bilgi göz önünde bulundurulmadan yapılan yapılaşmalar İstanbul’un her seferinde bir afet platosuna dönmesine neden oluyor. Yapılaşma faaliyetlerinin bilimsel bilginin ışığında yeniden düzenlenmesi ve mevcut yapıların ise bu gibi olumsuz durumlardan etkilenmemesini sağlamak için rehabilite edilmesi önemli ve hayati.
Yapılaşma, kazı-dolgu, betonlaşma
* Şiddetli bir yağışı bir afete dönüştüren bazı yönetimsel hatalar var. Orman alanlarının, toprak örtüsünün ve su havzalarının yapılaşmaya açılarak yok edilmesi, şehirde yapılan kazı-dolgu çalışmalarının doğal eğim koşullarının değişmesine neden olması, betonlaşma ve diğer sert zemin miktarının artması ile doğal bitki örtüsü tahrip edilerek tarım ve orman alanlarının infiltrasyon imkanının ortadan kaldırılması, dere ıslahı yapılırken dere yataklarının betonlaştırılması, yağmur suyu kanallarının yetersiz olması ve kanal sistemlerinin birleşik sistemle işletilmesi, yağmur suyu ve atık su kanalizasyon bakımlarının düzenli yapılmaması, yağış oranlarının bütünsel ve yüzyıllık değil kısa vadeli hesaplanması gibi hatalar bunlara örnek olarak gösterilebilir.
Altyapı eksikliği
* Tüm bunların yanı sıra İstanbul’daki kentsel dönüşüm furyası altyapı sistemleri yeterli hale getirilmeden yapılıyor. Bölgelerde insan yoğunluğu artarken bölge altyapısında kanal çapı değişmiyor ya da yeni kanal ilavesi yapılmıyor. Bu durumda da mevcut kanal sisteminin ihtiyacı karşılaması mümkün olmuyor. İmar kararlarındaki ve denetim uygulamalarında eksiklikler bugünkü benzeri tabloların tekrarlanmasına neden oluyor. (NV)
Fotoğraf: Şebnem Coşkun - İstanbul/AA