Diyarbakır Barosu bugün “Türkiye’de Kürt Meselesi Bağlamında, Toplumsal Barış İçin Hukuki Gereklilikler ve Öneriler” başlıklı raporunu açıkladı.
MA’nın haberine göre, baro binasında yapılan basın toplantısında, raporda yer alan, Kürt sorununun çözümü için öneriler anlatıldı.
Anayasal ve yasal düzenlemeler
Toplantıda konuşan Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, hukuki reformların Kürt sorununun çözümüne katkı sunacağına vurgu yaptı.
Kürtlerin en temel haklarının dahi kısıtlandığına dikkati çeken Eren, Kürt meselesinin çözümünün tüm Türkiye'yi şekillendirecek bir dönüm noktası olacağını söyledi. Eren, "Bu çözüm ancak yeni bir anayasa ve kapsamlı yasal değişikliklerle mümkün" dedi.
Kürt sorununun temel bir insan hakkı sorunu olduğunu belirten Eren, temel haklarının güvence altına alınması, Kürt kimliğinin tanınması ve kültürünün yaşatılması için uluslarüstü insan hakları belgelerine uygun anayasal ve yasal düzenlemeler yapılması gerektiğini kaydetti:
“Anayasal vatandaşlık, anadilde eğitim, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi taleplerin karşılanması için hukuki değişikliklerle birlikte, uluslararası bir insan hakları standardının uygulamaya koyulması ve bir bütünen temel hakların hukuki güvenceye alındığı hukuk sisteminin oluşturulması gerekmektedir.”
“Kapsayıcı, özgürlükçü ve demokratik Anayasa”
Kürt sorununun kalıcı bir barışçıl çözümü için yeni anayasanın önemine değinen Eren, "Kürt meselesinin çözümü için yeni bir anayasa, toplumun tüm kesimlerini kapsayıcı, özgürlükçü ve demokratik bir temele dayanmalı. Türkiye’nin çok etnisiteli yapısını tanıyan ve bu nedenle herhangi bir etnik, dini ve ya mezhepsel kimliğe atıfta bulunmayan bir başlangıç bölümü; yine herhangi bir kimlik veya sınıfa dayanmayan kapsayıcı bir vatandaşlık tanımı ve demokratik yönetimi esas alan ademi-merkeziyetçi bir idari yapılanma olmalıdır” önerisinde bulundu.
Yargı bağımsızlığı
Yargı bağımsızlığının önemine değinen Eren, “Yargının bağımsızlığı ve yargıcın tarafsızlığı önündeki yapısal sorunların giderilmesi, keyfi yargı süreçlerine ilişkin önlemlerin alınması ile Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının uygulanması hususunda tedbirlerin alınması gerekir” dedi.
Terörle Mücadele Kanunu'ndan kaynaklı yaşanan ihlallere dikkati çekerek, ilgili kanunun yürürlükten kaldırılması gerektiğini vurguladı:
“Uluslararası mevzuat hükümlerine konulan çekinceler, anayasal ve yasal hükümler gözetildiğinde, kayyım uygulaması, hasta mahpuslar ve tecrit sorunu, yersiz yargı tehdidi ile temel hakların kullanımına yönelik engeller ve sınırlamalar yapısal nitelikte sorunların bulunduğunu göstermektedir.
Türkiye’de muhalif olarak görülen kişileri hedef almak için araçsallaştırılan aşırı geniş terörle mücadele mevzuatını ve ilgili diğer yasalar, uluslararası insan hakları hukuku ve standartlarına uygun hale getirilmelidir.
Temel haklara ilişkin hukuki güvenceler sağlanmadan kalıcı bir toplumsal barış sağlamak mümkün olmayacaktır. Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl çözümü, etkili bir demokratikleşme ve hukuk perspektifi geliştirilip uygulanmadıkça bu adaletsizlik sarmalı hem artarak devam edecek hem de geçmişte yaşanan adaletsizlikler asla telafi edilemeyecektir.”
Öneriler
60 sayfalık raporda, "Uluslararası Politika Önerileri" yer aldı. Önerilerde, Türkiye'nin uluslararası sözleşmeler ve protokollerdeki çekincelerini kaldırması istendi.
Raporda, "Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının 1991 tarihli yasanın kapsamı dışında bırakılan bütün hükümleri imzalanıp onaylanmalıdır. Bu hükümleri iç hukukun parçası haline getirmek için gerekli anayasal ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır” önerisine yer verildi.
Yeni anayasada, “Türk milleti” ifadesinin “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları” olarak değiştirilmesi gerektiğine vurgu yapıldı. Siyasi partilerin kapatılmasını öngören maddenin anayasadan çıkarılması istendi.
Raporda, yasal değişikliklere dair kimi öneriler sıralandı. İnsanlığa karşı suç kategorisine giren işkence ve kötü muamele, öldürme, yargısız infaz, faili meçhul, gözaltında kayıp gibi suçlarda zaman aşımının geçerli olmadığını belirten hükmün ilgili maddeye eklenmesi istendi.
Kanunlardaki değişiklik önerileri şöyle sıralandı:
· Türkiye, Zorla Kaybedilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmeyi ve Roma Statüsünü onaylamalıdır.
· Yasadışı Örgüt Yöneticiliği veya Üyeliği Suçu (TCK 314/1-2. Madde) 3713 sayılı kanunun 2/1. Fıkrası ve 3. Maddesi ile 5237 sayılı TCK’nın 314. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları birlikte değerlendirilmelidir. “Suçun Tanımının Netleştirilmesi”, “Açıklık ve Belirlilik”, “Kanıt Standardı” getirilmelidir.
· Yasadışı Örgüt Üyesi Olmamakla Birlikte Örgüte Bilerek Ve İsteyerek Yardım Etme (TCK 220/7. Madde) maddesinin yürürlükten kaldırılmalıdır.
· Üye olmamakla birlikte Örgüt Adına Suç İşleme (314/3. Madde) maddesi de yürürlükten kaldırılmalıdır.
· Madde 299 (Cumhurbaşkanına Hakaret), Milleti, Devleti Aşağılama (TCK Madde 301) maddeleri kaldırılmalıdır.
· TMK içinde yer alan 1. Madde, 2. Madde, 3, 4, 5, 6’ncı madde, Madde 7/2 maddelerinin “muğlaklık” nedeniyle yürürlükten kaldırılmalıdır.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
(AS)