Diyarbakır Barosu'nun önceki Başkanı ve yönetim kurulu üyelerine, 24 Nisan'da yayımladıkları bildiri nedeniyle soruşturma izninin verilmesinin ardından Baro bir açıklama yayınladı.
Açıklama, "Bizi ilgilendiren, halklarımızın bir arada yaşama iradesini güçlendirecek olan yaşadığımız ağır travmalarla yüzleşerek, hukuk devleti ilkesine işlerlik kazandırmak ve güçlendirmektir" denildi.
Açıklamada özetle şu ifadelere yer verildi:
"Baromuzun bir önceki dönem başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin tamamına; 24 Nisan 1915'te meydana gelen tehcire ilişkin olarak 24 Nisan 2018 tarihli anma açıklamasının içeriği gerekçe gösterilerek 'Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni aşağılamak' suçundan dava açılmıştır.
Geçmişte yaşanan üzücü olayların ve devletin hukuk dışına çıkarak yaptığı eylemlerin ifade edilmesinin suç olarak izafe edilmesi bizi bağlamamaktadır. Bizi ilgilendiren, halklarımızın bir arada yaşama iradesini güçlendirecek olan yaşadığımız ağır travmalarla yüzleşerek, hukuk devleti ilkesine işlerlik kazandırmak ve güçlendirmektir.
"Yaşadığımız acı ve sorumluluk kolektiftir"
1915 yılında olanlara dair fikirlerimiz; ne kitaplara, ne köşe yazılarına, ne siyasi aktörlerin fikirlerine, ne de öğretilmiş bilgilere dayanmaktadır. Bizim tanıklığımız, her türlü ideolojiden vareste doğrudan birinci ağızdan; ninelerimizden ve dedelerimizden, dinlediğimiz acı dolu hikayelere dayanmaktadır. Yaşananlara daha fazla dayanamayan, bu ağır yükü daha fazla taşıyamayan yüreklerden dökülen hikayeler. Bu hikayelerin şahitleri de var. Bazen bir isim, bazen bir ev, bazen bir tarla, bağ, ağaç, yol ve değirmendir, bazen de harabeye dönüşmüş bir kilisedir, tanıklar. Yaşadığımız acı ve sorumluluk kolektiftir, yüzleşme de kolektif olmak zorundadır."
Diyarbakır Barosu'nun önceki Başkanı ve yönetim kurulu üyelerine, 24 Nisan'da yayımladıkları bildiri nedeniyle Adalet Bakanlığı soruşturma izni vermiş sonrasında ise Batman Ağır Ceza Mahkemesi, baronun önceki dönem başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında, "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek, TBMM'yi aşağılamak suçundan" dava açılmasına karar vermişti. Diyarbakır'daki Ağır Ceza Mahkemesinde yapılacak olan yargılamada önceki baro başkanı ve 10 yönetim kurulu üyesi TCK 301'inci maddeden yargılanacak.
Baro bildiride ne söylemişti?
"Ermeni Halkının Dinmeyen Büyük Acısını Paylaşıyoruz" başlıklı bildiri şöyleydi:
"Ermeni halkına yönelik dönemin muktedirleri tarafından önce Ermeni aydın ve önderlerinin tasfiyesi şeklinde, sonrasında ise 'Tehcir Kanunu' adı altında askeri birlikler ve İstihbarat Örgütü Teşkilatı Mahsusa aracılığıyla bir milyonu aşkın sivil insan Suriye sınırına doğru ölüm yolculuğuna çıkarılması suretiyle acımasız politikalar yürütülmüştür.
Yaşanan acılar o denli büyük olmuştur ki: Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına Sözleşmesindeki 'jenosit' tanımı Ermeni halkına yapılanlardan esinlenerek düşünülmüş ve kaleme alınmıştır. Ermenilerin yaşadığı İstanbul, Diyarbakır, Van şehirlerinde ve Anadolu'nun diğer birçok şehrinde katliamların, sürgünlerin ve tehcirin yarattığı tahribat ve derin acı halen dimağlarda tazeliğini korumakta ve Anadolu halklarından soykırımda yaşamını yitiren sivil-masum tüm Ermenileri saygıyla anıyoruz." (AÖ)