Fotoğraf: Diyarbakır Barosu
Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin açıklama gerçekleştirdi. Açıklamayı yapan Baro Başkan Yardımcısı ve Çocuk Hakları Koordinatörü Avukat Gazal Bayram Koluman, Türkiye’nin BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’ne koyduğu çekincelerin kaldırılması gerektiğini belirtti ve ekledi:
“Hepinizin bildiği üzere Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin ilk paketi 24 Ekim 2019’da Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. Paket, adalet sistemi ile temas eden çocuklar bakımından olumlu olarak değerlendirilebilecek adımlar içermekle birlikte, düzenlemelerin yeterli olmadığı görülmektedir.
"İkinci yargı paketinde istismar düzenlemesi"
“Yargı Reformu kapsamında, İkinci yargı paketinin içerisinde daha önce gündeme gelen ancak kamuoyundan yükselen tepkilerin ardından geri adım atılan, “çocuk ile cinsel istismar failinin arasındaki yaş farkının 10'un üzerinde olmaması ve evliliğin gerçekleşmesi halinde cezanın ertelenmesi” hükmünün de yer alacağı öne sürülmektedir.
“Bu düzenlemenin çocuk yaşta, erken ve zorla evlendirmelerin önünü açacağı, cinsel istismarı meşrulaştıracağı açıktır. Siyasi erklere buradan çağrımızdır. Bu yönlü bir düzenlemenin çocuğun cinsel istismarını meşrulaştırmaktan öteye gitmeyecektir.
"Cezaevlerinde şiddete maruz kalıyorlar"
“Köyden kente göç, yoksulluk, kalabalık, işsizlik, kimsesizlik gibi sebeplerle sokaklarda yaşayan, çalışan ya da dilenen çocuklar fiziksel ekonomik cinsel ya da duygusal istismara maruz bırakılmaktadır.
“Yine birçok çocuk anlamını dahi bilmediği ağır suçlamalarla adli mekanizmalarla tanışmakta, tutuklanarak, karakollarda, sokaklarda, cezaevlerinde kolluk güçleri tarafından şiddette maruz kalarak, uzun süre sağlıksız cezaevlerinde tutuklu kalmaktadır.
“Tutuklama kararı verilirken bireyin çocuk olduğunun dikkate alınması, çocuklar için alternatif tedbirlerin değerlendirilmesi ve tutuklamanın son çare olması gerekmektedir.
"Çatışmalı ortamlarda çocukların yaşam hakkı korunmalı"
“Aynı şekilde cezaevlerinde ebeveynleriyle kalan çocukların da eğitim-beslenme-sağlık hakları ihlal edilmekte, ayrı yatakları bulunmamakta, oyuncak ve gıdaya ulaşmakta sıkıntı yaşamaktadırlar. Hiçbir cezaevinin çocuğun gelişimi için uygun olmadığı ve annenin varlığının bu süreçteki önemi göz önüne alındığında cezaevinde çocuklarıyla birlikte kalan kişiler için denetimli serbestlik ve ev hapsi gibi uygulamaların tartışılması ve hayata geçirilmesi gerekmektedir.
“Silahlı çatışmalarda, çocukların yaşama ve korunma haklarına ilişkin olarak, BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin 38.maddesine göre devletin çocukların yaşama hakkını teminat altına alma, silahlı çatışmalardan etkilenen çocuklara koruma ve bakım sağlamak üzere mümkün olan her türlü önlemi alma yükümlülüğü bulunmaktadır.
"Savaş atıkları nedeniyle çocuklar ölüyor"
“Ancak bu yükümlülüklere rağmen ne yazık ki çatışmalı süreç, savaş ve mayın atıkları sebebiyle çocuklar hayatını kaybetmeye devam etmektedir.
“Yaşam hakkı ihlal edilen çocuklara yönelik soruşturmalar etkin bir biçimde yürütülmemekte, deliller toplanmamakta, hayatını kaybedenlerin yakınlarının hukuki süreçlere katılımı sağlanmamakta ve yargılamalar makul bir süre içinde sonlandırılmamaktadır." (RT)