Doğan Avcıoğlu, 1926 yılında Bursa’da doğdu. Galatasaray Lisesi’nin ardından Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. Bir süre Paris'te eğitim aldıktan sonra Türkiye’ye döndü ve devlet kademelerinde çalıştı.
Ancak asıl kimliğini, gazeteci ve yazar olarak Türkiye’nin siyasi ve ekonomik sorunlarını ele aldığı eserleriyle kazandı. Yön ve Devrim dergileriyle ve özellikle Milli Demokratik Devrim teziyle Türkiye’de bağımsız bir kalkınma modelinin savunucusu oldu.
Avcıoğlu’nun düşün dünyası: Türkiye neden geri kaldı?
Doğan Avcıoğlu’nun en meşhur kitabı olan Türkiye’nin Düzeni’nde Avcıoğlu modern Türkiye'nin yapısal sorunlarını ve köklü değişim süreçlerini ele alır.
Bu kitapta Avcıoğlu, “Türkiye neden geri kaldı?” sorusuna cevap ararken, bağımlılık teorisini merkeze alır. Ona göre, küresel kapitalist sistem içinde geç sanayileşmiş ülkeler ile erken sanayileşmiş ülkeler aynı anda var olamaz; gelişmiş ülkeler, az gelişmiş ülkeleri ekonomik olarak kendilerine bağımlı hale getirir.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından dünya iki kutuplu bir düzene evrilir. 1946’da Missouri Zırhlısı’nın İstanbul’a demirlenmesi, Türkiye’nin Batı bloğuna eklemlenme sürecinin sembolik başlangıcı olur.
Avcıoğlu’na göre, Adnan Menderes liderliğindeki Demokrat Parti (DP) hükümeti, Marshall Yardımları ile Türkiye’yi kısa vadeli bir refaha kavuştursa da uzun vadede ülkeyi emperyal güçlerin tarım ve montaj sanayisi haline getirir.
Avcıoğlu bu bağımlılık ilişkisini şu örneklerle açıklar: Marshall Yardımları ile Türkiye, demir-çelik ve ağır sanayi yatırımlarını geri plana iterek Batı’nın tarım ve montaj sanayisi haline geldi. Bu da ülkede iç pazara giren ucuz ithal ürünlerin yerli sanayinin gelişimini baltalamasına yol açtı.
Komprador burjuvazi ve toprak ağaları: Karşı-devrimin mimarları
Avcıoğlu’na göre, Türkiye’de devrimci dönüşümün başarısızlığa uğramasının temel sebebi, geleneksel üretim ilişkilerinin yıkılamamış olmasıydı. Kurtuluş Savaşı sırasında toprak ağaları ve küçük burjuvaziyle yapılan zorunlu ittifak, ekonomik dönüşümün önünde büyük bir engel oluşturmuştu.
Bu kesimler, özellikle DP iktidarıyla birlikte emperyalist sermayeyle organik bağlar kurmuş, Avcıoğlu’nun deyimiyle “komprador burjuvazi” haline gelmişti. DP’nin ekonomi politikaları; feodal toprak sahipleri, ticaret burjuvazisi ve Batı yanlısı sermaye gruplarının simbiyotik ilişkisiyle yürütülmüştü.
Milli Demokratik Devrim
Avcıoğlu, Türkiye’nin bağımsız bir ekonomi ve güçlü bir devlet yapısına kavuşabilmesi için Milli Demokratik Devrim (MDD) adıyla bir geçiş süreci önerdi. Ona göre Türkiye, doğrudan sosyalist bir sisteme geçemeyecek kadar Batı’ya bağımlıydı. Bu yüzden önce emperyalist bağımlılığı kıracak, ulusal kalkınmayı sağlayacak bir “ön devrim süreci” gerekiyordu.
Avcıoğlu, bu süreçte devrimi gerçekleştirecek güçleri ise “zinde güçler” olarak tanımlıyordu. Bu grup; ordu içindeki sol eğilimli subaylar, Demokrat Parti tarafından dışlanan memurlar, Komprador olmayan ulusal burjuvazi, mülksüzleştirilmiş köylüler ve işçi sınıfından oluşuyordu. Bu süreçte devletçi ve planlı bir ekonomi modeli benimsenecek, sanayileşme ve bağımsız üretim teşvik edilecekti.
Yarım kalan devrim
Avcıoğlu’nun fikirleri, özellikle 1960’ların sonunda ordu içindeki sol eğilimli subaylar arasında büyük yankı uyandırdı. 9 Mart 1971’de, MDD çizgisini benimseyen subaylar bir darbe girişiminde bulunmaya kalkıştılar. Ancak ordu içindeki Batı yanlısı kanat bu girişimi engelledi ve kısa süre sonra 12 Mart Muhtırası ile sol eğilimli tüm unsurlar ordu ve devlet mekanizmalarından tasfiye edildi.

Z kuşağı Doğan Avcıoğlu'nu canlandırıyor
(BG/EC)